Ömer YERLİKAYA
Büyük yazarların tuhaf durumları?
28.04.2021

Büyük yazarların tuhaf durumları…

Dünya edebiyatına yön veren, çocukluÄŸumuzdan beri okutulması öÄŸütlenen büyük yazarların büyük takıntıları, kusurları, tutkuları, hastalıkları vardı.  Ä°ÅŸte duyunca çok ÅŸaşıracağınız o özellikler…

 Shakespeare; Yazdıklarından kazandığından daha fazla geliri tefecilik yaparak kazanıyordu.

Tolstoy; 13 çocuÄŸu vardı. 48 yıllık evliliÄŸinin ardından karısına “Benim yaşımdaki insanların sıkça yaptıkları bir ÅŸeyi yapıyorum.  Son günlerimi tek başıma ve sükûnet içinde geçirebilmek için dünyadan vazgeçiyorum,” yazan bir not bırakarak evini terk ettiÄŸinde 82 yaşındaydı. Birkaç gün sonra bir tren istasyonunda donarak öldü.

Dostoyevski; Kumarbaz, biraz da hırsız ve yalancı. Epilepsi hastası ve bitmek bilmeyen bir kumar tutkunuydu. Dünyanın en iyi yazarlarından birinin böyle uygunsuz davranışlara sahip olduÄŸu aklınıza gelmezdi, deÄŸil mi? Fakat öyle. Kendisi ciddi bir kumar bağımlısıydı. Hatta bizim ÅŸu an severek okuduÄŸumuz kitapları, sırf kumar borçlarını kapatmak için yazmıştı.

Balzac; ÖldüÄŸünde 51 yaşındaydı ama arkasında onlarca ölümsüz eser bırakmıştı. Günde yaklaşık 50 fincan kahve içtiÄŸi söylenen Balzac, kahve yapacak birisi olmadığında kahve çekirdeklerini çiÄŸnerdi.

Charles Dickens; Dünyanın en tanınmış yazarlarından, Büyük Umutların yazarı Charles Dickens dünyanın belki de en tuhaf uyku alışkanlığına sahipti. Yatarken yüzü mutlaka kuzey kutbuna bakacak ÅŸekilde uzanırdı. Bu tercihini açıklarken yerküre elektrik akımları, pozitif ve negatif elektrik gibi ÅŸeyler söylemiÅŸti. En fazla vakit geçirdiÄŸi yer de kimsesizler morguydu. Charles Dickens 3 takıntısı ve düzeltme takıntısı vardı. Herhangi bir nesneye dokunduÄŸunda, direkt üçe tamamlayacak ÅŸekilde dokunmaya uÄŸraşırmış. Yazı yazdığı masa ve sandalyesi bir milim oynayacak olsun, yazmayı bırakır. GirdiÄŸi odadaki her ÅŸeyi eski haline getirmek için saatlerce uÄŸraşırmış. Seyahat etmek onun için iÅŸkence gibi bir ÅŸey, çünkü gidip kaldığı her yeri kendi tarzına göre ayarlamadan rahat edemezmiÅŸ. Ayrıca rüzgârda saçının bir teli oynasa cebinden tarağını çıkarıp, düzelene kadar tararmış.

Jack Landon; Tam bir kitap kurduydu. Åžahsi kütüphanesinde 15 bin kitap vardı. John Baryelcorn isimli eseri adsız alkolikler birliÄŸinin okuma listesinde yer alır.  Landon beÅŸ yaşında içkiye baÅŸladı, 40 yaşında öldü. O kadar çok içiyordu ki, bu yüzden başına sayısız kaza geldi. Bir seferinde Oakland Rıhtımı’nda tökezleyerek denize düÅŸtü ve kendini San Francisco Körfezi’nde buldu.

Frans Kafka; Hastalık hastası ve çiÄŸneme takıntısı. Migrenim var, nefes alamıyorum, gözlerim görmez oldu, romatizmam var, kesin yaÄŸmur yaÄŸacak gibi sürekli bu tarz sorunlardan bahseden bir hastalık hastasıydı. Ulu çiÄŸneyici diyetini çok severdi. Bu diyette her lokmanın kırk beÅŸ defa çiÄŸnenip, öyle yutulması gerekirdi. Ayrıca bu diyetle beraber Kafka, ÅŸuna da inanıyordu: Tabiat çiÄŸnemeyenleri cezalandıracak. Et yemeyi cinayetle bir tutuyordu. Vasiyetinde yakın arkadaşı Brod’dan Yargı, Ocakçı, DönüÅŸüm, Ceza Sömürgesi ve Köy Doktoru hariç bütün eserlerini yakmasını istedi. Arkadaşı Max Brod onun vasiyetini yerine getirmeyerek Kafka’nın yazarlık kariyerine büyük katkı saÄŸladı.

Alexandre Dumas; Çapkınlık. O kadar çapkın bir adammış ki, evli olmasına raÄŸmen ölümünün ardından yedi tane gayrimeÅŸru çocuÄŸu olduÄŸu öÄŸrenilmiÅŸ.

Victor Hugo; Kaygının yarattığı takıntı... YaÅŸlanma ve kırışma korkusuyla her sabah buz gibi suyla duÅŸ alırmış. Sesine bir ÅŸey olması ihtimalinin endiÅŸesiyle de çiÄŸ yumurta içermiÅŸ.

Agatha Christie; 1926 yılında 36 yaşındayken ortadan kayboldu. Yerel polis, halk ve istihbaratçılar her yerde onu aradı. 10 gün sonra sahte bir kimlikle bir otelde bulundu. Soranlara ne olduÄŸunu hatırlamadığını söyledi. Gerçekte ne olduÄŸu ise bir sır olarak kaldı.

Ernest Hemingway; Kendisi hakkında ağır bir yazı yazan eleştirmeni ilk karşılaştığı yerde tutup yere devirdi. Bir yazarın eleştirmene karşı en sert hareketi bu oldu.

YaÅŸar Kemal; KurÅŸun kalem takıntısı. Neredeyse bütün kitaplarını kurÅŸun kalemle yazmıştır. Bu takıntısını çok iyi bilen yabancı bir ressam arkadaşı, ona kurÅŸun kalemlerden oluÅŸan bir tablo hediye etmiÅŸtir.

Orhan Veli Kanık; Åžiiri kafasında bitirip, öyle kâğıda geçirir. Bira bardaklarında sekiz bardaÄŸa yakın kahve içermiÅŸ. Biraz da çapkındı.

Sabahattin Ali; Diksiyon takıntısı... Karşısındaki insanların her defasında diksiyon hatalarını düzeltirmiÅŸ. Öyle ki, karısı Aliye Hanım'a da bunu yaparmış ve Aliye Hanım her defasında bundan rahatsız olurmuÅŸ.

Hüseyin Rahmi Gürpınar; Reçel sevgisi ve temizlik hastalığı… Kadınlar arasında büyüyen Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın en sevdiÄŸi ÅŸey örgü örmek ve reçel yapmakmış. Hatta o kadar güzel reçeller yaparmış ki bir yakını onun için Reçellerini de, en az romanları kadar severim demiÅŸtir. Ayrıca kendisi temizlik hastalığına sahip... Mikrop kapmaktan korktuÄŸu için eldivensiz sokaÄŸa çıkmaz, el sıkışmaktan, öpüÅŸmekten de hoÅŸlanmazmış…

                                                                                                                                                                             Sevgiyle kalın.


Bu makale 1243 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com