Torun yaptığı açıklamada; “24 Kasımlar mesleğimiz için, bizim için özel bir gündür. 24 Kasımlarda, öğretmen olmanın gururunu yaşar, sorumluluğunu duyar, adeta yeniden doğarız.

Bugün 24 Kasım’da kutlanacak ne bir meslek, ne de öğretmenlerde bir heyecan kaldı. Birçok meslektaşımız, 4+4+4’ün ortaya çıkardığı yeni mağduriyetlerle karşı karşıya bulunuyor. Öğretmenlik mesleği 10 yılda bitirildi. Öğretmeni itibarsızlaştıracak bütün yolları denediler. AKP iktidarı on yıldan beri sistem geliştire geliştire eğitimi ve bir kuşağı mahvetti.

Başımızda, öğretmeni Eminönü’nde önüne yem atılmasını bekleyen güvercin olarak gören bir Bakanımız var. Milli Eğitim Bakanlığına baktığımızda işletmeci, turizmci hukukçu velhasıl eğitimci olmayan her meslek mensubunu görüyoruz. MEB’de Milli anlayışa mesafeli, Arif Nihat Asya’nın Bayrak şiirinden rahatsız, Atatürk’ü milli eğitimden silmeye azimli bir kadro görüyoruz. Ama aynı Bakanlıkta hak yok, liyakat yok, insaf yok..

Öğretmen adayları için KPSS’yi kaldıracaklardı, atanamayan öğretmen sayısını 350 bine çıkardılar. KPSS skandalları pembe dizilere dönüştü. .

“Öğretmenlik mesleğinin itibarını yükseltecek, özlük hakları ve çalışma şartlarını iyileştirileceklerdi,” milli eğitimdeki başarısızlığın faturasını öğretmene kestiler. “Yetersiz, başarısız” olarak nitelendirdikleri öğretmeni adeta cezalandırdılar.

Öğretmenler hayatını kaybettiğinde, saldırıya uğradığında ve PKK tarafından kaçırıldığında öğretmene sahip çıkan bir Bakan ortada yoktu. Ek ödeme alamadığında da Sayın Dinçer’i öğretmenin yanında görmedik. Öğretmen neredeyse en az maaş alan kamu çalışanı durumuna getirildi, Bakan, “Bu kadar da olmaz” demedi. Yetmedi; il emrini kaldırdı. Özür atamasını yılda ikiden bire indirdi. Parçalanan ailelerin feryatlarına kulaklarını tıkadı. Söz verdi, hiçbir öğretmen norm kadro fazlası olmayacaktı, 40 bin öğretmen norm kadro fazlası durumuna düştü. Bulduğu her çözüm başka sorunlara yol açtı. Öğretmenler yıllardır uzmanlaştıkları branşlarını değiştirmek zorunda kaldı. Öğretmen haftada “15 saat çalışıyor, fazla ücret alıyor.” Dediler. Ek ders ücretlerini budadılar, yolluğunu kırptılar, çocuklarının burs alma hakkını ellerinden aldılar. Kariyer basamaklarını unuttular. Memur ve hizmetli ve diğer eğitim çalışanlarının tayin ve görevde yükselme problemleri çözümlenmedi.  4+4+4 uygulaması ile öğretmen, yönetici, öğrenci, veli mağdur edildi. Eş özrü atamaları yapılamadı, aileler parçalandı, ikili öğretime geçildi. Öğretmen Cumhuriyet tarihinde böyle Bakan ve böyle bir zulüm görmedi.

Önce öğretmen itibarsızlaştırıldı. Şimdi iş güvencesi elinden alınıyor. Son hamlede MEB’i lağvederek eğitim görevi belediyelere devredilecek. BüyükşehirYasası’ndan sonra valiler seçimle geldiğinde veya belediye başkanlığı ile birleştiğinde bölge yönetimine, federasyona geçiş tamamlanmış olacaktır.

Her türlü yokluk içinde ve vatanın işgal altında olduğu bir dönemde Valilere genelge göndererek “okulları açık tutun, öğretmenlerin maaşlarını ödeyin” diye emir veren M. Kemal’i rahmetle anıyoruz. “Enflasyonda en çok milletvekili ve müsteşar maaşları erimiştir” diyen Maliye Bakanına, Milletvekili maaşları ne kadar olsun sorusu sorulduğunda, “Öğretmen maaşlarını geçmesin” diyen M. Kemal’in cevabını - böyle bir mukayese yapmaktan hicap duyarak - hatırlatıyoruz...

Ancak, biz bugün maaş değil, itibarımızı geri istiyoruz. Her şeye rağmen görevimizin ve sorumluluğumuzun farkındayız. Başöğretmenin kurduğu ve temeli yüksek Türk kültürüne dayanan Cumhuriyetimize “Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller yetiştirmeye devam edeceğiz. Bugün, "Cumhuriyetin fikren, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyuculara dünden daha çok ihtiyacı olduğunun bilincindeyiz.

Biz, 24 Kasım Öğretmenler Gününü, eğitimin, öğretmenlerimizin ve diğer eğitim çalışanlarının problemlerinin tartışıldığı, çözüm önerilerinin gündeme getirildiği bir gün ve hafta olarak değerlendirmek gerektiğine inanıyoruz. Türk Eğitim-Sen sendikacılık oynamıyor, sendikacılık yapıyor. Kimsenin arkasına saklanmadan, kimseden güç almadan, kimseden korkmadan mücadele ediyoruz. Eğitimin sorunlarını Milli Eğitim Raporu hazırlayarak, panel düzenleyerek tartışan, ortaya koyan sendikayız. Yol gösteren, itiraz eden, hukuk mücadelesi veren, yanlışı düzelttiren, takipte ısrarcı olan bir sendikayız. Meslektaşlarımızı, bütün kamu çalışanlarını, bize dayatılmak istenen sözleşmeli statü konusunda uyarıyoruz. Bir sabah kalktığımızda iş güvencemizi kaybettiğimizi görmek istemiyorsak, T. Kamu-Sen’de, Türk Eğitim-Sen’de gücümüzü birleştirip direnmeliyiz.

Unutmayın ki; “Mücadele edenler belki her zaman kazanamazlar. Ancak; kazananlar mutlaka mücadele edenlerdir.”

Meslektaşlarımın Öğretmenler Gününü kutluyor sağlık ve başarılar diliyorum.” İfadelerine yer verdi.