Güçlüden Artvin’e İki Önemli Söz

2012-06-14 08:32:48

Artvin Barosu, Türk Eğitim-Sen ve Kamu-Sen´in ortaklaşa düzenlediği Eğitimin 2012 Karnesi, isimli panel düzenlendi.

Artvin Barosu, Türk Eğitim-Sen ve Kamu-Sen´in ortaklaşa düzenlediği Eğitimin 2012 Karnesi, isimli panelde Milliyet Gazetesi Eğitim Editörü ve Kanal D’ de yayınlanan Genç Bakış programının yapımcısı Abbas Güçlü, yer gösterilmesi durumunda kredi yurtlar gelen müdürlüğünce yurt yapılması sağlayacağını, ayrıca üniversite öğrencilerin üniversite sorunun çözme amacıyla Kadir Topbaşın söz vermiş oluğu iki adet otobüsün Artvin’e  kazandırması konusunun takipçisi olacağına panele katılanlara söz verdi.

Eğitim Konusunda yazdığı yazılarla tanıdığımız Abbas Güçlü ile Prof. Dr. Kamil Aydın, Artvin Barosu ve Türkiye Kamu-Sen Artvin İl Temsilciliği’nin ortak organizasyonuyla Artvin’e geldi.

Artvin Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen  “Eğitimin 2012 Karnesi” isimli söyleşi programında Milliyet Gazetesi Eğitim Editörü ve Kanal D’ de yayınlanan Genç Bakış programının yapımcısı Abbas Güçlü ile Erzurum Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi – Eğitimci Prof. Dr. Kamil Aydın, Türkiye’nin eğitimin sorunlarını masaya yatırırken, Türk Eğitim-Sen Artvin Şubesi Başkanı Nizamettin Torun  ise Artvin’in eğitim sorunlarına dikkat çekti.

 Söyleşiye Artvin Belediye Başkanı Dr. Emin Özgün, Artvin Barosu Başkanı Av. İzzet Varan,  Türk Ocakları Artvin Şubesi Başkanı Ömer Kurt, ADD Artvin Şubesi Başkanı Ahmet Biber,  Öğretmenler, üniversite öğrencileri ve Artvin halkı katıldı. Saygı Duruşu ve İstiklal Marşının okunmasıyla program başladı.

Kısa bir açılış konuşması yapan Kamu-Sen Artvin İl Temsilcisi Uğur Özer Gazeteci-Yazar Abbas Güçlü’nün 2003 yılında Artvin için yazdığı makaleyi okuyarak o günden bugüne bir şeyin değişmediğini anlattı. Söyleşiye katılan konuklara teşekkür etti.

Artvin Barosu Başkanı Av. İzzet Varan’da Eğitimin 2012 Karnesi” isimli söyleşi programına katılan konuklara teşekkür ederek yeni şeyler öğreneceklerini;  Bir dakikalık saygı duruşunda aklımızdan geçenler var. Çanakkale’de sakarya’da Dumlupınar’da patlayan bombalar aklımıza geldi. Buna rağmen Tıbbiyelilerin nasıl oralarda kaldığını gördük.   Artvin Barosu kırmızıçizgilerini korumaya devam ediyor. Kırmızıçizgilerimiz hukukun üstünlüğü, insan hakları, Demokratik laik, sosyal, hukuk devleti ve Türkiye Cumhuriyetinin Bölünmez Bütünlüğüdür. Artvin Barosu bu çizgide devam ediyor. Gerçekleştirdiğimiz panelin Artvin’e hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bugün Orman Fakültesinden maden fakültesinden mezun olanların işsiz gezdiğini görüyoruz.  “Avukatım, asgari ücretle bir avukatın yanında çalışmak istiyorum” diyor. Bakın böyle bir durumdayız.  100’e yakın hukuk fakültesi açıldı. Ne Prof. Ne Doç. Ne de öğretim üyeleri var. Eğitimin kalitesi gerçekten düştü. Ben sözü fazla uzatmaya gerek duymuyorum. Zaten konuklarımız bunları enine boyuna konuşacaklardır” dedi.

Moderatörlüğünü Öğretmen kökenli Avukat Hilmi Aydın yaptı.  Söyleşinin konukları Gazeteci-Yazar Abbas Güçlü, Erzurum Atatürk Üniversitesi Öğretim Görevlisi Kamil Aydın, Türk Eğitim-Sen Artvin Şubesi Başkanı Nizamettin Torun oldu.

İlk sözü alan Gazeteci-Yazar Abbas Güçlü Türkiye’deki eğimin genel profilini kendi bakış açısıyla değerlendirdi. Güçlü, ilk bölümde son derece güzel analizler yaparak salondan alkış aldı. Yaklaşık 29 dakika boyunca aralıksız yaptığı konuşması ayakları yere basan, Türkiye gerçeğini anlatan söylemlerdi. Ancak ikinci bölümde soru cevap kısmında salonda bulunan veli ve öğretmenleri suçlayıcı açıklamalar yapınca salonda tansiyon biranda yükseldi.  

Abbas Güçlü panelde yaptığı konuşmasında; “Ben 2003 yılında Artvin’e geldim. Görüyorum ki bu süre içinde hiç bir değişiklik olmamış. Artvin’le ilgili bu tespiti yaptıktan sonra Türkiye geneline bakmamız gerekiyor. Türkiye’nin karnesine baktığımız zaman gerçekten de parlak bir karne değil ama.  Milli Eğitim Bakanlığı’nın En hareketli dönem yaşadığını 30 yıldır gazetecilik yapıyorum eğitimde bu kadar hareketli bir dönem bu kadar reform paketlerinin olduğu dönem olmamıştı. Bizde gazetecilikte bir kural vardır. Haydi, bir manşet olur bir tane de alt manşet olur üç tane dört tane manşetlik haber gazetede görünür. 

Şimdi baktığınız zaman Milli Eğitimde Cumhuriyet tarihinde olmamış bir proje üretimi var!  En önemli proje diyeceğimiz onlarca proje bir arada yürüyor. Birine başlanıyor, üç gün sonra o bitiyor yerine bir başkası geliyor. Yani proje üretme konusunda Milli Eğitim Bakanlığı yüz puan üzerinden yüz puan alır. Gerçekten güzel projeler üretiyor. Hayat geçirme konusunda kiminden otuz alır on alır pek çoğundan kalabilir.

En sondan giderek 4+4+4’ten gidersek bütün Türkiye bunu konuşuyor. Gittiğim her yerde anketler yapıyorum. Anlayan var mı diye burada anlayan var mı? Burada da yok. Anlaşılan. Nereye giderseniz gidin 4+4+4’ü  iyi anlatılamadı. Sadece öğrenciler, veliler değil öğretmenlerde anlamadı.  Bu zafere inanmayan bir ordu ile savaşa giden komutanın durumuna benziyor Sayın Ömer Dinçer’in durumu.

Niye çünkü öğretmenler 4+4’ün bir reform hareketi olduğuna inanmıyor. Uygulanabilirliliğine inanmıyor, Türk Eğitim Sistemine bir katkı sağlayacağına, çocuklara bir katkı sağlayacağına inanmıyor ama yapmak zorundayız diyorlar.  Başka bir şey demiyorlar.

Zafere inanmayan bir öğretmen camiasıyla reform gerçekleşmez. O zaman da zafere inanmayan bir ordu ile nasıl komutan savaş kazanamazsa Reforma inanmayan bir öğretmen camiasıyla da reform gerçekleşmez. Bunu biz daha önce defalarca gördük. Avni Akyol döneminde Hasan Celal Güzel herkese İngilizce öğretemiyorum dedi basamaklı kurs sistemini hayata geçirdi, olmadı. Metin Emiroğlu geldi o başka bir proje getirdi olmadı.  O kadar çok proje denendi ki Türkiye’de Süper Liseler Anadolu liselerine yabancı liselere alternatif olarak müthiş proje olarak lanse edildi olmadı.

Fazla uzağa gitmeyin son 10 yıla gelin Hüseyin Çelik SBS’yi getirirken Türk Eğitim tarihinin en büyük projesidir dedi tam bir fiyaskoya dönüştü.  Basamaklı kurs sitemi vardı o tam bir fiyaskoya dönüştü.  Türk Eğitim sistemi adeta bir proje mezarlığına dönüştü.  Bu konuda maalesef yol kat edemiyoruz.  Ak Parti pek çok konuda başarılı işler yaptı ama eğitim konusunda bir türlü düzen tutturamadı.  10 Yılda dört bakan değiştirdi.  Çünkü başbakan da eğitimden memnun değil.  Sürekli yeni arayışlar içerisinde bir türlü aradığı bakanı da bulamadı.  Hala sınavlar azaltılsın çocuklrımız dershane garabetinden kurtulsun dedikçe de sınav sayısı artıyor  dershaneye bağımlılık ta daha fazla artıyor. Yani bir eğitim politikasının olması lazım.  Ak Parti’nin yok da ben geçen Kılıçdaroğlu’nu konuk ettim. Ona sordum onların da kafasında da bir şey yok.

Es kaza MHP ‘de gelse onların da kafasında bir şey yok. Hiçbir partinin kafasında bir şey yok.  Onun ötesinde partilerin değil devletin bir eğitim politikası yok. İki bakanlılığın önünde Milli sıfatı vardır. Bunun anlamı şudur Bu Partiler üstüdür.  Milli savunmada öyle ya da böyle bir ulusal politika var. Ama eğitim konusunda bırakın partiler üstü politikayı Ak parti’nin 10 yıllık icraatına baktığımızda her gelen bakan bir öncekinin yaptıklarını sildi. 

Sayın Dinçer’i dinleyen varsa enkaz edebiyatı aldım diyor. Halbuki 10 yıldır kendisi iktidarda kendisi başbakana en yakın isimlerdendi.  Madem yerle bir oluyordu. O zaman neden susuyordu?  O zaman bu anlattıklarını neden anlatmıyordu. Onlara bakmak gerek. 

İktidarda CHP olsaydı yine değişen bir şey olmayacaktı.  Çünkü biz daha iyisini göremiyoruz. İşte Artvin’in durumu ortada. En tepelerdeyken en diplere inmiş kimsenin umurunda değil.  Sorsam hepinizi eğitim çok çok önemli dersiniz.  Önemli de o zaman niye önlem almıyorsunuz?  Niye Artvin’in önceliği bu olmuyor?  Barajlar kadar onu ciddiye almıyorsunuz? Diğer sorunlar kadar bunu ciddiye almıyorsunuz? 

Artvin’i Artvin yapan en önemli özelliklerin başında eğitilmiş insan gücü geliyordu. Siz bunu kaybettiğiniz halde hala bunun farkına varamadıysanız o zaman Türkiye genelinde siyasetçileri diğer yöneticileri suçlamaya hakkınız yok.  Eğer siz burada bunu başarırsanız ondan sonra diğerlerine de hesap sorma hakkınız olabilir. Şimdi size sorsalar ya siz eleştirseniz, 2012 karnesi eksi eksi eksi verin,  Milli Eğim Bakanı veya Başbakan çıksa siz önce kendinize bakın derse ne diyeceksiniz? Siz çok güzelsiniz her şeyiniz iyi de bize mi cevap yetiştiriyorsunuz dese diyecek sözünüz olmayacak.  Burada ne zaman konuşabilirsiniz?  İlk beşe girersiniz “bakın biz koşullarda ilk beşe giriyoruz. Biz bu zoru başarıyorsak Artvin’de Türkiye’de başarmalıdır diyebilmelisiniz.”

Aynı durum Aynı utanç Trabzon içinde Gaziantep İçinde geçerlidir. Bu iki il potansiyelleri gereği ilk 10’a girebilecekken Onlarda son 10. Sıralardalar.  Geçen senelerde seçim gezilerinde Antep’e gittim duydum şaşırdım. Antep 80. Sıradaydı.   Dünyanın en gelişmiş ülkelerine bakın.  Bilim sıralamasında Bilim üretken sıralamasında ilk sırada beş ülke hangisiyse bilimsel üretkenlik kalkınmışlık arasında ki ilişki o kadar önemli o kadar birebirdir. Kalkınmışlık sıralamasında birinci sırada Amerika,  Fransa var, Kana’da Var İngiltere Var. Onlara bakıyorsunuz kalkınmışlık sıraları hep öyle. Eskiden parasına dövizine bakılıyordu. En çok para Suudi Arabistan’da.  Kalınmışlıkta Suriye hangisine giriyor.  Umman, Ürdün yada Diğer Petrol zengini ülkeler?  Hangi kategoriye giriyor? O açıdan İlimi bilimi bizim öne çıkarmamız gerekiyor.  Eğitimi çeşitlendirmemiz lazım.  Eğitimin diğer sorunlarına geçmek için çok daha zaman var. Önce eğitimin ilmin bilimin önemine inanmamız gerekiyor.  Eğitim önemliyse hayata geçirebilmek için önlemlerin alınması gerekiyor.  Sayın Belediye Başkanı burada çıktığında en iyi okulları buraya isteyin.  Türkiye’nin dört bir yanında belediyeler şakır şakır okul yaptırıyor.  Nasıl yapılıyorsa o yasayla burada da yapılsın.  Burada Belediye Başkanı cebinden para çıkmıyor.  Ona en büyük desteği siz sağlayacaksınız.  O bağışları siz yapacaksınız. Belediyelerin yaptığı okulların pek çoğu hayırseverler tarafından finanse ediliyor.  Yada buradan çıkan insanlar tarafından yapılıyor.  Bu konuda belediyeler sadece öncü oluyorlar.

Geçen seçim içerisinde başbakan ve ana muhalefet lideri beş defa taksicilere gittiler Niye? Taksiler büyük bir güç oluşturdular.  Ama 600 bin öğretmen var 20 milyon veli var ne öğrenciye, ne öğretmene ne de veliye yönelik bir harekete girmiyorlar.  Eğitim sendikalarını ziyaret etmiyorlar.  Çünkü öğretmenler birbirlerinin ayaklarını aşağı çekmek için birbirlerini aşağılıyorlar.  Onlara birde Milli Eğitim Bakanımız katıldı.  Geldiğinden beri öğretmenleri aşılamak için elinden geleni yapıyor.  Ondan sonra da hadi gelin birlikte çok büyük reformlar gerçekleştireceğiz diyor, gerçekleşmiyor.  Eğer bugün burada hem Artvin için hem Türkiye İçin eğitim noktasında bir şeyler yapabilme durumuna gelebilirsek buradan ilim ve bilimi yayabilmek için bir yol kat edersek bir şeyler yapabiliriz Yoksa burada konuştuklarımız boşa gider. 10 yıl önce yazdığımızı bir kere daha yazarız. Burada kendimizi sorgulayalım en başta medya en düşük notu alır. Bende başka eğitimi yazan kimse yok.  Sabah akşam magazin programları izlettirseniz sayfalarınızda magazin ve spor haberlerinin dışında eğitim ve bilim adına bir şey yazmazsanız rol model olarak seçiyorlar. Az önce Belediye Başkanımız alındı.  İğneyi hepimiz kendimize batırmalıyız.  En başta medya olarak bize en düşük notu medyaya vermeliyiz.  Daha iyi eğitim istemeleri lazım.  Onlar bedavadan diploma veriyoruz deseniz hiç hayır demezler. Sanıyorlar ki diplomayla her şey alınır. Özeleştiri yaparsak bir birimizi suçlamaya kalkarsak, suçlu aramayalım.  Ortada hepimiz suçluyuz.  A dan Z ye hepimiz suçluyuz.  Biz bu ortamı nasıl değiştirebiliriz. Onun cevaplarını arayalım.  Karne olarak 2012 çok parlak bir eğitim karnesi yok.  Umutsuzluğa kapılmayalım. Türkiye pek çok noktada önemli işler başardı. Bunu da başarabilecek. Cumhuriyetin ilk yıllarında öğretmen yapmak için lise mezunu arandı. Bulunamadı.  Ortaokulu mezunu da olur yok, İlkokul mezunu yok. Dediler ki bari okuryazar olsun.  O günden bugünlere 600 bin öğretmen işsiz bekliyor.  Türkiye’de Şöyle bir handikap var. 600 bin öğretmen fazla var, 300 bin öğretmen açığın var dersler boş geçiyor o öğretmeni oradan alıp derse koyamıyorsun.  Bunu çözemiyoruz.  Bunu çözdüğümüzde Bugünkü sorunların pek çoğu ortadan kalkar.  Eskiden öğretmenler Anadolu’nun her karış toprağı benim ülkemdir Nereye olursa giderim diyordu.  Şimdi eminim ki Artvin’e gelenler 3 ay sonra nasıl kaçarım diye kafayı taktığı için Artvin bu noktaya gelmiştir.  Öğretmen yetiştirmek kadar da o öğretmeni mutlu etmek içinde çabalar harcanır” ifadelerine yer verdi.

Soru Cevap kısmında ise konuklardan soru alındı.  ADD Başkanı Ahmet Biber Abbas Güçlü gibi düşünmediğini eğitimin bu halde olmasının en büyük nedeninin siyaset kurumu olduğunu söyledi. Başkan Özgün de Eğitimde kalitenin düşürüldüğünü ara eleman yetiştiren okulların yok edildiğini, herkesin okuma gibi bir zorunluluğunun bulunamadığını, bazı öğrencilerin mesleki bakımdan yetenekli olduklarını onların yetenekleri doğrultusunda eğitim verilerek üretime, iş hayatına kazandırılmasının doğru olacağını vurguladı. Türk ocakları Artvin Şubesi Başkanı Hüseyin Kurt ise Türk Eğitim sisteminin içinde BOP’un uygulandığını, bütün Türkiye’de eğitimin düşmesinin en büyük nedenin bu olduğunu savundu. Programın devamında soru cevap şeklinde ilerledi.

Artvin’den ayrılan Abbas Güçlü paneli köşesine taşıdı. Güçlü köşesinde; “Bugünün Artvin’i Artvin Barosu, Türk Eğitim-Sen ve Kamu-Sen´in ortaklaşa düzenlediği Eğitimin 2012 Karnesi, panelinde eğitime verilen karne pek parlak olmadı. Özellikle de 4+4+4 konusunda. Salonda sistemi anlayan tek kişinin olmaması tesadüf değildi. Diğer kentlerde de durum farklı değil. Bu yüzden de MEB´in iyi projeleri de görmemezlikten geliniyor.

Öğretmen - Avukat Necdet Aydın´ın yönettiği panele, Atatürk Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr Kamil Aydın ve Türk Eğitim-Sen Artvin Başkanı Nizamettin Torun katıldı.

Artvin´de eğitim adına dünden fazla çok fazla birşey değişmemiş. Bu yüzden verdikleri karne konusunda birileri çıkıp önce kendinize bakın dese, ne diyecekler merak ediyorum. Öğretmenleri mutsuz, öğrencileri sıkıntılı, velileri de dertli mi dertli gör-düm. Ama umutlulardı. Önemli olan da zaten bu! Panelin özeti oldukça günceldi: 2012 dert+dert+dert yılı olmuştur. Özetin özeti: Evet Eğitimin 2012 Karnesi, zayıflarla dolu. Ama bu konuda kabahatli olan sadece MEB değil hepimiziz” ifadelerine yer vererek paneli köşe yazısında değerlendirdi.


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com