12 Eylül’ün kararttığı aydınlardan birisi olan Öğretmen Enver Karagöz ölümünün 5. yılında dava arkadaşları ve sevenleri tarafından anıldı.
78’liler Araştırma Derneği lokalinde yapılan anma etkinliğinde 78 Kuşağı olarak bilinen neslin Artvin’de ki en önemli kişilerinden biri olan Enver Karagöz yad edildi. Anma gecesine 78’liler Derneği başkanı Turan Bayraktutan, Başkan Yrd. Nurettin İhtiyar, CHP Artvin İl Başkanı Selim Bilgin, CHP Merkez İlçe Başkanı Cüneyt Öztürk, Artvin Halkevi Şubesi temsilcileri, Enver karagöz’ün öğrencilerinden İşadamı Ömer Öztürk, Yeşil Artvin Derneği Başkanı Nur Neşe Karahan ve dernek yönetimi, O yılları yaşayan dava arkadaşları, Eğitim Sen Şavşat Şubesi eski başkanı Mümtaz Temiz, İlçelerden gelen sivil toplum örgütlerinin temsilcileri katıldı..
Saygı duruşu ile başlayan programda kısa bir açılış konuşması yapan 78’liler Derneği Başkanı Turan Bayraktutan Enver Karagöz’ün eşi ve ailesinden gelen mesajı okudu. Ardından Enver karagöz’ü anlatan konuşmayı Artvin Eğitim Sen Şubesi Eski başkanı Seyfettin Altıkulaç yaptı. Merhum Enver karagöz’ün öğrencilerinden olan İşadamı Ömer Öztürk; “Biz, Enver Hoca’dan adamlığı öğrendik. Amerikan emperyalizmine karşı çıkmayı, dik durmayı öğrendik. Vatan sevgisini öğrendik. Namus kavramını, çalmamayı, halkın yanında olmayı öğrendik. O aydın olmanın yüzü, emperyalizme karşı çıkışın sembollerinde birisiydi. O bize Amerikan Emperyalizmine karşı çıkmayı öğretti.” dedi. Dernek üyesi Hasan Yaşar ise sol düşüncedeki insanların bir araya gelmesi gerektiğini, Enver Hocanın o yıllarda kendilerine bunu anlattığını hatırlatarak “içimizdeki ayrışmayı bir tarafa bırakmalıyız. Aksi takdirde 2002 yılında söylediğim gibi biz hep kaybeden oluruz.” dedi. Daha sonra CMOK Artvin Temsilcisi Emekli Öğretmen Fuat İlbey’de bir konuşma yaptı. İlbey konuşmasında geçmişte yaşananların acısını halen yaşadıklarını, ancak değişen bir şeyin olmadığını söyledi.
Enver karagöz hakkında uzunca bir konuşma yapan Eğitim Sen Artvin Şubesi eski başkanı Seyfettin Altıkulaç konuşmasında; “Enver Karagöz 1948 yılında Şavşat da doğmuştu. Okudu ve öğretmen oldu. Artvin’de öğretmenlik yapıyordu. Dünyada ve Türkiye’de rüzgârların soldan estiği bir zamanda Türkiye kabına sığmıyor, kendine yeni bir yol, yeni bir düzen arıyordu, Yer yerinden oynuyordu, Devrim şarkıları söyleniyordu şehirde, ovalarda, dağlarda yeni bir dünyayı; ekmek, gül ve hürriyet günlerini kurabilmek için işçiler, gençler, devrimciler dişini tırnağına takmış uğraşıyordu.
En Sevdiği Şair Nazım Hikmet’ti
Öğrencilik yıllarında olsun, Öğretmenlik yıllarında olsun toplantılarda, mitinglerde, gösterilerde şiirler okudu. En sevdiği şairlerden Nazım Hikmetti. Nazım Hikmet in şiirlerini sadece okumaz, yaşardı, yaşatırdı… Enver in sesi, dinleyenlerin damarlarına girer, akar giderdi ta akla kadar! Karanlıktan medet umanlar, sermaye düzenini savunanlar devrimci kabarışı durdurabilmek için, ABD’nin bilgisi dâhilinde 12 Mart 1971 darbesini yapmışlardı. Ama ileriye akan nehir bu engeli aşmıştı. Zaman 1975 sonrası yıllardı. Yeni bir darbenin hazırlığı içindeki gizli güçler kan akıtmaya, can almaya başlamıştı.12 Eylül 1980 darbesine gelinceye kadar beş bin kadar gencin, aydının, işçinin, emekçinin, insanın kanına girdiler. İşte bu ölüm kalım günlerinde Enver Karagöz, Artvin’de sözü geçen, devrimci bir öğretmendi. Çok kez ölümle burun buruna gelmişti. Kendisine kurulan pusulardan kurtulmuştu. O inadına güzel günlerin bayrağını sallıyor; barış, kardeşlik, özgürlük şiirlerini haykırıyordu…12 Eylül 1980 günü tankların paletleri, silahların dipçikleriyle kesildi barışa, özgürlüğe, kardeşliğe giden yollar. Cuntacılar sınırsız bir kinle saldırıyorlardı devrimcilere, ilericilere, yeni bir düzen için mücadele edenlere.
Boğazının Yakılmasından Sonra Gırtlak Kanseri Oldu
Enver Hoca boğazının yakılmasından sonra gırtlak kanseri oldu. Hapisten çıktı. Tedavi için Almanya ya geldi. Almanya ya iltica etti. İlticası kabul edildi. Tedavileri aralıksız devam ediyordu. Bazen bir lokma ekmek, bir damla su bile geçemedi boğazından ama Enver hoca direndi. Kanseri yendi. Ses telleri sesini kaybetmişti. Fısıltı halinde zorlanarak konuşabiliyordu. Gene şiirler yazdı. Gene şiirler okudu. Susmadı! Eşi her zaman kol kanat gerdi kocasına. Biricik kızı ve biricik oğlu sevgiyle saygıyla anlayışla sarıldılar babalarına. Bunun zorluklarını, bunun onurunu yaşayan bilir ancak. Enver hocayı yaşatan en etkili ilaç eşinin, çocuklarının sevgisiydi. “Elveda!” bile diyemeden ayrılmıştı kendini hem var eden hem de kahreden topraklardan. Suçu insan olmaktı!
Devrimci Dayanışmanın En Güzel Örneğini Sergiledi
“Enver Hocayla ilgili bir anekdot da dönemin halkevleri başkanı Sabri Çamur şöyle anlatıyor: Enver Karagöz o zamanlar TÖBDER yönetim kurulu başkanlığını yapmaktaydı.1978 Ecevit hükümeti döneminde Artvin e vali olarak Sami Sönmez atanır. Vali aslında sosyal demokrat biri; ancak kendisi daha Artvin’e gelmeden bir durum değerlendirmesini bir yerel gazeteye yapar. Orada devletin istihbaratına dayanarak Halkevini hedef gösterir ve suçlar. Artvin e geldiğinde Halkevi dışındaki demokratik kitle örgütlerini huzuruna davet eder. Platform bu durumu değerlendirerek Valiye gidilmeye karar verilir. Vali kabul ettiği dernek yöneticilerine tam konuşmaya başlarken Enver ağabey söz alır. Valiye Halkevinin niçin davet edilmediğini sorar. Vali onları ayrı değerlendiriyorum onun için kabul etmediğini söyleyince Enver ağabey gayet nazik bir şekilde Halkevinin olmadığı, kabul görmediği ortam da biz bulunamayız diyerek müsaade ister ve oradaki diğer arkadaşlarıyla beraber hiçbir şey konuşmadan çıkarlar. Devrimci dayanışmanın en güzel örneklerden birini daha göstererek belleklerimizde bu anıyı ve daha nice anıları bırakarak gitti bu onurlu devrimci insan” Onun evi tüm devrimcilere açıktı Artvin de devrimcilik yapan herkes onun evinde yemek yemiştir. Kazancını devrimcilerle paylaşmaktan geri durmamıştır. Mücadele ile geçen yaşamı sona ermiştir.
Victor Jara yada Enver Karagöz
Can Dündar, bu büyük eğitimci hakkında şöyle yazmıştı bir yazısında: “Siz Hiç Sessiz Kaldınız Mı? Kalan birinden bahsedeceğim bugün: Enver Karagöz Artvin de öğretmen di.
Töb-Der’liydi. Eşiyle birlikte eğitimci olarak çalışmış, bütün ilerici eylemlerde ön safta yer almıştı. Sesi gürdü, edebiyata sevdalıydı. Mitinglerde ilk o söz alır, heyecanla şiirler okur, kitleleri dalgalandırırdı.12 Eylül de 650 bin kişiyle birlikte o da eşiyle gözaltına alındı. Gözetim yerine dönüştürülen Öğretmen okuluna götürüldü. Orada ağır işkenceden geçirildi. Kendinden geçip bayıldı Sonra ansızın boğazından büyük bir acıyla yandı. İşkenceleri, kaşığın ağzını aralamış ve boğazından aşağı kaynar su boşaltmıştı ve artık sesi yoktu. Bu vahşete, bütün bir toplumun zorbalıkla suskunlaştırılmasının temsilini görüyorum ben…
Karagöz ün anılarını belgeleyen insan hakları vakfı danışmanı Ülkü Özen hatırlattı: Karagöz ün işkenceleri ile Victor Jara’nınkiler ne kadar da birbirine benziyor.Victor Jara Şililiydi.Oda zamanında gitar çalıyordu.Ülkenin muhalif sesi olarak bilinen,bizim kuşağın efsane grubu İnti-İlimani nin sanat danışmanıydı.Viktor jara 1973 11 Eylül sabahı üniversitede bir konsere giderken,elinde gitarıyla gözaltına alındı.Askerler darbeyle yönetime el koymuştu. Jara’da silah zoruyla evlerinden alınıp başkent Santiago’daki stadyuma toplananların arasına kondu. Beklerken,gitarını çıkarıp ”venseremos”u çalmaya başladı.Şili sosyalistlerinin dillere destan marşıydı bu…az sonra sesler çoğaldı ve marş stadyuma doldurulan 5 bin kişilik tutuklular korosu tarafından haykırarak söylenmeye başlandı.Askerler ”kışkırtıcı” bulmakta gecikmedi. Jara götürülüp dövüldü Özellikle gitar çalan ellerini dipçikliyorlardı. Yetmeyince parmaklarını kırdılar. Buna rağmen ıslıkla marşı söyleme devam eden Jara anacak dili ve bilekleri kesilerek susturabildi. Ardından da kurşuna dizildi. Geride kalan sessizlik ta Şili’de 35 bin muhalif öldürülecekti. Gelelim bugüne Jara’nın grubu inti-ilimani müzikle muhalefetine sürgünde devam etti. Jara’nın anısını yaşatmayı sürdürdüler ve önceki yıl 11 Eylül de Şili darbesinin 30.yıldönümünde Victor Jara’nın öldürüldüğü stadyuma onun adı verildi. Şili halkı orada hala kazanacağız marşını söylüyor. Enver Karagöz mü? Gırtlak kanseri oldu. Yıllarca siyasi mülteci olarak yurt dışında yaşadı zor konuşuyor, ama yazılarıyla “ses” vermeye devam ediyor.12 Eylül darbesinin 30. yıldönümünde Artvin Öğretmen Okulu “Enver Karagöz” adını alacak mı? Bilmiyorum. Neden mi? 25 yıl önce bizim stadyumun çevresindeki alkış sesi kazancağız marşının ve sesi kesilenlerin haykırışını bastırdığındandır belki… O zamandan beri şiirsiz ve sessiziz. Bir kez daha ruhu şad olsun Enver Hoca yolun yolumuz onurun onurumuzdur. Işıklar içinde uyu…” ifadelerine yer verildi.
Konuşmaların ardından yeni piyasaya çıkarılan Enver Karagöz ve şiirlerini anlatan kitabı tanıtılıp dağıtıldıktan sonra program sona erdi.
|