Artvin Ülkü Ocakları 3 Mayıs Milliyetçiler Günü Programı Düzenledi

2015-05-05 05:11:27

 Artvin Ülkü Ocakları 3 Mayıs Milliyetçiler Günü Programı Düzenledi

 

Artvin Ülkü Ocakları, 3 Mayıs’ta gençlerle birlikte “Türk Gençlik Şöleni” adı altında Kafkasör yaylasında oldukça kalabalık bir toplantı düzenledi.

 

Toplantıda 3 Mayıs ruhunu anlatan İl Başkanı İrfan Kuzu gençlere büyük sorumluluk düştüğünü belirtere; “Türkiye Cumhuriyetinin geleceği sizin elinizde, Başbuğumuzun dediği gibi Ülkücü donanımlı olmalıdır. Bu yüzden önce okulunuzda başarılı olmanız gerekiyor, sonra toplumda ahlaklı bir nesil oluşturmak için İslam ahlakıyla Peygamber efendimizin yolundan yürümeliyiz, Türklük onur ve gururunu taşımalıyız” diyerek 3 Mayıs’ın anlam ve önemini anlatan konuşmasını yapıtı.

 

Kuzu konuşmasında; “Sene 1940, Dünya savaşı kapımıza dayanmıştır. Devlet bütün dikkatini dış tehlikeye çevirmiştir. Maşa varken ellerini yakmak istemeyen emperyalistler, amaçlarına ulaşmak için yerli işbirlikçileri aracılığıyla Türk devletine hain bir tuzak hazırlamışlardır.

Atatürk’ün ölümünden sonra O’nun kurmaya çalıştığı milli devlete ve Türk Milliyetçiliğine karşı yerli işbirlikçileri vasıtasıyla sinsice yürütülen “halen de devam eden” savaş işte bu zamanda başlatılmıştır.

 

1940’lı yıllarda Giritli Ahmet Cevat Emre/Pertev Naili Boratav/Sabahattin Ali/Sadrettin Celal Antal gibi Marksistlerin üstü kapalı da olsa komünist faaliyetlerini arttırdıkları ve devlet içinde kadrolaşmaları hızlandırdıkları, hükümetin de bunlara göz yumduğu görülmüştür.

Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, Türk Milliyetçilerinden gelen tepkilere kulak tıkamış, 2. Dünya Savaşının şartları gereğidir diye bu kişilerin faaliyetlerine destek vermiş, hatta koruyup kollamıştır.

Hasan Ali Yücel, 1938’den beri sürdürdüğü Milli Eğitim Bakanlığı görevine 1943’de 2. Saraçoğlu Kabinesi ile tekrar atanınca sözünü ettiğimiz kişiler onun himayesinde Marksist faaliyetlerini açıkça ve daha organize yürütmeye başlamışlar, Sovyet yanlısı mitingler bile düzenletmişlerdir.

Atatürk’ün kurmaya çalıştığı milli devletin engellenmesi ve dönüştürülmesi için Milli Eğitim Bakanlığı himayesinde yürütülen bu çalışmalara Türkçülerin/Türk Milliyetçilerinin tepkisi ise çok sert olmuştur.

Nihal Atsız, Orkun Dergisinin 1 Mart 1944/15.sayısında “Başvekil Saraçoğlu Şükrü’ye Açık Mektup” diye başlayan yazısında ilk kez kamuoyu önünde açıkça komünist eylemleri Başbakana şikâyet etmiştir.

Atsız Atamın açtığı bayrak tüm yurttan rüzgâr bulmuş, milli şuur uyanmış ve karşı savaş açılmıştır.

Bu gelişmeler milli şahlanışın önderi Nihal Atsız’ı Marksistlerin ve Hükümetin baş hedefi haline getirmiştir.

Hasan Ali, Atsız hakkında dava açmış, dergisi kapatılmış ve Boğaziçi Lisesindeki görevine son verilmiştir.

N. Atsız mahkeme için Ankara’ya geldiğinde Türk Milliyetçileri tarafından coşkulu bir şekilde karşılanmıştır.

3 Mayıs 1944’de yapılan ikinci duruşmaya kimse alınmamıştır.

Hükümet, göstericilere şiddet uygulamış, çok sayıda öğrenci yaralanmış ve 165 genç tutuklanmıştır.

Bu direniş hareketinin tarihi önemi, Türkiye Cumhuriyetinde görülen ilk sivil direniş hareketi olmasıdır. Nitekim Atsız yıllar sonra “3 Mayıs milli şuurun ayaklanmasıdır” diyerek bu direnişin tarihi önemini ifade etmiştir.

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü 19 Mayıs1944 törenlerinde Türkçüleri haksız ve mesnetsiz olarak suçlayan talihsiz bir konuşma yapmıştır.

Durumdan vazife çıkaranlar bu konuşma sonrası insafsız bir Türk Miliiyetçisi avı başlatmış, Atsız ve çok sayıda Türkçü tutuklanarak ”tabutluk denilen mezar hücrelerine” kapatılmışlardır.

Sorgu sırasında Türk Milliyetçiliğinden başka bir kusuru (!) olmayan bu milli kahramanlarda kalıcı fiziksel arızalara yol açan akıl almaz işkenceler yapılmıştır.

Rahmetli Başbuğumuzun tırnağı çekilmiş, Reha Oğuz Türkkan’ın bir gözü kapanmış, H.Namık Orkun hayatı boyunca süren ızdıraplara maruz kalmış, diğer tutuklulara da benzeri insanlık dışı işkenceler reva görülmüştür.

1944’de başlayan Türkçülük-Turancılık Davasında mahkeme çeşitli makûmiyet kararları vermiştir. Ancak Yargıtay bu kararları bozmuş ve tekrar görülen dava 31 Mart 1947’de beratla sonuçlanmıştır.

Gerçi bu berat kararıyla Cennet mekân Alparslan Türkeş’in çekilen tırnağı, Reha Oğuz Türkan’ın kör edilen gözü geri gelmemiş, çekilen acılar dinmemiştir. Ancak “Türklük Meşalesinin aydınlığında başlayan milli şahlanışın” önünde hiçbir kuvvetin duramayacağı herkes tarafından anlaşılmıştır.

3 Mayıs 1944’de Atsız’ın yaktığı ateşin ışığı yiğit Milliyetçiler tarafından güçlendirilerek Alparslan Türkeş’in liderliğinde yeniden siyasi iktidara talip olmuştur.

1944’de tutuklanarak Tophane Askeri Cezaevine kapatılan asker Türk Milliyetçileri, tahliye edildikten sonra 3 Mayıs 1945’de ilk kez “Türkçüler ve Kurtuluş Günü” toplantısı düzenlemişlerdir.

Çekilen acıları sonsuza kadar hatırlamak/hatırlatmak, yapılan zulmü bir kurtuluş görüp 3 Mayıs’ı ilk kez Türkçüler ve Kurtuluş Günü şeklinde kutlayan milli kahramanlarımız şunlardır:

“Dr. Yüzbaşı Hasan Ferit Cansever, Dr. Üsteğmen Fethi Tevetoğlu, Piyade Üsteğmen Alpaslan TÜRKEŞ, Piyade Üsteğmen Nurullah Barıman, Topçu Asteğmen Zeki Özgür Sofuoğlu,

Ulaştırma Asteğmen Fazıl Hisarcıklı”

İşte 3 Mayıs1944 zulmünü anmak için 1945’de yakılan bu meşale sonsuza kadar yolumuzu aydınlatan kutlu ışığımız olmuştur. 

Bu milli kahramanlar yaptıkları milli direniş ile Türk’ün vatanı söz konusu olduğunda önlerinde hiçbir kuvvetin duramayacağını, Türkçülere yapılan işkenceleri ve bu zulmü yapan zalimleri sonsuza kadar hatırlayacaklarını, hatırlatacaklarını bütün dünyaya göstermişlerdir.

“3 Mayıs Türkçüler Günü nedir, kimi anıyor veya neyi kutluyorsunuz?” diye soruyorlar.

İşte cevabım;

3 Mayıs, İstanbul Emniyet Müdürü Ahmet Demir, Sıkıyönetim yetkilisi Sabit Noyan, Savcı Kazım Alöç gibi zalim işkencecilerin ve ağababalarının unutturulmayacağını göstermek/sağlamak için düzenlenen toplantımızdır.

3 Mayıs, Türk’e kefen hazırlayanları Protesto ederken dövülen, tutuklanan, işkence görenleri ve onların açtığı yolda yürüyen Türk Milliyetçilerini yâd etmek, işkence günleri ile yapılan zulümleri hatırlayıp bu milli şahlanışı bir bayram gibi anmak günümüzdür.

“3 Mayıs Türkçüler ve Kurtuluş Günü/Bayramı” 1944’de yapılan şanlı Türkçü direnişi, direnişçilerini hatırlamak ve hatırlatmak için milli seslenişimizdir.

Bu sebepledir ki Başbuğumuz Alparslan Türkeş 3 Mayıs’ı Türkçüleri anma bayramı haline getirmiş ve rahmete kavuşuncaya kadar da özenle kutlamıştır.

1944 Turancılık Davasının altı asker tutuklusu dışında işkence altında yargılanan Cumhuriyet dönemi Türkçülüğünün abide önderlerini saygıyla, şükranla, rahmetle anmak ve gençlerin bu kahramanları ismen bilmelerini sağlamak isterim.

1944 Türkçü direnişin öncüsü Hüseyin Nihal Atsız (12.01.1905/11.01.1975)

Zeki Velidi Togan, Nejdet Sancar, Orhan Şaik Gökay, Osman Yüksel, Serdengeçti, Reha Oğuz Türkan, Said Bilgiç, H.Namık Orkun, Sami Bayrak,

İsmet Rasin Tümtürk, Cihat Savaşter, Muzaffer Eriş, Fehiman Altan,

Cabbar Şenel, Hikmet Tanyu, Hamza Sadi Özbek, Mehmet Külahlıoğlu

Cemal Oğuz Öcal, Yusuf Kadıgil  1944’de Kutlu Milli Ülkü Yolumuzu aydınlatan meşaleyi yakan bu Türk Büyüklerinin aziz hatırası önünde bir kere daha saygıyla eğiliyor, Uçmağa giden bütün kahramanlarımıza Allah’tan(c.c) rahmet diliyorum” ifadelerine yer verdi.

 

İl Başkanının konuşmasının ardından doğa yürüyüşü yapan, futbol oynayan, halaylar ve Türk oyunlarıyla bir gün geçiren gençler faaliyetlerinin ardından, Çevreye duyarlılıklarını da göstererek etraflarındaki çöpleri topladılar. Toplantının ardından Ülkücü Yemini Yapan Gençler, “3 Mayıs’ı Unutmadık, Kimseye de Unutturmayız” sloganları atarak toplantıyı bitirdiler.

 


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com