Genel Başkan Uysal’ın Katılımı İle Demokrat Parti Genel Kurulu Artvin’de Yapıldı
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Artvin’e gelerek partisinin olağan genel kuruluna katıldı. Uysal, yaptığı konuşmada Başkanlık referandumunda Demokrat Parti’nin takınacağı tavrı da açıkladı.
Sevinç Yıldırım Yeniden Seçildi
Demokrat Parti Artvin İl Başkanlığı, Genel Başkanları Gültekin Uysal’ın katıldığı 12’inci Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Sevinç Yıldırım yeniden başkan seçilerek güven tazeledi.
Demokrat Parti Artvin İl Başkanlığı 12. Olağan Genel Kurullarını gerçekleştirdi. Ahmet Hamdı Tanpınar Kültür Merkezi’nde gerçekleşen olağan genel kurulana Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, eski bakan Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Muhammet Kelleci, Demokrat Parti Genel Sekreteri Artvinli Hemşerimiz Ertan Küçükay, Belediye Başkanı Mehmet Kocatepe, CHP İl Başkanı Ali Yücel Kurt, MHP İl Başkanı Serdar Kılınç, Vatan Partisi İl Başkanı Temel Demirci, Demokrat Parti Genel Sekreteri Ertan Küçükay, Belediye Başkan Yardımcısı Aydemir Akköy, Yeşil Artvin Derneği Başkan Yardımcısı Nursal Bülbül, Muhtarlar Dernek Başkanı Cafer Azizağaoğlu, ORKOP Başkanı Hasan Yaşar, Şoförler ve Otomobilciler Odası Başkanı Ahmet Alpaslan, eski bakan Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Muhammet Kelleci, Demokrat Parti Trabzon İl Başkanı Ali Akar, DP MKK Üyesi Orhan Sarı ve Ali Özdemir, Rize Eski İl Başkanı İsmail Çolak, Artvin İl Başkanı Sevinç Yıldırım, ilçe başkanları ve partililer katıldı.
Saygı duruşu ve İstiklal marşı ile başlayan kongre ilk olarak Demokrat Parti İl başkanı Sevinç Yıldırım konuşmasını yaptı. Yıldırım konuşmasında, “Ülkemiz ve milletimizin zor günlerden geçtiği bu anlarda geçmişte olduğu gibi bugün de demokratlara görev düştü bilinciyle kongremizi yapıyoruz. Bayrağımızın birliğimizi bütünlüğümüzün teminatı olduğumuzu bir kere daha buradan haykırıyoruz. Atatürk´ü müze cumhuriyetimizi ve demokrasimize sahip çıkacağımıza söz veriyoruz. Dün olduğu gibi bugün de yapılacak kongrede yönetim kurulu arkadaşlarımızla yönetime talibiz bu duygu ve düşüncelerle sizleri saygılarımla selamlıyorum” dedi.
Ertan Küçükay, “Ülkemiz zor şartlardan geçiyor”
Ardından ise Demokrat Parti Genel Sekreteri hemşerimiz Ertan Küçükay kürsüye çıktı. Küçükay yaptığı konuşmada, Türkiye’nin çok zor şartlardan geçtiğine vurgu yaparak buna rağmen hükümetin derdinin sadece başkanlıkta olduğunu savundu. Küçükay konuşmasında; ” Üç yılın ardından bir kongremizi daha tamamlıyoruz. Ülkemiz çok zor şartlardan geçiyor. Bir tarafta Suriye’deki, Irak’taki mücadelemiz, bir tarafta içerdeki bölücü ve ayrılıkçı terörle mücadelemiz. Milletimizi çok zora sokmuş durumda. Bir tarafta bozulan ekonomi, geçim darlığı, hepimiz keyfini kaçırmış durumda yarınlarımızdan çocuklarımızdan, geleceğimizden derin endişe ve kuşku içindeyiz. Bütün bu şartlar içerisinde içinde genel başkanımızın da bizleri onurlandırmasıyla kongremizi icra ediyoruz. Buradan tüm Türkiye’ye seslendiriyoruz. Yeniden silkelenerek, hep birlikte, el ele omuz omuza, gönül gönüle mücadele edeceğiz. Kırat’ı yeniden iktidar yapmak için. Bu genç Yörük delikanlısını başbakan yapmak için hep birlikte mücadele edeceğiz. Ülkemizin üzerindeki kara bulutları hep birlikte dağıtacağız. ” dedi.
Eski Bakan Kelleci “Millet ağlıyor”
Daha sonra eski Bakan Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Muhammet Kelleci bir konuşma yaparken konuşmasında; “Anadolu’da bir laf vardır, keçi çan derdinde, kasap yağ derdinde. Her gün Ay yıldızlı bayrağıma sarılmış tabutlarla analar, babalar ağlıyorken. Onlar kendi derdinde illa başkanlıkta başkanlık.
Memleketin mukadderatına geçmişte el koymuş olanlar. Gerçekten halka hizmeti hakka hizmet olarak anlamış olanların yolu bu olduğu için buradayız. Hiç korkmadan, ayrılmadan sadakatle sevgiyle muhabbetle bu davaya gönül verdik. ” ifadelerini kullandı.
Gültekin Uysal: Bugün Türkiye bir anayasal kriz içerisindedir.
Son olarak kürsüye çıkan Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, salondakilerini selamlarken, coşkuyla alkışlandı. Uysal yaptığı konuşmada Demokrat Parti’nin muhtemel referandum sürecinde takınacağı tavrı konuştu. Uysal konuşmasında, “ Biz Anadolu´nun bozkırından bakınca Artvin´i gökyüzüne en yakın memleket olarak biliriz. Ayrıca babamın da askerlik yaptığı yer olduğu için hafızalarımızda ki yeri bir başkadır. İşte böyle bir günde gönlümüz arzu eder ki memleketimize dair, milletimize dair, bu ülkenin evlatlarının, gençlerinin, kadınlarının, tüccarlarının, emeklilerinin, işçilerinin geleceğine dair pek çok ümitli sözlerimizi sizlerle birlikte paylaşabilelim. İşte böyle bir iklim içerisinde, Türkiye Cumhuriyet´inin belki de tarihinde yaşamadığı pek çok sıkıntıları yaşadığımız bir dönemde bu kongremiz bizim için de bir muhasebeye umarım zemin teşkil edecektir.
Bugün Türkiye bir anayasal kriz içerisindedir. Kendi içerisinde bir çok meseleleri demokratik ve hukuki kanallara aktararak çözme mecburiyetimiz verirken, maalesef milletimizin ve bölgenin geleceğini şekillendirecek hayati önemdeki gelişmelerinde beraberinde tam da ortadayız. Zaferleriyle hezimetleriyle bir büyük milletin evlatları olarak bin yıldır bulunduğumuz bu topraklarda ne zaman ki birilerine bu coğrafyadaki varlığımızı mükaşaya açmaya fırsat verdik o gün bir takım dayatmalarla karşı karşıya kaldık. Bir var olma yok olma çizgisinden çıkarak, zaman zaman serhad şehitlerimiz olarak ifade ettiğimiz, Artvin’imiz de bunlardan birisidir, kısa süreli de olsa bir takım işgalleri yaşamış olmanın ıstırabıyla, vatan kaybetmenin ne manaya geldiğini, dalgalanan Ay-Yıldızlı bayrağın ne manaya geldiğini, okunan Ezan-ı Muhammed’iyenin ne manaya geldiğini bunları kaybettiğimizde hepimiz idrak ediyoruz.
Türkiye hakikaten sahip olduğu beşeri sermayesiyle, sahip olduğu insan gücüyle, sahip olduğu değerleriyle 3 saatlik uçuş mesafesinde milyarlara varan nüfuslara erişebilme imkanıyla beraber, kendi insanının önünü açması gerekirken maalesef kendi insanının bırakın önünü açmasını, kendi insanları arasında duvarlar örüyor olmasını bir büyük üzüntü içerisinde yaşıyoruz. Üreten bir Türkiye olarak Dünya´ya kucaklaşmamız küreselleşme iklimi içerisinde yeniden bu ülkeyi, sadece üreten bir ülke olmak değil, yurt dışından refah transfer edebilen bir ülke haline, büyük ölçüde geçmiş icraatlarımız ile beraber, bu günlere kadar getirdik. Bugün birileri dünü yok var sayabilir, bugün birileri Cumhuriyetin kuruluşunu daha yakın zamandan başlatabilir ama bu büyük ülkenin 12 - 13 milyon nüfusla başladığı bu Cumhuriyet yolculuğunu kademe kademe bir yanda küresel gelişmeler ama kendi içinde ki gelişmelerle de uyumlu hale getirerek ikinci dünya savaşından daha sonraki süreçlerin içerisinden çıkartarak bugünlere kadar getirdi. “ dedi.
Bugün Türkiye’nin önünde yeniden coğrafyamızın şekillendirildiği birinci dünya savaşından bir asır sonra yeniden deyim yerindeyse bir siyasal kadastro getirme teşebbüsüyle karşı karşıya kaldığımız bu noktada güçlü ve büyük Türkiye’yi ortaya çıkarabilmemizden geçmektedir. Bunu yapabilmemizin yolu da bellidir bunu yapabilmemizin yolu siyasetten geçmektedir ama bugün siyaset her zamankinden daha fazla anayasal kriz içindedir, bugün siyaset her zamankinden saha fazla bir kimlik krizi içindedir. Yanlış adımların getirdiği noktada Türkiye maalesef 15 Temmuz darbe teşebbüsü gibi 2016 Türkiye’sinde bir büyük hain teşebbüsle maalesef karşı karşıya kalmıştır. Ben o günde söyledim milletimizin meydanlara inerek, demokrasi nöbeti tutarak iradesiyle beraber ortaya çıkardığı ama iradesiyle beraber Türkiye’nin hangi istikamete gitmesi noktasında kılavuzluk gördüğü noktada iktidarıyla muhalefetiyle Türkiye’nin liyakat üzere, hukuk üzere, demokrasi üzere, yeniden kendi içerisinde kendini yenilemesini milletimiz önümüze bir kılavuz olarak sunmuşken olumlu bir iklim oluşmuşken maalesef 15 Temmuz’dan bugüne altı aylık bir zaman dilimi içerisinde Türkiye’yi yeniden bir kutuplaşma içerisinde daha derin bir şekilde savrulduğunu görüyoruz. Bugün Türkiye’nin öncelikli meseleleri olmamasına rağmen Türkiye’de bugün 13,14 yıllık iktidarları boyunca milletimizin her daim tek başına iktidar olma sorumluluğunu bahşetmiş olmasına rağmen zaman zaman anayasayı değiştirebilme gücünü kudretini vermiş olmasına rağmen bugün ki iktidarın hiçbir mazereti yoktur ama her adımda bir takım mazeretler üreterek 2007 yılından başlayarak 2010 referandumuyla 2011 seçimleriyle 2015 seçimleriyle bir demokrasi ve anayasa fetişizmi içerisinde anayasa değişecek dertler bitecek manasındaki sözleriyle beraber Türkiye bugünlere kadar geldi. Tarih tecrübemiz şunu söylüyor sadece güzel metinler yazarak ülkeler ve memleketler idare edilmez. Dünyanın en iyi metinlerini yazın o ülkeleri sağlam bir kültürle, sağlam bir anlayışla taciz etmediğiniz müddetçe doğru düzgün yönetebilme imkanınız kalmaz. Türkiye bundan tam 140 sene evvel 1876 da mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçmiş olmasına rağmen o günde birilerinin söylemi Türkiye’de anayasa gelecek dertler bitecek idi. İkinci meşrutiyete geldik Temmuz bayramı olarak nitelendirilen hürriyet kahramanlarının Makedonya’daki mücadeleleriyle beraber yeni bir ikinci meşrutiyet ilan edildi anayasa gelecek dertler bitecek denildi. Yine aynı mantık içerisinde 27 Mayıs’taki darbe teşebbüsüyle beraber yeni anayasa gelecek dertler bitecek denildi. Tarihe baktığımızda bu dertlerin sona ermediğini tarihi veriler ortaya koyuyor. Bugünde meselemiz Anayasa ile birlikte elbette 12 Eylül rejiminin yaptığı bir anayasa olmasın rağmen sayısız kez değiştirilmiştir. Son olarak 12 Eylül 2010 tarihinde pek çok açıdan değişmiştir.
Türkiye´de bugün bu seçim sistemini düzeltmek için hangi adımı attınız? Bunun önünde bir engel var mıydı? 12 yıldır hangi adımı attınız. Sorduğumuzda ‘E, ne yapalım iktidar olduğumuzda bu kanunlar vardı. ” diye konuştu.
Demokrat Parti Genel Başkanı Uysal konuşmasının son bölümünde; “ HSYK´yı 2010 yılında değiştirdiniz. Yeni anayasada yeniden değiştiriyorsunuz. Sağcıysanız FETÖ´cü, Solcuysanız terörist olarak nitelendirdiniz. Bugün şahsiyetleri sıfırlanmış milletvekillerinin anayasanın açık hükmünü ihlal edercesine nasıl korku içerisinde oylarını göstererek kullanma mecburiyetin ek alıyor olması TBMM´de bu memleketin mukadderatı oylanırken Meclis Tv´den bile bu görüşmelerin canlı olarak yayınlanmasına müsaade etmeyenlerin neyi milletimizden kaçırdığını biz biliyoruz ama milletimiz de görsün istiyoruz. Açık yüreklilikle söyledik. 2007 yılında AKP´nin milletin önündeki taahhüdü olan seçim beyannamesinde neyi taahhüt ediyorsa bizde bugün aynısını taahhüt ediyoruz. Buradan soruyoruz 2007´den 2017´ye ne değişti de siz Türkiye´nin kuvvetler ayrılığı prensibini bir kişinin nefsinde birleştirme gayreti içerisindesiniz.
12 Eylül 2012´den bugüne kadar ne değişti ki yeniden hakimler ve savcılar kurulunun anayasal sayılarını seçileceği merkezleri değiştirme ihtiyacı içindesiniz Bu sorunun cevabını biliyoruz, Suçüstü yakalanmış olma laikiyle bugün birileri maalesef hayatları Atatürk´ü Koruma Kanunu eleştirmekle geçmiş olanların Türkiye´ye teklif ettikleri anayasa teklifinin tercümesi şudur. Bu teklif Recep Tayyip Erdoğan´ı koruma Kanunu teklifidir. Sayın Cumhurbaşkanın da korunmaya ihtiyacı olmadığı kanaatindeyim.
Atatürk´ün veciz ifadesiyle hakimiyet kayıtsız şart sız prensibini orada yazmış bulunuyoruz. Eğer bu anayasa geçerse hakimiyet kayıtsız şartsız bir kişiye aittir. O da Recep Tayyip Erdoğan’dır deme noktasına gelmiştir. Kuvvetler ayrılığı prensibinin olmadığı bir yerde demokrasiden hukuktan bahsedemeyiz. İşte bunun ne anlama geldiğini Irak anayasasından kendime ne anlama geldiğini Irak aynasından kendimize baktığımızda görürüz. ” ifadelerini kullanarak konuşmasını tamamladı.
Konuşmaların ardında gündem maddeleri tek tek ibra edilerek seçime geçildi. Tek lise şeklinde gerçekleşen seçimde mevcut başkan Sevinç Yıldırım yeniden Demokrat Parti Artvin İl Başkanı Seçildi.
Demokrat Parti’nin Yeni İl Yönetimi Belli Oldu
Demokrat Parti’nin yeni il başkanı yapılan seçimle belli oldu. Tek liste ile girilen seçim sonucunda Başkan Sevinç Yıldırım, Yönetim Kurulu üyeleri Aytekin Öztürk, Şerif Cengiz, Kemalettin Akkök, Fatma Arslan, Nigar Gürses, Hakan Çil, Kazım Kara, Vahit Gürdal, Hilmi Kırçiçek, Fatma Yazan, Orhan Ustael, Muzaffer Aydın, Uğur Yüzbaşıoğlu, Adil Eryiğit, Adem Demirkıran, İsmail Özdemir, Refik Azizağaoğlu, İlyas Şener, Ahmet Genç Tunç Seyidoğlu olarak belirlendi.
|