Alperen ocakları Artvin İl Başkanı M. Burak Soysal İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını kınadı. Artvin Alperen ocakları başkanlığı tarafından ortak açıklamayı M. Burak Soysal yaptı. Soysal yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi; “4 Kasım 2012 tarihinde Ortadoğu’nun gayrı meşru çocuğu İsrail, Müslüman katliamına yeniden başlamıştır. Bir süredir bomba seslerinin kesildiği Gazze’de yine kan, gözyaşı ve vahşet bütün hızıyla sürmektedir. İsrail hükümeti geçtiğimiz günlerde resmi ağızdan, Filistin’e yönelik başlattıkları vahşeti duyurmuştur. Başlayan saldırılarda yine çoğunlukla siviller ve çocuklar hedef olmuştur. İsrail Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamaya göre; bu saldırılar İsrail’in meşru savunma hakkı olduğu ifade edilmiştir. Abluka altında olan Müslüman Filistin halkından ve Filistin hükümetinden nasıl bir saldırı geldi de İsrail meşru savunma hakkını kullanmaktadır. Üstelik bu katil Siyonistler vahşet karşısında Filistin’in kendilerine saldırmaya ve savaş açmaya hakkı olmadığını söylemektedir.

2008’de ki saldırılarda gözünü kan bürümüş olan, vahşeti doruklara çıkaran İsrail, 2010 yılının Mayıs ayında da İnsani Yardım götüren Türk gemisinde katliam yapmıştı. Birleşmiş Milletler tarafından sadece yazılı basın açıklamalarıyla kınanan İsrail, Batılı devletlerin bugüne kadar ki tutumları neticesinde hala Gazze’de katliam yapmaya devam etmektedir.

İsrail yaptığı saldırıların haksızlığını görmediği gibi, küstahça Türkiye ve Mısır hükümetlerine de Hamas üzerinde baskı kurarak, gerilimi azaltması için tavsiyede bulunmasını istemiştir. Barışçıl ve İslam dünyasına yakın olarak gösterilmeye çalışılan Obama başkanlığındaki Amerika ise; İsrail’in meşru müdafaa hakkını kullandığını ve yapılan saldırıyı desteklediklerini açıklamıştır.

PKK terör örgütü ile mücadelemizde Türkiye Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler kararlarına riayet ederken, İsrail bu kuralları neden çiğnemektedir. Çiğnediği halde Birleşmiş milletler İsrail’e neden bir yaptırım uygulamamaktadır. Yoksa Birleşmiş Milletler kararları sadece Türkiye Cumhuriyeti ve İslam Dünyası için mi konulmuştur? Bu büyük ve orantısız gücün kullanıldığı savaş da, Filistin yine yalnız kalmıştır. Batı güdümündeki Arap kralları yine sessizliğini bozmamışlardır. Arap dünyası İsrail’in yaptığı ve halen yapmaya devam ettiği katliama karşı yine tek vücut olamamıştır.

Türkiye Cumhuriyeti olarak Hükümetimiz ise yine İsrail’e kınama, Filistinlilere baş sağlığı mesajları ile pasif bir politika izlemektedir. Yine İsrail’e karşı somut bir adım atılmamaktır.

Davos Fatihi şeklinde gösterilmeye çalışılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, katil İsrail’in katil Başbakanı’nı şehit kanlarıyla kurulmuş olan TBMM’de konuşturmuştur.

2010 Mayısında yardım için Gazze’ye giden Türk gemisine yapılan saldırıdan sonra beklediğimiz somut adımları atmayan hükümet, İsrail’den Heron alımına devam etmektedir.

Askeri araçların modernizasyonu konusunda İsrail’e çok ciddi meblağlar ödenmektedir. Sözde Davos Fatihi olan bir Başbakanımız varken bizler neden hala İsrail ile askeri antlaşmalar imzalıyoruz? Ve en önemlisi daha önce Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu’nun da gündeme getirdiği Türkiye’nin İsrailli savaş pilotlarına Konya’da eğitim vermesi, İsrail konusunda Müslümanların yanında yer aldığını iddia eden hükümetin, en basit ifadesiyle ikiyüzlülüğüdür.

Türkiye’yi kurtarıcı olarak bekleyen Türk ve İslam dünyasına hoş görünüp batıyla menfaat ilişkisine girenleri Türk milleti asla affetmeyecektir. İsrail’in yaptıkları yanına kalmayacaktır. Gereken bedel ödenecek Müslüman topraklar kurtulacaktır. Gün gelecek İsrail bu yaptıklarının bedelini ödeyecektir. Dünyayı yönettiğini ve şekillendirdiğini zanneden Siyonistlerin aldanması, kısa sürecektir. Batıla karşı verilen bu mücadelede de biz Alperenler olarak İslami tavrı ortaya koyacağız. İnşallah İsrail ve Siyonizm akıttıkları kanda boğulacaklar Ve Biz Alperenler; mazlumun olmadığı bir dünya için mücadelemize devam edeceğiz. Allah(c.c) Müslümanları Korusun” diyerek konuşmasını sonlandırdı.