"Türk Yerel Medyası AB Yolunda" Seminerleri Tamamlandı

2013-06-03 08:35:43

 "Türk Yerel Medyası AB Yolunda" Seminerleri tamamlandı

TÜRK YEREL MEDYASI AB YOLUNDA SEMİNERİ Panel ile son buldu

 Artvin 30-31 Mayıs 2013 tarihlerinde önemli bir etkinliğe imza attı. Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın himayelerinde, Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından yürütülen ve İngiltere’nin Ankara Büyükelçiliği tarafından desteklenen "Türk Yerel Medyası AB Yolunda" projesi Artvin semineri ile sona erdi. İki gün süren seminerin son gününün sabah bölümünde panel gerçekleştirilirken, öğleden sonra ise Şavşat ilçesi gezildi.

“AB Süreci Yerelde Başlar” anlayışı ile başlatılan ve yerel medya mensuplarının Avrupa Birliği konusunda bilgi düzeyini arttırmak amacıyla Türkiye çapında gerçekleştirilmekte olan “Türk Yerel Medyası AB Yolunda” projesi kapsamında, bölgesel bilgilendirme seminerlerinin yedincisi Artvin’de yapıldı. Seminer, Artvin, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Erzurum, Giresun, Gümüşhane, Iğdır, Kars, Ordu, Rize ve Trabzon illerinde çalışan yerel medya mensuplarının katılımı ile 30-31 Mayıs 2013 tarihlerinde Artvin’de gerçekleştirildi. Avrupa Birliği Bakanlığı, İngiltere Büyükelçiliği, Artvin Valiliği, Anadolu Ajansı, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu, Avrupa Gazeteciler Birliği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Artvin Gazeteciler Cemiyeti, Artvin Faal Gazeteciler Derneği temsilcileri ile Avrupa Parlamentosu eski Milletvekilinin konuşmaları da seminer gündeminde yer aldı.

Türkiye çapında, gazete, televizyon, haber ajansı, dergi, radyo, internet olmak üzere tüm yerel medya mensuplarına hitap eden projede, yerel medyanın, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini daha yakından takip edebilmesi ve sürece dâhil olması amaçlandı.

Bu projeyle, Bakanlığımız tüm yurda yayılarak yerel medyayla bir araya geliyor. Seminerlerde katılımcılara AB sürecimiz, sürecin günlük hayatımıza etkileri, medyaya yönelik proje ve programlar ile çevre, enerji, tarım gibi sektörel konular hakkında bilgilendirme yapılıyor. Ayrıca katılımcılara, çalışmalarında AB sürecini takip etmelerini kolaylaştıracak bilgi ve belgeler de sunuldu.

Bu kapsamda, yerel medya mensupları için özel olarak hazırlanan AB Rehberleri katılımcılara dağıtıldı.

Panel renkli konuşmalara ve fikirlerin tartışılmasına sahne oldu

Seminerin ikinci gününün sabah bölümünde Türk Yerel Medyasının AB Sürecinde Daha Etkin Rol Almalı konulu panel düzenlendi. Panelin yöneticiliğini Avrupa Birliği Bakanlığı Sivil Toplum, İletişim ve Kültür Başkanlığı Koordinatörü İlisulu yaparken;

Avrupa Gazeteciler Birliği Üyesi Zeynel Lüle, Avrupa Parlamentosu Eski Milletvekili Ozan Ceyhun, Diplomasi Muhabirleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Servet Yanatma,

Anadolu Ajansı Yurt Haberler Editörü Ziver Büyüktaş, Artvin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sayın Tolga Gül, Artvin Faal Gazeteciler Derneği Başkanı Yaşar Kars panelist olarak katıldılar.

İki bölüm halinde gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını yapan Panelin yöneticisi Avrupa Birliği Bakanlığı Sivil Toplum İletişim ve Başkanlığı Koordinatörü Başak İlisulu  yaptığı konuşmada “Bakanlığımızın “Avrupa birliği süreci yerelde başlar’ diye bir sloganı vardır. AB sürecinin sadece Ankara’da ve bürokratların sürdürdüğü bir süreç olduğuna inanmadık ve bu amaçla süreci yerelden başlattık. AB Bakanlığı olarak tüm bu yürüttüğümüz bu süreci destekleyici olarak iletişim stratejisini sürdürdük. Amacımız yapılan tüm çalışmaları sokaktaki herkese yayıp bilgilendirmektir. Hem de tüm kesimlerle bu süreci birlikte yaşamaktır. AB iletişim stratejisi ile farklı projeler gerçekleştirdik, Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığı ve diğer fonlarla STK’ları bilgilendirdik ve projelere katkı sağlamaya çalıştı. Bizim için bu süreçte 70 milyonluk vatandaşlarımızı bilgilendirmektir. Öncelikli olarak yerel medya halka doğru ve objektif bir şekilde halkı bilgilendirmekle görevli olduğu için AB sürecini yerelle başlattık. Bu anlamda konumu itibariyle çalıştığı ilde veya bölgede halkı en iyi bilgilendirebilecek kurum ve sektör olduğu için ortak projeler yapmayı ve birlikte çalışmayı uygun bulduk. Tüm AB projelerinde yapılan çalışmaları da takip etme noktasında yerel basına da bir fırsat doğdu. Bu süreç herkesin elini taşın altına koyması gereken bir süreçtir, Yerel medyasının bu konuda sorgulayıcı ve takipçi olması konusunda önemli bir aktör olacağını düşünüyoruz” dedi medeniyetler seviyesine yükseltme noktasında önemli bir süreçtir. AB ile sürecimiz önemli bir noktaya gelmiştir. Avrupa Birliği ortak değerler bütünüdür. Bütün hedeflerin ortak amacında insan vardır insanın mutluluğu vardır.”ifadelerine yer vererek seminerin amaçları hakkında bilgilendirdi. İlisulu, ayrıca bu panelde de yerel medyanın AB sürecine nasıl dahil edilebileceği ve AB Sürecinin de yerel medyaya ne tür katkılar sağlayabileceği yönünde görüşlerin ortaya konulup tartışılacağını vurgulayarak panelistlere söz hakkı verdi.

Zeynel Lüle: AB’nin 75 milyonluk Türkiye’yi içine hazmetmesi kolay olmayacak

Panelin konuşmacılarından Avrupa Gazeteciler Birliği Üyesi Zeynel Lüle ise AB´nin 75 milyonluk nüfusuyla Türkiye´yi içinde hazmetmesinin kolay olamayacağını söyledi. Lüle, Türkiye´nin oy oranının nüfusa göre yüksek bir ülke olacağını belirterek, "Türkiye´nin ´hayır´ dediği bir kararın AB içinde alınması çok kolay olmayacak ama ben AB´nin Türkiye´nin üyeliğini mutlaka kabul edeceğini düşünüyorum. Üyeliğin de 2020 yıllarında mutlaka gerçekleşeceğini düşünüyorum" dedi.

Avrupa Gazeteciler Birliği Üyesi Zeynel Lüle de 30 yıldır Brüksel’de yaşayan birisi olarak Türkiye ile AB ilişkilerinin pamuk ipliğine bağlı olduğuna şahit olduğunu söyledi. Fransa’nın Türkiye’nin 5 maddesini dondurduğunu ve önceki gün bu maddelerden birini açacağının sinyalini verdiğini aktaran Lüle, “Türkiye, Fransa’yı düşman etmişti. Şimdi ise Fransa jest yaptı diye seviniyoruz. Duygularımız bile göreceli hale geldi. Avrupa Birliği’yle ilişkiler hep siyah beyaz oldu. AB bir hedef olmalıdır. AB’yi bir diyetisyen olarak görmeliyiz. AB’nin verdiği reçetelerle Türkiye forma girsin. Daha sonra Türkiye halkı karar versin. AB üyesi olup olmadığımıza biz karar verelim. İngiltere bile üyelikten ayrılmayı tartışmaya başladı. AB, çok vitesli bir birlik olmaya başladı. Bazı AB ülkeleri Avro’ya bile geçmeyecektir. AB hedefi mutlaka olmalı. Türkiye’nin çağdaşlaşması, demokratikleşmesi gibi konularda AB’nin büyük bir katkısı olacaktır. Düşman aramak için AB’ye gerek yok. Fakat AB, Türkiye’de düşman arayanlara bol malzeme veriyor” dedi. 27 AB ülkesinin hepsinin Türkiye karşıtı olmadığını aktaran Lüle, “AB içinde Türkiye’ye en çok karşı olan ülkeler Almanya, Fransa, Danimarka, Hollanda ve Avusturya’dır. Diğer ülkelerin büyük bir kısmı Türkiye’nin AB üyeliğine destek veriyor” diye konuştu.

Türk milletinin ya siyahı ya beyazı vardır. Ya dostu ya da düşmanı vardır.” diyerek AB’nin karar vermekte hızlı davranması gerektiğini belirten Lüle, AB’nin reçetelerinin önemli olduğunu, bu reçetelerin de uygulanması gerektiğini dile getirdi. AB ülkeleri içerisinde Belçika, Fransa, Almanya, Hollanda gibi ülkelerin Kıbrıs Rum Kesimi’ni çağırtkanlık yaptırarak Türkiye’nin üyeliği konusunda olumsuz görüşleri devam etmekte. Bunun yanı sıra Portekiz, İspanya, İngiltere gibi ülkelerinde AB’ye girişimizin yanında olduğu gözlenmektedir.” diye konuştu.

Ziver Büyüktaş: Türkiye güçlü ekonomisiyle, son yıllardaki demokratik, ekonomik, sosyal ve diğer birçok alanda yapılan hamlelerle AB´ye girebilecek noktaya geldi

Yurt Haberleri Editörü Ziver Büyüktaş, Türkiye´nin güçlü ekonomisiyle, son yıllardaki demokratik, ekonomik, sosyal ve diğer birçok alanda yapılan hamlelerle Avrupa Birliği´ne (AB) girebilecek noktaya geldiğini düşündüğünü söyledi.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış´ın himayesinde, AB Bakanlığı tarafından yürütülen, İngiltere´nin Ankara Büyükelçiliği´nce desteklenen Türk Yerel Medyası AB Yolunda Projesi´nin yedinci ve son bölgesel toplantısı, Artvin´de DSİ 26. Bölge Müdürlüğü toplantı salonunda yapıldı.

Büyüktaş, seminerin ikinci gününde gerçekleştirilen toplantıdaki konuşmasında, AB ile ilgili Türkiye´nin 50 yıldan beri mücadele ettiğini belirterek, bu süreci "kız istemeye" benzetti.

Sözün kesildiğini ama evliliğin bir türlü yapılamadığını ifade eden Büyüktaş, "AB biz ne kadar ısrar etsek de ´hayır, sen onurlu ama fakir bir gençsin´ diyerek kızı vermiyor. ´Sen önce zenginleş, yakışıklı ol´ diyor. Biz de yakışıklı olmak için saçımızı, başımızı düzeltiyoruz. Para kazanmak için her yolu deniyoruz ve 1987 yılında ´artık sen damat olabilirsin´ diye üyelik başvurusunu kabul ediyorlar. Sonra ´biraz daha gayret et bakalım´ diyorlar. 2005 yılında bir nişan olayına başladık ve o tarihten beri ´düğünü ne zaman yapacağız´ diye bekliyoruz" dedi.

Büyüktaş, zaman içinde Türkiye´de bazı değişiklikler olduğunu vurgulayarak, Türkiye´nin son zamanlarda ekonomik olarak AB ülkelerinden çok geride olmadığını anlattı.

Yaşanan süreçte artık bir rest çekmenin başladığına ve bundan sonra iki taraf için de kolay bir sürecin olmayacağına dikkati çeken Büyüktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye´nin AB´ye girmesi gerekiyor. AB dünyada artık uluslararası dengeler açısından bir bloktur ve bugün ABD, Rusya ve AB dünyanın şekillenmesinde, özellikle Ortadoğu´nun şekillenmesinde güçlü birer aktörlerdir. Türkiye´nin güçlü ekonomisiyle, son yıllardaki demokratik, ekonomik, sosyal ve diğer birçok alanda yapılan hamlelerle AB´ye girebilecek noktaya geldiğini düşünüyorum. AB´nin ve Türkiye´nin bazı kaygıları var. AB´nin kaygısı Türkiye´nin çok genç nüfusunun ve nüfus artışının hızlı olmasıdır. İleride AB´ye girecek ülke olarak, nüfusun çok aratacak olması ile nüfus olarak en büyük ülke olan Almanya´yı geçtikten sonra söz sahibi ülke konumunda olacağı için kaygılı. Türkiye´nin Müslüman kimliği ve genç nüfusu Avrupa´yı biraz kaygılandırıyor. Bölgesinde bir güç olmaya çalışan Türkiye´nin denge kurmada aktif rol alabilmesi için mutlaka AB gibi bir gücü yanında bulundurması gerekir. Aksi takdirde ABD, Rusya, Çin ve Hindistan gibi dünyada söz sahibi olan ve denge değiştirmede güç getiren bu ülkeler arasında Türkiye´nin tek başına denge unsuru olması çok zordur. Mutlaka bir blokun içinde yer alması gerekiyor. Türkiye´nin AB blokunun içinde yer alması gerektiğini düşünüyorum. Giriş sürecinde Türkiye üzerine düşen birçok şeyi yaptı. 20-30 yıl öncesine baktığımız zaman demokratik, özgürlükler ve ekonomik anlamda çok dezavantajları vardı ama bugün hem ekonomik olarak hem de özgürlükler alanında ciddi hamleler yaptı. Yargı paketleri çıkardı. Avrupa´ya çok yaklaştı. Kriterlerini ona göre düzenledi. Bu sevdanın nerede biteceğini tahmin etmek zor ama bu durumun bir evlilikle sonuçlanması gerektiği konusunda bence iki tarafta da bir kanaat gelişti. Belki 2020-2023 yıllarında Türkiye´nin AB´ye tam üye olması gibi bir durum söz konusu olabilir. Özellikle yerel medyanın bu anlamda önemli görevler yapacağına inanıyorum, çünkü yerel medya ülkede demokrasinin yaygınlaşması ve yerleşmesi açısından yerel düzeyde önemli görevler ifa ettiği için halkın AB kriterlerine uyum konusunda yerel medyanın yapabileceği çok şey olduğuna inanıyorum. Kavram olarak AB´ye uyum sürecinde bu konuda çok önemli görevler üstlenebileceğini düşünüyorum.

Ozan Ceyhun: AB Süreci Hızlandı

Paneldeki bir başka konuşmacı üç ülke vatandaşı olan Ozan Ceyhun, Avrupa Parlamentosu Eski Milletvekili, konuşmasında kendisinin Almanya’da sosyal demokrat bir partiye mensup olduğunu ve bu partiye milletvekilliği yaptığını dile getirdi. Biz Avrupa7da 20 yıl önce Türk’üz demekten çekiniyorduk. Ama şimdi Ak Parti iktidara geldikten sonra 57. Hükümet olan Ecevit, Bahçeli ve Yılmaz’ın döneminde başlayan AB temaslarının daha da hızlandığını hatta çok büyük mesafe kat ederek bugün Türkiye’de işkencenin ve ölüm cezasının kaldırıldığını, demokratikleşme ve insan hakları konusunda çok şey kat ettiklerini, bu sürecin Türkiye’ye çok şey kazandırdığını dile getirdi. AB Parlamentosu Eski Milletvekili Ozan Ceyhun´da, panelde yaptığı konuşmada, toplantıya Almanya´dan gelerek katıldığını, kendisinin Türk-Alman ve Kuzey Kıbrıs olmak üzere 3 vatandaşlığa sahip olduğunu, AB Meclisi´nde bir kişinin konuşma süresinin 1-2 dakika olduğuna değinerek, "Kendimizi övmeyi seviyoruz. Ama öğrenecek çok şeyimiz var. AB´yi çok iyi okumalıyız. Bunu Egemen Bağış çok iyi yapıyor. 2002´de AK Parti iktidara gelmeseydi, biz AB yolunda bu kadar ilerleyemezdik. Biz bugün AB´yi hak ediyoruz. Hatta birçok ülkeden daha fazla hak ediyoruz. Yıllar boyu bir ayıbımız vardı: İdam. İşkence. Ve karanlık geçmişle yüzleşerek daha demokratik olduk. AB Standartlarına kafa tutar hale geldik. İşte o zaman TL´nin ve Pasaportumuzun değeri oldu. Türkiye Norveç standartlarına angaje olmuş durumda. Farklı bir Türkiye´den demokratik bir ülkeden bahseder konuma geldik." dedi.

AB Reformlarının Halka Anlatılmasında Ana Köprü Yerel Medyadır

Diploması Muhabiri Diplomasi Demeği Üyesi Servet Yanatma AB Konusunda diplomasi muhabirlerinin yaptıklarının makro seviyede kaldığını belirterek halkın AB konusunda ne düşündüğünü, AB reformlarının halkın hayatını nasıl etkilediğini ya da etkilemediğini, halkın tepkilerini yerel medyanın daha iyi ölçebildiğini söyledi.

AB´yi bir değerler bütünü, standartlar birliği olarak gören Yanatma," Amaç burada AB değil. AB´deki vatandaşlar sabahtan akşama kadar mutluluk şarkıları söyleyip dolaşmıyor. Onların da bir çok sorunu var. Eksikleri var. AB bir isim. Kıtalar Birliği de olabilirdi bu isim. Teoride şu anlamda evrensel anlamda insan haklarının, ifade özgürlüğünün, güvenliğin vb. bir çok alanda en iyi standartlarda şu anda AB´de diyebilirim. Amaç AB´deki standartların bir kısmını ve ya tamamını Türkiye için örnek almak." dedi.

Yerel medyanın dağıtım alanı ve ilgilendiği konulardan dolayı yaygın medyadan ayrılabildiğini belirten Yanatma, teknoloji internet ile alanın değiştiğini ve yerel medyanın tüm dünyaya ulaşabileceğini ifade etti. İlgilendiği konuların da genişlediğini kaydeden Yanatma, teknoloji ile yerel basının her geçer gün önemi ve gücünün arttığını vurgulayarak" Küreselleşme ile birlikte dünyada yerel yönetimlerin gücü artıyor. Türkiye´de önümüzdeki dönemde yerel yönetimlerin genişletilmesini tartışacak. Yerel yönetimlerin gücü arttıkça yerel medyanın gücü de artacak. Onları etkileyebilecek, eleştirebileceksiniz, yönlendirebileceksiniz." şeklinde konuştu.

AB sürecinde yerel medyayı karşılıklı bir öğrenme süreci olarak değerlendiren Yanatma,´ Yerel medyanın öğrenmesi ve AB yetkililerinin öğrenmesi. AB Bakanlığı´ndan bahsetmiyorum. Gerçekten Avrupalılar Türkiye´yi tanımıyor. Türkiye´yi ziyaret ettiklerinde fikirleri değişiyor. Yerel medya bu konu da bilinmeyenleri ve yanlış bilinenleri anlatmada önemli rol üstlenebilir." dedi.

Yerel medyaya AB sürecinde halkın bilgilendirilmesi ve aydınlatılması noktasında görevler düştüğünü kaydeden Yanatma,´ Burada önemli olan diyalogun artmasıdır. Sizin AB kaynakları ile diyalogunuzun artması, AB yetkilileri ile temasınızın artmasıdır. Süreçteki reformların halka nakledilmesi ve halkın bunu nasıl karşıladığının AB bakanlığına, AB Komisyonuna ve Türk politikacılarına anlatılmasında ana köprü sizsiniz. Biz gezilere geldiğimizde halkı nasıl görüyorsunuz. Beklentileriniz, eleştirileniz nedir eksiklikler nelerdir, sorunlar nelerdir diye soruyoruz. Ama hiçbir zaman biz bu halkın içinde yaşamıyoruz. Siz bu halkın içinde yaşıyorsunuz. En iyi izlenimi, halkın nasıl baktığı konusunda en iyi kanaati sizler biliyorsunuz. Bunları çeşitli vasıtalarla, gerek AB Bakanlığı´na gerek, AB Komisyonu´na iletilmesi bence çok önemli, diye konuştu.

AB sürecinin Türk insanına katkısına da değinen Yanatma, bunun hakkını arama ve sorgulama olduğunu bu konuda halka verilecek bakış açısını ve cesareti de medyanın sağlayacağını kaydetti.

Yerel medyanın yerel yönetimleri haberlerle denetlemesi gerektiğini de dile getiren Yanatma, AB reformlarının yerel yönetimlerce uygulanıp uygulanmadığını denetleyecek önemli bir kurumun da yerel medya olduğunu söyledi.

AB komisyonu da ki gelişmeler noktasında değişik iletişim araçları ile AB Bakanlığı, AB Komisyonu, illerdeki AB il daimi temas noktalarından bilgi alınabileceğine de değinen Yanatma, süreci takip etme noktasının zor olmadığını bildirdi. Yanatma, AB sürecinde yerel medyanın fiziki şartlarının iyileştirilmesine bir vesile olabileceğini yapılan bu seminerlerin iyi bir başlangıç olduğunu vurguladı

Tolga Gül: Avrupa Birliği’ne girsek de girmesek de süreç devam etmeli

Artvin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Tolga Gül ise panelde yaptığı konuşmada AB sürecine karşı olmadığını, beklentisinin süreç sonucunda AB’ye girmek olmadığını da belirterek Türkiye’nin AB’ye girse de girmese de sürece devam etmesi gerektiğini söyledi. AGC Başkanı Tolga Gül; “ Avrupa Birliği’ne adaylık sürecini destekleyen ancak AB’ye girmenin ise ülkemiz açısından olmaz ise olmaz koşulu olmadığını düşünüyorum. Türkiye AB’ye girse de girmese de bu süreci, kendi halkının daha demokratik ve insanca yaşayabilmesi açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de insanların daha özgür, daha hakkını koruyabilen ve daha insalcıl koşullarda yaşayabilmesi için AB standartlarını yakalaması gerekiyor. Bugün AB süreci sebebiyle hayatımızda değişen binlerce olayın olduğunu görüyoruz. Bu sürecin daha fazla devam etmesi durumunda sosyo kültürel ve ekonomik anlamda ülkemizin daha da ileriye gideceğini ve daha yaşanılabilir bir ülke olabileceğimizi görüyorum. Bu sebeple diyorum ki AB süreci devam etmelidir. AB’ye girmesek bile kendi insanımız için bu süreci sürdürmeliyiz. Yerel medya açısından değerlendirdiğimizde ben genel anlamda yerel medyamızın AB sürecine ulusaldan daha hazır olduğunu düşünüyorum. Belki teknik ve ekonomik anlamda bir takım sıkıntılarımız olsa da kafa yapımız ile ulusal medyaya göre daha yakın olduğumuzu düşünüyorum. Ancak AB Bakanlığı’nın yerel medyayı sürece daha fazla dahil edebilmesi için yerel medyaya özellikle AB hibe projelerinde ve AB ülkeleri gezilerinde daha fazla pozitif ayrımcılık yapması gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde yerel medyanın kendi bölgesindeki halkı daha fazla bilgilendirme şansı bulmasının yolu açılacaktır.”ifadelerini kullandı.

Yaşar Kars: Avrupa halkının kültürüne yaklaşmamız lazım

Artvin Faal Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yaşar Kars ise paneldeki son konuşmacıydı. Konuşmasının başlangıcında Avrupa halkının kültürü ile ülkemiz halkının kültür farklılıklarına iki örnek vererek başlayan Yaşar Kars, Türkiye’nin AB’ye girmek istemesinin sebebinin güce sahip olma isteğinden dolayı olduğunu söyledi. AB’nin Türkiye’yi arasına almamak için müzakere sürecini uzatmasının sebeplerini değerlendirdiğinde AB ülkelerinin kalabalık ve coğrafi olarak büyük bir ülkeyi aralarına alarak gücü kaybetmek istememesi olarak değerlendiren Yaşar Kars, konuşmasında ayrıca Türkiye’nin AB müzakere sürecinin daha çok süreceğini ve belki de bu sürecin sonuçlanmayacağını da sözlerine ekledi.

Panelin ikinci bölümüne geçmeden önce paneli takip eden basın mensuplarının soruları alındı. Soru cevap bölümünde panelistlerden özellikle Ozan Ceyhun ile paneli takip eden basın mensuplarının karşılıklı münazara yaptıkları gözlendi. Panelin ikinci bölümünde ise yine Başak İlisulu birinci tur ile ilgili kısa bir özetleme yaptı. Ardından yerel medyanın sürece nasıl dahil olabileceğini ve dahil olması durumunda ne şekilde dahil olması gerektiği noktasında öneriler alındı. Burada AA Yurt Haberleri Editörü Ziver Büyüktaş yerel medyaya yüklenerek ülkemizde yerel medyanın AB’ye girmesi noktasında büyük eksikliklerinin olduğunu ve bu eksikliklerin düzeltilmemesi durumunda AB’ye girişe engel olacağını ifade etmesi salondakilerin tepkisiyle karşılandı. Büyüktaş’ın sözleri salondaki basın mensupları tarafından sorulan sorular şeklinde tepkiyle karşılaşmasına karşın diğer konuşmacıların da yerel medyanın eksikliklerine değinmeleri karşısında panelin ikinci bölümünün son konuşmacısı AGC Başkanı Tolga Gül panelistlere cevap verme durumunda kaldı. Gül konuşmasında yerel medyanın ulusal medyaya göre daha dik duruşlu ve özgür olduğunu, yerel medya patronlarının ise ulusal medya patronlarına göre daha fazla mesleğine aşık insanlardan oluştuğuna dikkat çekerken, yapılan konuşmalarda sadece yerel medyayı suçlamak yerine herkesin kendi hatalarına bakması gerektiğinin daha doğru olacağını ve her fikrin değerli olduğunu, demokrasi gereği de herkesin kendi fikri dışındaki kişilerin fikrine saygı duyduğu gün ülkemizin AB’ye fiziki olarak girmese de sosyal olarak girmiş sayılacağını ifade etmesi salondakiler tarafından alkışla karşılandı.

Seminer, panelistlere plaket ve katılımcılara sertifika verilmesinin ardından sona erdi. Gelen misafirler ve AB Bakanlığı heyeti öğleden sonra Şavşat ilçesine giderek burada Şavşat Kaymakamlığı tarafından ağırlandı.

 


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com