“TÜRKİYE’DE BÜTÜN DALLARIYLA SPOR NASIL İLERİYE GİDER?”
1975- 2001 yılları arasında Artvin ilinde futbola hizmet etmiş biri olarak mazide kalan bu uzun yıllar zarfında şunu gördüm: Sporun her dalında her birinin temsilcisi iyi çalışırsa bütün spor dallarında muvaffakıyetler elde edilir. Nitekim şahsen gözüm arkada kalmış olmadığından da içim rahattır desem yeridir hani!
Nasıl rahat oluyorsunuz derseniz, anlatayım: Ben futbola ömrünün 26 yılını fahri olarak adamış bir sporsever olarak bu dalda önemli bir hamle yaptırdım. Nedir o? Ben bu işe kendimi verirken Artvin’de daha stat bile yoktu. Sadece Murgul’da vardı stat. 4 tane de amatör takım. Bütün amatör maçları üç sezon Murgul’da oynadık. Sonradan Şavşat kazası haricinde her kazada stat yapıldı. Nihayetinde Artvin’de de yapıldı ama çok rüzgâr aldığından maçlar saat 11 itibariyle oynanmaya başlandı. Gel zaman git zaman derken, Artvin genelinde 22 amatör takım oldu. Artvin, Hopa ve Murgul’un profesyonel takımları vardı. Her hafta her sahada maçlar oluyordu. Bir taraftan da futbol hakemi ve gözlemcisi yetişmişti ki, bunların her biri klasmanda maça gidiyordu. Şimdi ise bakıyorum, Artvin’de futbol yok derecede oldu. Bu hazin duruma çok üzülüyorum. İlimizde, ülkemizde çok genç var. Bu genç nüfusu iyi değerlendirmemiz lazım.
Türkiye’de futbolun daha ileri gitmesi için tecrübe ve gözlemlerime dayanarak maddeler halinde özetle şunları söyleyebilirim:
1- Amatör ligin eskiden olduğu gibi yine Gençlik ve Spor İl Müdürlüklerine bağlanması lazım.
2- Amatör ligde U13, U14, U15, U16 ve U17 yaş grubunda şampiyon olan takımlar bölge maçlarına gittikleri zaman (7) bölge birincileri ortaya çıkar. Burdan da bölge birincileri maçları yapılıp Türkiye 1’incisinin ortaya çıkarılması lazım.
3- Ayrıca bölge maçları yapılınca kurulan bir komisyon marifetiyle bölgede oynan maçlar izlenip o bölgede oynanan her gruptan karma bir takım oluşturmalı. Bu takımlardan da bölgeler arası maçlar düzenlenip Türkiye 1’incisinin ortaya çıkarılması lazım. (Bu da diğer vilayetlerde birinci olan takımlardaki iyi oyuncuları seçmek için.)
4- Gerek miniklerin ve gerekse gençlerin maçlarında 3. maddedeki usûlü takip etmek lazım. (Türkiye birincisi, bölge birincisi ve bölge karma birincisini ortaya çıkarmak için.)
5- Bu maçları bölgelerde oynatınca vilayetlerde dönmeli (sıralı) yapmak ve televizyonlardan yayınlamak lazım.
6- Oynanan bu maçların masraflarını ise Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü karşılamalı.
7- İyi oyuncuları bir havuzda toplamak ve bunları daha iyi yetiştirmek için öğrenim görenlerin tahsillerini bir yerde yapmalarını temin etmek lazım.
8- Başarılı (birinci) olan oyuncuların Eğitim fakültelerine sınavsız girmelerini sağlamak lazım.
9- Kaliteli hakem, gözlemci, saha komiseri ve antrenör yetiştirilmeli.
10- Burada kazan Türkiye Cumhuriyeti olacaktır. Gençliğin kafası dinç olacak, ülkemizde okuma oranı/tahsil düzeyi de artacaktır haliyle.
11- Amatörde yaş oranı 18’den yukarı olmamalı.
12- Aynı yaş şartını amatör için bütün spor dallarında aramak lazım.
13- Her vilayetin Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nce, Spor Bakanlığı’na (Genel Müdürlük) sporun hangi dallarında çalışma yapacaksa, bir plan yapılıp bildirilecek. Bununla birlikte her dal için bir antrenör bulundurulacak. (Meselâ; Artvin ili için; Futbol, güreş, masa tenisi v.s. her dalın antrenörü olacak.)
14- Eğer böyle planlı ve programlı hareket edilecek olursa, bundan 10 sene sonra Türkiye dış devletlere sporcu transfer etmeye başlayacaktır. Bu da devletimizin bütçesine önemli ölçüde bir gelir demektir.
15- Asya ligi, ikinci ve üçüncü ligde yabancı oyuncu oynamasına artık yasayla bir dur demek lazım. Çünkü buradan çok iyi oyuncular çıkacaktır zaten. Ve ileride süper birinci lig de kendiliğinden ortadan kalkacaktır.
16- Sporun her dalında ülkemiz göğsünü gere gere girdiği her olimpiyattan galibiyetlerle, altın madalyalarla çıkacaktır.
Geliniz, başkaları bizim elimizden almadan şu genç neslimize sahip çıkalım. Spora
ve sporcuya verilen değer bizim olmazsa olmazlarımızdan olsun. Biz millet olarak kendi gücümüzü kendi gücümüzle kanıtlayalım. Eğer sağlam bir gelecek istiyorsak bu ülke için, geçmişimize bakarak özümüze dönelim ve bunun için her türlü maddî-manevî fedakârlıktan çekinmeyelim.
İstiklâl şairimiz M. Akif’in deyimiyle: “Sahipsiz vatanın batması haktır. Sen sahip çıkarsan (eğer) bu vatan batmayacaktır!..”
4 Aralık 2018/ARTVİN
Erol ÇAĞAL
Araştırmacı Yazar
(Emekli Futbol Hakem Komitesi Başkanı)
Bu makale 45076 kez okundu.
07.11.2024 | Ziyaretçi |
Online | 9 |
Bugün | 3777 |
Toplam | 21005434 |