Haber; Çam Sakızı…

Gazetemiz köşe yazarı Ömer Yerlikaya yeni çıkan romanı Çam Sakızının tanıtımı için bu kez Eskişehir’i tercih etti. Bilindiği gibi Eskişehir de çok sayıda Artvinli hemşerimiz yaşıyor. Ömer Yerlikaya 4 Ocak 2020 Cumartesi günü Eskişehir adalar semtinde Harmony sanat merkezinde etkinlik koordinatörü Uğur Erman Topçu’nun alt yapı oluşumuyla özellikle çam sakızı ve diğer romanlarının topluca tanıtımıyla alakalı söyleşi yaptı. Söyleşiye ilgi yoğundu. Özellikle Eskişehir’de yaşayıp etkinliğe katılan Artvinliler bu etkinlik sayesin de bir araya gelip tanıştılar ve oldukça renkli görüntüler yaşandı. Atayurt okullarının kurucu temsilcisi Ahmet Yalçın, öğretmenler, veliler ve öğrencilerden oluşan kalabalık bir grup da etkinliğin içinde yerini aldı. Sunum yarım saat kadar sürdü. Köşe Yazarı ve romancı Ömer Yerlikaya sunumuna başlarken katılımcılara ilimizi tanıtan bilgiler sundu. Artvin’in yerleşkesinden, doğa yapısından, ilin ekonomisinden, belediyemizin hizmetlerinden ve Ata tepeden ayrıntılı bilgiler verdi. Sırasıyla romanlarının kısaca tarihçesinden söz etti. Bir yazarın nelere dikkat etmesi gerektiği konuların altını çizdi. Çay ve pasta ikramında yazar kitaplarını imzaladı.

Eskişehir etkinliğinde yazar son romanı Çam Sakızı için şunları söyledi.

Çam Sakızı post Modern romanın inceliklerini yansıtan bir yapıdadır. Bir bakıma benim başucu kitabımdır. Çam Sakızı Altı yüz sayfa üzerin de oldukça hacimli bir kitaptır. Romanın iki yüzü vardır ilkinde gerçek yaşamdan alınmış öyküler aslına sadık kalınarak bütün çıplaklığıyla okura ulaştırılır. Diğer yüzünde Hayali bir kurgunun cesur karakter tiplemesiyle gerçek yaşama örtünmesi anlatılır. Olaylar birbirinin izleğindedir ve bir bütünlük gösterir. Romanın ilerleyen sayfalarda yükselen bir performansı vardır. Okuyucu sürekli merak, endişe ve tutkusal bir heyecan içindedir. Romanda olaylar örgüsünün net bir sonuç ifadesi yoktur. Belki bir sonucu vardır, belki birden çok sonucu vardır ve belki hiç sonucu yoktur. Bu durum post modern roman anlayışının bir uzantısıdır. Daha çok okuyucu kendince bir sonuç çıkaracak ve olaylar örgüsünü kafasında farklı haliyle çözecektir. Bir bakıma her okur kendince bir sonuç kabullenecek ve bu şekliyle daha mutlu olacaktır. Post modern romanın amacı da budur. Bu bir arayıştır ve ölçü tamamen okurun doyumuyla alakalıdır. Çam Sakızında bunu gereği gibi okura verdiğimi düşünüyorum. Hiçbir roman gerçek yaşamla birebir örtüştürülemez. Roman ne denli gerçeğe uygun olsa da içinde imgesel bir düş, mizahi bir örtünme vardır. Ve bazen karakterler platonik bir bakış açısıyla davranış sergilerler. Bu bir bakıma okurun ruh tahlilini okumak gibi bir şeydir. Çam Sakızına bütün birikimimi aktardım. Sözcük seçimi cümle kurulumu ve mana ve ifade zenginliği, derinlik ve kurgusal becerisiyle romanıma bir başyapıt gözüyle bakıyorum.  

Çam Sakızı, her okunuşunda değişik tat veren ve yılların ötesine göz kırpan bir dokuya sahiptir. Yazarın; iddialı bir dil kullanıp şiirsel bir üslupla kaleme aldığı roman, yirminci yüzyılın ikinci yarısında yaşanan toplumsal olayları anlatır. Küçük şehirde başlayan olaylar örgüsü, bir çiftlikte bütün hızıyla devam eder. İlkinde Azize karakteri öne çıkarılır; sevgi, kin, nefret, öç alma tutkusu gibi güçlü duygularla örülü gençlik öyküsü sürdürülürken çiftlikte yaşanılan olayların, yükselen zindeliği okuyucuyu derinden sarsar. Romanda bazı karakterlerin gerçek kişilerden derin izler taşıdığı da bir gerçektir. Yazarın, yaşam birikimini kullandığı Çam Sakızı’nda insana ait ne varsa onlara adanmış bir destan niteliği taşır. “Çam Sakızı” büyülü anlatımıyla insanın içini okşayan bir şarkının tınısı gibidir. Hikâye müthiş bir final ile kapanır; Ağır biçimde yaralanan Dilaver’e, nişanlısının bir avuç “Çam Sakızı” uzatması çok manidardır!

Eskişehir etkinliğinin oluşmasında hemşerimiz Önder Şimşek, Ömer Keskin, Bülent Erdem, Erdal Çifçi, Gürsel Yıldız, Yaşar Ödül, Güngör Yıldız, Torun Dede gibi isimlerin önemli katkılar oldu. Yazar bir saati aşan bir süre kitaplarını imzaladı ve etkinlik bu haliyle sona erdi.