Kenan Işık, Artvin’de Eğitim Sistemine Değindi

2012-11-26 08:40:10

Artvin Valiliği Ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün birlikte organize ettiği, “Zirvedekilerle Buluşma” programının konuğu ünlü Tiyatro ve Sinema Sanatçısı “Kim Milyoner Olmak ister” programının sunucusu Kenan Işık’tı. Artvin Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde 23 Kasım 2012 Cuma günü Saat 18.00’de gerçekleşen program Artvin’de görev yapan Müzik öğretmenlerinin verdiği enfes konser ile başladı. Salonda yer kalmadığı için kapıda ayakta kalanların dışında geri dönenler oldu. Program’da İnsan ilişkileri, Diksiyon, Verimliliği Artırma Yolları, Başarı Ve Motivasyon konuları işlenecekti. Ancak Kenan Işık konuşmasının neredeyse tamamını sanata ve kısmen de olsa öğretmenlere ayırdı. 24 Kasım Öğretmenler Günü Kapsamında gerçekleştirilen programa Artvin Valisi Necmettin Kalkan, Artvin Çoruh Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Duman,   AK Parti Artvin Milletvekili İsrafil Kışla, Artvin belediye Başkan Yardımcısı Erdinç Eldemir, Kültür Turizm İl Müdürü Hüseyin Ateş, İl Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yanmaz, öğrenciler öğretmenler ve Artvin halkı katıldı.

 Söyleşi öncesinde Artvin’de ilk ve ortaöğretim okullarında görev yapan Müzik öğretmenlerinin vermiş olduğu konser salonu duygulandırırken Kenan Işık’ı ağlattı.
 
 24 KASIM ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM
 
Program başlamadan önce Vali Necmettin Kalkan ve Milletvekili İsrafil Kışla kısa birer konuşma yaptılar. Vali Kalkan konuşmasında; “değerli hemşerim, güzel ve güven insanı Kenan Işık ve siz değerli konuklarımıza hoş geldiniz diyorum. Aslında bir konuşma metni hazırlamıştım. Ancak biraz önce müzik öğretmenlerinin hazırladıkları bu çalışma beni olduğu gibi Salondakileri duygulandırdı. Artvin Milli Eğitim Müdürlüğü gerçekten güzel işler yapıyor. Ben Mustafa Yanmaz beyefendinin şahsında bütün öğretmen arkadaşlarıma huzurlarınızda minnet ve şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle 24 Kasım Öğretmenler gününü yürekten kutluyorum. Söz üstadı burada olunca konuşmanın zorluğunu buraya çıkan bilir. Kendisi Sabah 8.45’te Trabzon’a indi oradan Rize’ye uğradı. Rize valimizin ısrarın üzerine buluşma imkânı oldu. Yarım saat önce geldi. Bizlerle bir araya geldiği için Kenan Işık Beyefendiye Huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Bu etkinliği Şavşat ve Yusufeli kaymakamlarımız istemişti. Ancak buna imkân olmadığı için buradadır. İnşallah yazın kendilerini ilimizde ağırlarız. Sözü söz sultanına bırakıyorum” dedi.
 
 
“BU GENÇLER SİZİN MİMARİNİZLE ŞEKİLLENİYOR!”
 
Milletvekili Kışla: “Bu güzel gecenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Çok müstesna bir misafirimiz var. Gerek sanatıyla gerek duruşuyla gerek entelektüel birikimiyle gerçekten toplumumuzun takdirini beğenisini kazanmış bir insan. Böylesine değerli bir sanatçıyı Artvin’e davet etmeyi düşünenlere de teşekkür ediyorum Kenan Işık’a da teşriflerinden dolayı ayrıca teşekkür ediyorum.Çok değerli hocalarım çok zor ve kutsal bir görevi ifa ediyorsunuz. Türkiye’nin en büyük sermayesi 20 milyon civarında ki gencimiz. Bu gençlere bu nesle şekil verecek mimarlar sizlersiniz. Türkiye’nin 20-30 yıl sonrası sizin mimarlığınızla şekil bulacak. Bu bakımdan sizler bugüne değil yarınlarımıza şekil, yön verecek kutsal bir görev yapıyorsunuz. Ben bu görevinizde eğitim camiamızdan biri olarak eğitim komisyonunda görevli bir milletvekili olarak bu camiaya ne kadar hizmet edilse azdır diyorum. Artvin’de gerek eğitimdeki kalitenin yükseltilmesi, gerek eğitim yatırımlarında, burada ki fiziki şartların kolej düzeyine çıkması gerek sizlere manevi destek noktasında hem veliler hem STK’lar ve de siyasiler olarak elimizden geleni yapmak mecburiyetindeyiz. Bununda bilincindeyiz. Bu konuda elimizden geleni yapıyoruz. Güzel yatırımlar oluyor. Sözü daha fazla uzatmadan 24 Kasım öğretmenler gününü kutluyorum, tebrik ediyorum ve bütün eğitim camiasının önünde saygı ile eğiliyorum.”dedi.
 
 
EDİRNE’DEN ARDAHAN’A BOZ KANATLI ÜVEYİKLER UÇAR!
 
Daha sonra sahnedeki yerini aldı. Tiyatro sanatçılarının en çok sevdiği konuşma yöntemi olan bir metne ve konuya bağlı kalmadan özgürce, içinden geldiği gibi konuşma tarzını benimseyen ışık en çok sanatı ve sanatın topluma yansımalarını değerlendirdi. Sözlerine mini konseri değerlendirerek başlayan Işık şunları dile getirdi;
“Böyle önemli günlerden birinde 10 Kasım ile ilgili bir program için İzmir’e gitmiştik. Buralı bir sanatçıyla birlikte Orada bir şiir söylemiştim. “Edirne’den Ardahan’a bir toprak uzar. Boz kanatlı üveyikler üstünden uçar, Bir deli gönül uçar, gider, Edirne’den Ardahan’a, Ardahan’dan Edirne’ye kadar. Şuradan gelirken Ardahan çok yakınmış. Ben ne kadar talihliymişim. O üveyik buraya kondu mu bilmem. Ama burası çok güzel bir memleket.
 
İNSANOĞLU KOMPLEKS BİR VARLIKTIR!
 
Az önce burada çok güzel bir konser veren Öğretmenlerimize çok teşekkür ederim. Pek çok yerde konserler, konçertolar, klasik müzik konserleri dinledim. İnanın bu konser kadar beni etkilemedi. İnsanoğlu çok kompleks bir varlıktır. Bu varlığın fiziksel boyutlarını biliyoruz. Kemiğinden iliğine kadar biliyoruz. İnsanın ikinci boyutunu çok geç fark etmişiz. Psikolojik insan, yani manevi insan. Şimdi fark ediyoruz ki manevi değerler fiziksel değerlerin çok daha önünde. Binlerce yıl insanoğlu kendisini keşfetmiş. Ama bu boyutu çok geç fark ettiği için dünya bugün bu haldedir. Savaşlar varsa, acılar yaşanıyorsa, gözyaşı, kin, nefret yaşanıyorsa bu boyutun geç fark edilişindendir diyor bilim insanları.
 
ALMANYA 2. DÜNYA SAVAŞINDA YERLE BİR OLDUĞUNDA
İLK ÖNCE TİYATRO VE SİNEMA BİNALARINI YAPTILAR
 
Almanya ikinci dünya savaşında yerle bir olduğunda bir çanta mark ile bir ekmek alamayan insanları okuyoruz. Savaş sonrası Almanya ne yaptı biliyor musunuz önce tiyatro ve sinema salonlarını onardı. Öğrenciyi, subayı, polisi, öğretmeni, mühendisi aynı çatı altında yan yana dirsek dirseğe bir araya getirdi. Böylece toplumsal bir bilinç oluştu. Bir isteklendirme oluştu. Kültür ve sanatın gücüyle ondan oluşan mamul sanatın alt yapısıyla birlik içinde Almanya’yı kalkındırdılar. Ve hala da öyledir. Almanlara Amerika’nın “Evita”sını izlettiremezsiniz. Onlar sanatsal ve özgün oyunlar seyretmeyi tercih eder. Mesela ben şunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bilmem hangi rock sanatçısının konserine 80-90 TL para ödenir. Ne diye ödenir, ondan ne öğrenilir bunu anlamış değilim. Bu büyük geçmişi 10 bin 12 bin yıla dayanan kültürün verdiği zenginliği neden değerlendirmeyiz? Ben bunları savunduğumda bana kıro-mıro diyorlardı.  Şimdi siz Almanya’da toprak desen, vatan dersen, ağıt desen sizi anlarlar mı?
 Sanat esasında menfaattir. Bu dünyada doğada nasıl tutunulur, nasıl yaşanır onu öğreten bir güçtür sanat. İnsanlar karnını doyurmak için çok zorlanmış, çocuğunu yaşatabilmek için bir annenin çırpınışı…
 
 
İNSANOĞLU BİR YANDAN DA ACZ İÇİNDE
 
Görüyoruz kanallarda. Hayvanlar doğum yapar, yarım saat içinde yavru kalkar annesini emer başlar peşinden koşmaya. Birkaç içinde de kendi besinlerini bulmaya başlar. Ama insanoğlu öyle mi? Çok farklı bir yaşam biçimine maruz kalır. Yıllarca bağımlıdır. Yürüyemez, konuşmaz. Diğer taraftan akıl ve beceri de de çok donatılmıştır insan. Konuşmayı böyle öğrendi, giyinmeyi, avlanmayı böyle öğrendi. Sanatın başladığı yer taa burasıdır. Sana da muhafazakârlık olmaz. Sanat yeni şeyler söylemektir. Sanat devrim yapabilmektir. Rusya’da 1917 yılında yapılan devrim sonrası Stalin sadece kendilerinin istediği doğrultuda yazılar, eserler, şiirler yazılmasını istemişler. O süre içinde Rus Edebiyatı hiçbir sanatsal eser verememiştir. Eskiden Yeşilçam yılda 250 film verirken birden 7-8’e düştü. Bu nasıl oldu? Amerikan Film Şirketleri İstanbul’da Film Ofisleri açtılar. Türkiye’ye AVM’ler girdiğinde üst katlara sinema açtılar. Sinema girişlerinin hemen hepsinde MC-Danolts’ın reklamı vardı. Orada Amerikan filmleri gösteriliyordu. Gösterime giren 15 filmin 12’si Amerikan filmiydi. Ne Fransız filmleri, Ne Rus filmleri vardı. 2 tane de Türk filmi. Başka yok!. Eğer film mükemmel ise sanatsal ise insanları da mükemmel yapar. Öğretir, aydınlatır, bir arada yaşamayı öğretir. Barışı, dostluğu, kardeşliği tesisi eder.  
 
AMERİKAN FİLMLERİ BAZI ŞEYLER PAZARLIYOR!
 
Ancak Amerikan filmleri sanattan çok bazı şeyleri pazarlıyordu. Rol modeller yaratıyorlar. O rol modeller, Orada kullanılan parfümler, gözlükler, giyilmiş Blu-Jeanler pazarlandı.  Beş gözlüğümüz vardı. Fakat filimde Anjelika’nın taktığı gölüğü de satın aldık. Hiçbir ihtiyacımız olmadığı halde. Liberal Ekonomi Sisteminin öyle bir açmazı var ki, Öyle bir sarmal ki; kültürleri içten içe kemirmeye başlar. Kültürünüzü unutturur. Yüzüklerin Efendisi, Rocky-1 vs. Kazandıkları parayla da Rocky-2 ve devamını çekerler!. Burada bizim unuttuğumuz, fark edemediğimiz bir şeyler yapıyorlar Kendi kültürlerini empoze diyorlar. Yani kültür emperyalizmi. Oscar Törenlerini izliyoruz. reklamların saniyesi 50 dolar ise O esnada 60 dolara fırlıyor! Adamlar güzel film yapıyorlar. Korkunç paralar kazanıyorlar. Amerika bu sektörden 1,5 trilyon. Adam ilaç üretiyorsa bunu satabilmesi için kanser edebilmesi lazım! Savaş çıkararak savaşanlara silah, yaralananlara ilaç, gazlı bez, protezler satarım diyor!
 
Bugüne kadar dünyada gelmiş geçmiş en büyük yazar Şekspir’dır. Biz bilmeyiz, çocuklarımıza okutmayız. Şekspir’i anlamayı deneyin. Dünyanın en değerli yazarıdır. Benim Annem Hacı idi 128 bin peygamber var derdi Belki onlardan birisi Şekspir’dir? Bunlar insanlığa çok büyük katkı yapmış insanlardır. Ne diyor? “Olmak ya da olmamak. İşte Bütün mesele bu!” Ne büyük bir felsefedir, ne büyük bir öğretti. Orhan Pamuk.. Yazdığı roman ile Nobel Edebiyat Ödülünüm kazandı. Türkçeyi zirveye taşıdı. 
 
ZORTMENLER, RECEP İVEDİKLERLE KURU KALABLIKLAR DOLDURABİLİRSİNİZ!
 
Kim ne derse desin, onu söyledi, bunu söyledi de ödül aldı” diyenler var. Ama adam düşündüklerini yazdı. 301’den yargılandı. Bugün sanat için muhafazakardır diyenler var. Bu abesle iştigaldir. Sanat devrimcidir. İçeriği, özü devrimdir. Devrim ile çok yakın ilişkisi vardır. Sanat kuru kalabalıklar için, altyapısı olmayanlar için değildir. Bir prof. Nuri Ceylan Bilge’nin filminden bir şey anlamadım dedi. Kuru kalabalıklar için Zortmenleri getirin Recep İvedik’i getirin, bu salona sığmaz, kapalı spor salonları taşar! Bu bir profe yakışmaz. Yazıktır. Daha özgür dünya için kardeşlik için, dostluk için hepimizin görevleri vardır. Mesela Nazım Hikmet. Burada muhalif bir duruşla sisteme baş kaldırdı. Rusya’ya gitmek zorunda kaldı. Orda da boş durmadı. Dönemin hükümetini eleştiren bir oyun yazdı. 1955 yılında yazılan bu oyun ilk oyunda polis baskınıyla yasaklandı. Orada Nazım Hikmet Sovyet Rusya için 1999 yılında şişmiş kurbağa gibi patlayacak dedi ve 9 yıl yanıldı. Rusya 1990 yılında patladı!. Evet bir şairin özgürce düşüncesinden yıllar sonra söylediği oryaya çıktı.
 
DEVLET VE BELEDİYELER SANATTAEN ELLERİNİ ÇEKTİ!
 
Devlet ve belediyeler sanattan desteğini çektiler. Bizim sanata ihtiyacımız var. Değişmek için, birbirlerimizi anlamamız için, kardeşçe yaşayabilmemiz için sanata ihtiyacımız var. İnsan insanın kurdudur derler” insan birbirine bakarak gelişir. Benim konuşmalarımdan hoşlanmayanlar olabilir. Bu salonda 5 kişi de olabilir. Beş kişiyle de devrim yapabilirisiniz. Hep ben konuştum. Sizin sormak istediğiniz konuşulmasını istediğiniz bir konu varsa onu konuşalım..
 Bunun üzerine bir öğretmen birazda öğretmenlerden bahsedilmesini istedi. Bunun üzerine Işık, öğretmene verdiği cevapta şu ifadeleri kullandı;
 
DİYANETİN BÜTÇESİ İLE MİLLİ EĞİTİMİN BÜTÇESİ NE KADAR?
 
“Maalesef bugün öğretmenlerin durumu iyidir diyemeyiz. Bir öğretmen derse girdiğinde ekonomik kaygılarla girmemeli. Çocuğunun ayakkabısını düşünmemeli, gelecekten kaygı duymamalı. Maalesef bugün bunlar yoktur diyemeyiz. Sistemden kaynaklanan sorunlar yaşıyoruz. Öğretmene saygı azaldı. Oysa eskiden öğretmene çok büyük saygı vardı. Hakkari’de öğretmenleri gördüm. Çalıkuşu halt yemiş. O öğretmenler nasıl şevkle gitmiş. Orada PKK öğretmenlerimizi kaçırıyor. Öğretmeni neden kaçırırlar, bunu anlamıyorum. Sistem size bir şey dayattığında, siteme tabi yaşarsınız, şunu giy, bunu söyle, şöyle yaşa… Bugün Diyanetin bütçesi 4 trilyon, Milli Eğitimin ne kadar? Tiyatroların bütçesini söyleyeyim. 140 milyon. Bununla 850 oyun oynuyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Bozulmalar sadece öğretmenlik mesleğinde olmadı ki; 1980 askeri darbesinin ardından bize devlet sanatçılığı verdiler. Maaşlarımız katlandı. Ama bu kez de şunu söyleyemezsiniz, bunu yapamazsınız..denildi. Ben sözlerimi noktalarken hepinize geldiğiniz için, dinlediğiniz teşekkür ediyorum” dedi.
 
 Konuşmanın sonunda Vali Necmettin Kalkan Artvin hatırası olarak bakırdan işlemeli Boğa figürlerinin işlendiği bir tabloyu günün anısına takdim etti. Salonda bulunan izleyicilerin Kenan Işık’la fotoğraf çektirmesinin ardından program sona erdi.
 

Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com