MHP Artvin İl Başkanlığı tarafında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bilindiği gibi son 6 ay içerisinde ülkemizde çok önemli gelişmeler olmakta ve bu gelişmeler, başka gündem maddeleri yaratılarak yandaş medyanın da katkılarıyla halkımızın gözünden kaçırılmaktadır.

Bunlardan birincisi Anayasa değişikliğidir, Anayasa değişikliği içerisinde ise Başkanlık Sistemi, Milliyet konusu, Yerel Yönetimlerin Özerkliği, Anadilde Eğitim ve Yargı Sistemidir.

Başkanlık Sistemi: Ülkemizde mevcut parlamenter sistem bulunmaktadır. Bu sistemin temel özelliği yasama (meclis) yürütme (hükümet) ve yargı(hukuk)’nın birbirinden ayrı güçler olarak ve birbirini denetleyecek şekilde dizayn edilmesidir.

Mevcut iktidarın getirmiş olduğu başkanlık sistemi teklifinde başkana kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmektedir. Kanun çıkarma yetkisi mecliste olması gerekirken bu yetkinin yürütmenin başı konumundaki başkana verilmesi meclis yetkisinin gasp edilmesi ve meclisin devre dışı bırakılması anlamını taşımaktadır. Bu yetki şu anda dünyada başkanlıkla yönetilen ülkelerde sadece Güney Amerika ülkelerinde uygulanmakta ve bu ülkelerin devlet başkanları demokratik ülkeler tarafından diktatörlükle suçlanmaktadırlar. Yani ülkemiz mevcut durumdan daha iyi bir duruma geçmeyecek demokrasi açısından daha da geriye gidecektir. Yürütmenin(hükümet) başı aynı zamanda yasama yetkisini de kullanan devlet başkanı olacaktır. Yargı sisteminde ise başkana verilen Anayasa Mahkemesi üyelerinin, HSYK üyelerinin ve yüksek yargı (Danıştay ve Yargıtay, Yeni teklifte Temyiz Mahkemeleri) üyelerininde başkan tarafından atanması ve bu mahkeme başkanlarının da başkan tarafından seçilecek olması hiçbir demokratik kurallara ve teamüllere uymamakta, tam bir tek adam hegemonyası oluşturacaktır. Yasama, yürütme ve yargının tekelde toplandığı sistemlerin adı demokrasi olamaz olsa olsa diktatörlük veya padişahlık olur siz adını ne koyarsanız koyun.

İkinci bir husus; İmralı Süreci: AKP’nin iktidara gelişiyle birlikte nerdeyse sıfırlanmış olan terörün artmaya başlaması tabiri caizse palazlanması ve azıtması tamamen tesadüf olamaz. Terörün bu kadar azıtmasında suçu olan bir iktidarın ‘analar ağlamasın’ diyerek duygu sömürüsü yaparak böyle bir projeye girişmesi hangi akıl ve mantıkla izah edilir? Biz anlamakta zorlanıyoruz.

2009 yılında başlatılan ve adı birçok kereler değiştirilen açılım sürecinde ne yapılmak istendiğini biz gördük, yapılmak istenen bağımsız bir Kürdistan gidecek yolun taşlarının döşenmesi idi. Bugünde yapılmak istenen aynı şeydir. Başbakanın cümlesiyle dağdakilerle sarmaş dolaş olan Meclisteki uzantılarının dokunulmazlıklarının kaldırılması için bu hükümet ne yaptı? O zaman esti gürledi ama Savcıların hazırlamış olduğu dokunulmazlıkların kaldırılması ile ilgili dosyaları bir yerlerde bekletiyor o zaman esip gürleyen tabiri caizse milletin gazını alan ve millete şirin gözüken sayın başbakanın ağzından bu konuyla ilgili hiçbir cümle çıkmıyor. Milletin bu konuları unuttuğunu veya kendisinin bu konuyu millete unutturduğunu zannediyor. Yandaşlar ve candaşlar bu konuyu unutmuş olabilir ama millet bu konuyu unutmadı unutanlara da biz hatırlatıyoruz.

Silahla yani terörle bir yere varılamayacağını söylemek, söylem olarak çok güzel. Ciddi devletler ve yöneticileri bu konuyu da dünyada bir çok örneğinde olduğu gibi uyguluyorlar. Fakat bizdeki teröristler AKP sayesinde silahla bir yere varılacağını gördüler, öyle ki anadilde savunma hakkı aldılar, büyükşehir belediye yasa tasarısıyla eyalet sisteminin yolu açıldı, karşılarında isteklerini birer birer yerine getiren bir iktidar buldular.

Son zamanlarda sn. başbakan anayasa değişikliği konusunda BDP ile yola devam edebileceklerini söylüyor. Sayın başbakan hani bu vekiller dağdaki teröristlerin temsilcileri idi, siz bunlarla bırakın bir araya gelmeyi oturup konuşmazdınız bile ne oldu? Kafanıza saksımı düştü de bu fikirlerinizde 180 derecelik bir değişim oldu ve bu insanları kendinize yol arkadaşı ilan etmeye başladınız? BDP ile hangi konularda anlaştınız mutabakatınız nedir? Açıklayın bu millette bunları duysun. Diyorsunuz ki bu konuyu çözmek için gerekirse zehir içerim. Yapmayın sayın başbakan sizin zehir içmeyeceğinizi fakat çikolata kamuflajı içinde millete zehir içirmek istediğinizi biliyoruz.

Başlattığınız İmralı sürecinin bu ülkeye neler getireceğini söyleyelim.

1-Anayasa’dan Türk kelimesi çıkartılacak, 2-Anadilde eğitim,savunma ve Türkçe dışında herhangi bir dilin (özellikle kürtçe) resmi dil olması kabul edilecek. 3-Türkiye eyalet sistemine geçecek(büyük şehir belediye yasası tüm Türkiye de uygulanacak)Bilindiği gibi eyaletler kendi güvenlik,eğitim,maliye ve hukuk gibi teşkilatlarını kurmaya yetkili olacaklardır. 4-Eyaletlere bağımsızlık için halk oylaması hakkı verilecek. 5-Dağdaki teröristlere af çıkarılacak.Bu affa milletin tepkisini azaltmak için çeşitli davalarda yargılanan TSK mensuplarıda dahil edilecektir. 6-Af çıkarılan teröristler özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ki eyaletlerle Öz Savunma Gücü adı altında bir nevi polis gücü olarak görevlendirileceklerdir.Yani bugün devlete kurşun sıkanlar bu sürecin sonunda milletin ödediği vergilerle maaşlarını alacaklardır. 7-teröristlerin isteklerini bu şekilde karşıladığınız sürece bu ülke bölünmeye doğru hızla yol alacaktır.

Bizde diyoruz ki; Biz Türk Milliyetçileri olarak yeni bir Anayasa istiyoruz. Fakat içeriği ve felsefesi BDP’nin istekleri doğrultusunda tanzim edilmeyen bir Anayasa istiyoruz.

Biz analar ağlamasın istiyoruz, ama askerimizin, polisimizin, korucularımızın ve devleti temsil eden ve devlet görevi yapanların anası ağlamasın diyoruz. Teröristin, Devlete kurşun sıkıp Devlet görevlisini şehit edenin anası bizi ilgilendirmiyor. O istediği kadar ağlayabilir veya istediği kadar sevinebilir.

Sayın Başbakan yol arkadaşlarınızı iyi seçin ve ne istediklerine iyi bakın.Temennimiz ve tüm kalbimiz bu milletin birlik ve beraberlik içerisinde tek bayrak tek devlet şeklinde ilelebet varlığını sürdürmesidir…

Bunu tehlikeye atacak her türlü girişim ve çabalara Türk Milliyetçileri olarak tüm gücümüzle karşı çıkacağımızın bilinmesini ve bunu kamuoyu ile paylaşmayı görev addediyoruz.”