Artvin´de 1 Mayıs İşçi Bayramı, 100’lerce kişinin katılımıyla kutlandı. Her yaştan insanın katıldığı yürüyüş ve mitingde, insan onuruna yakışır bir yaşam talebinde bulunuldu.
Türkiye genelinde olduğu gibi Artvin’de 1 Mayıs İşçi Bayramı coşkuyla kutlandı. Siyasi partilerin, sendikaların ve derneklerin katıldığı 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamaları, Atapark önünde başladı.
Atapark önünde toplanan gruplar saat 12.00’da yerlerini aldılar. İşçi ve memur sendikaları, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri, emekliler, öğrencilerden oluşan gruplar, ellerinde Türk bayrakları, dövizler, flamalar ve pankartlarla yürüyüşe geçti. 13.00’de Atapark önünden Cumhuriyet Caddesi boyunca yürüyen ve sloganlar atarak hak taleplerinde bulunan kitlelerin 1 Mayıs gündeminde adaletsiz ücret dağılımından taşeronlaştırmaya, sendikasızlaştırmadan işsizliğe, zamlardan zengin-yoksul farkına, kadın ve çocuk haklarından eğitime, barıştan kardeşçe bir arada yaşamaya, nükleer santralden sanatçıların sorunlarına kadar hemen her konu yer aldı. Kutlama alanı olan çok katlı otopark önünde tekrar toplandılar. Polis kontrolü eşliğinde alana giren gruplar içinde, Türk İş, DİSK, KESK, Eğitim Sen, Tarım ORKAN Sen, TMMOB, Halk Evleri, Liseli Genç Umut, 78’liler Girişimi, TGB, CHP, Artvin Çoruh Üniversitesi Öğrenci Kolektifleri katıldı. Yeleklerini giyen şapkalarını takan ve bayraklarını ellerine alan gruplar slogan atarak sırasıyla miting alanına geldi. Kadın, erkek, yaşlı, genç, çocuk her yaştan ve her renkten binlerce kişi, attıkları sloganlarla hükümeti ve uygulanan politikaları protesto etti. Rengarenk giysileri içindeki kadınlar, minicik ellerinde dövizler taşıyan çocuklar, anne-babalarının omuzlarında minicik bebekler, kutlamaların renkli görüntülerini oluşturdu.
Programda ilk konuşma yapan, Türk İş Sendikası adına Halit Özer yaptığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi, “bizler bu gün: barış için, özgürlük için, Demokrasi için, Ekmek için, Daha güzel bir Dünyada; Sömürüsüz, baskısız, insan onuruna yaraşır bir yaşam için alanlardayız. Sosyal adalet, eşitlik, özgürlük ve sendikal haklarımız için alanlardayız. Çocuklarımıza, Daha güzel bir dünya yaratmak için alanlardayız. Bizler 2012 yılının 1 Mayısını: Sokaklarımızda, işsizliğin kol gezdiği Güvencesiz, kuralsız çalışmanın yoğunlaştığı Cinayet gibi iş kazalarının arttığı Sendikal hak ve özgürlüklerin, baskılara maruz kaldığı bir dönemde kutluyoruz. Onun için bizler, bu alandan, Artvin in 1 Mayıs alanından siyasi iktidara çağrımızdır.
Örgütlenmenin önündeki bütün engeller kaldırılsın. Bütün çalışanlara Grevli Toplu sözleşmeli örgütlenme hakkı verilsin. Taşeronlaştırma, sözleşme gibi güvencesiz çalışmaya son verilsin: Asgari ücret, insan onuruna yakışır bir düzeye çıkarılsın. Özelleştirmelerden vazgeçilsin. Savaşa değil, Barışa önem verilsin. Öğrenciler, Gazeteciler, Sendikacılar bütün yurttaşlar, düşüncelerinden dolayı zindanlara atılmasın. HES yağmasıyla, derelerimizin gaspından vazgeçilsin. Altın madeni için Artvinli’ye kefen giydirilmesin. Çevre yağmalanmasına son verilsin. Kısacası Ülkemizin olanakları bütün yurttaşlar için, Barış için kullanılsın. Sözlerime son verirken; Selam olsun, 1886’lar da örgütlü mücadelenin Meşalesini yakanlar Selam olsun, 1977 Taksim 1 Mayısçılarına Selam Olsun, Emek ve Demokrasi mücadelesin de yitirdiklerimize Sizlere örgütüm TÜRK-İŞ adına Teşekkür edip Saygılar sunuyorum. Yaşasın Bir Mayıs Yaşasın Emeğin Dayanışması.”
Ardından ise Devrimci işçi sendikaları adına Orhan Öztürk konuşmasını gerçekleştirdi. Öztürk konuşmasında hapisanelerin dolduğunu burnumuzun dibinde oluşan barajların yabancılara peşkeş çekildiğini ifade ederek miting alanında bulunanlara bunun neresi ileri demokrasi dedi. Öztürk, “ bu AKP iktidarı Eti Bakır’da Damar’da bir ilçeyi taş ören firmalara peşkeş çekti. Bunun neresi demokrasi. Türkiye nüfusu 50 milyon olduğu bir yerde sendikaların üye sayısı 2 bucuk milyon, Türkiye nüfusu şimdi ne 75 milyon şimdiki sendikanın üye sayısı kaç 400 bin ” diyerek konuşmalarına son verdi.
Programın devamında ise, Eğitim Sen Şube Başkanı Köksal Gümüş konuşmasını gerçekleştirdi. Gümüş, “Yaşamını alın teriyle kazananlar, işçiler, kamu emekçileri, işsizler, emekliler, kadınlar, öğrenciler, uzaktan ve yakından gelen ülkemizin onurlu ve aydınlık insanları, Hepinizi KESK adına saygıyla selamlıyorum. Her milliyetten işçilerin, emekçilerin, kapitalist sömürü ve baskıya, emperyalist saldırganlığa, her türlü ayrımcılığa karşı kol kola, omuz omuza vererek alanlara çıktığı 1 Mayıs bayramını coşkuyla selamlıyoruz. Öncelikle 77 1 Mayıs katliamında kaybettiğimiz arkadaşlarımız başta olmak üzere bu mücadelede yaşamını kaybetmiş tüm arkadaşlarımızı, sevgiyle, saygıyla anıyoruz. İçinde bulunduğumuz sosyal ve siyasal koşullara baktığımızda, birliğe ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğumuz günlerden geçiyoruz. Çünkü karşımızda, kazanılmış haklarımıza saldırılarda tam bir işbirliği yapan sermaye güçleri ve onlardan aldığı cesaretle her geçen gün daha da pervasızlaşan AKP iktidarı var. Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, bizleri kendi çıkarları doğrultusunda bölmeye çalışanlar amaçlarına ulaşamayacaklar. İş kazalarında Türkiye´yi Avrupa´da birinci dünyada üçüncü sıraya yükselttiler. Sayısını 9 yıllık iktidarınızda 4 ten 38 e çıkardığınız dolar milyarderleri mi yoksa 751 liraya mahkûm ettiğiniz asgari ücretli mi büyüyor? Kim büyüyor? Teşvik üstüne teşvik yağdırdığınız sermaye mi yoksa açlık sınırının altına ittiğiniz milyonlar mı? Kim Büyüyor? Gemicikler aldığınız çocuklarınız mı yoksa doğalgaz, elektrik, akaryakıt gibi temel tüketim maddelerine zam üstüne zam yaparak sefalete ittiğiniz yoksul halk mı? 9 yıldır ülkeyi yöneten AKP Hükümetinin "ileri demokrasi si" o kadar ilerledi ne hikmetse yeni cezaevlerine ihtiyaç doğdu, çünkü 13 bin siyasi tutuklumuz ve 12 Eylül artığı darbe anayasasını kendilerine kalkan yapanlar, düşünce ve özgürlüğünü engellemeye devam ediyor. Artvin’imize doğa düşmanı sermaye’nin gözüyle bakacak olursak Artvin bir il ama yüreğimizin büyüklüğünü geldikleri gibi geri döndüklerinde anlayacaklar. Kimse unutmasın ki son sözü hep direnenler söyleyecektir. Biz Artvin halkı olarak buradan doğa katillerine her ne olursa olsun iyi olmayacağımızı ilan ediyorum. Kavgamız büyüyecek ve ´Biz çocuklarımıza onurlu, cennet parçası bir Artvin bırakacağız. Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hâkim kılınmak istendiği bir ülkede Emeğin, emekçilerin haklarının tanınmadığı bir ülkede, Demokrasiden insan ve özgürlükten de bahsedilemez. Bizler milliyetçi, ırkçı, dindar ve kindar nesillerin yetiştirildiği bir ülke istemiyoruz. Bilimin, emeğin, barışın, kardeşliğin egemen olduğu bir ülke istiyoruz. Sokaklarında kardeşlik türküleri söylenen, emeğin hakkının, insanlık onurum temel değerler olarak görüldüğü demokratik yaşama, özgür ülke hedefimize mutlaka ulaşacağız. Türkiye´de emek, barış, eşitlik ve özgürlük uğruna yaşamını yitirmiş yoldaşlarımızdan aldığımız mücadele bayrağını daha da yükselteceğimiz inancıyla sizleri KESK adına bir kez daha selamlıyor, saygılar sunuyorum” dedi.
Son olarak Artvin Çoruh Üniversitesi Öğrenci Kolektifi adına Damla Ünal konuşmasını gerçekleştirdi. Ünal Konuşmasında, “Bugün 600 üniversiteli, sıra arkadaşımız aramızda yok. Bir süre önce kitap-kalem vardı ellerinde; bugün kelepçeler sarıyor artık. Bir süre önce meydanlardaydı onlar; 1 Mayıs alanlarındaydılar, gecekondu mahallelerindeydiler, HES direnişlerindeydiler, okulun kapısına afiş asıyorlardı. Bugün hapishanedeler. Yani AKP´nin sermayeden yana politikalarına karşı, emeğin, parasız eğitimin yanındaydılar. Kimi hocalarımız yok bugün aramızda. Onlar kürsülerinde bizlerle paylaşıyordu bilgilerini, her geçen gün gericileştirilen eğitimi, yozlaştırılan beyinleri üniversitelerindeki odalarında yazıp çiziyordu onlar. AKP faşizmi´ dedikleri günün ertesi sabahı kapıları çalındı. Onlar da artık hapishanedeler. Birilerinin saklamak istediklerini ısrarla taşıdılar sayfalarına. Onlar da hapishanedeler bugün. Bir yıl önce bugün Metin Lokumcu vardı aramızda. Bugün aramızda onlar da var elbet. Zamanaşımıyla davaları düşürülen Sivas Katliamı sanıkları ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlar bugün sokaklarda, Hrant Dink´i vuranlar bugün değilse de bir süre sonra çıkacaklar sokaklara. Onlar için ´örgüt´ bulamayan özel yetkili mahkemeler, Hrant´ ı vuranların derin devlet bağlantılarını araştıran gazetecileri, Metin Lokumcu´nun katillerini protesto edenleri tutukladılar ´örgüt üyesi´ diye. Resim tuvalinde bile terör örgütü arayanlar, gözlerinin önündeki gerçeği görmezlikten geldiler. 13 yaşındaki bir çocuğa tecavüz eden insan müsveddeleri de karışacaklar yakın zamanda aramıza. AKP vuranları aklıyor, katliam dosyaları bir bir düşüyor ve aynı zihniyet 12 Eylül´ ü yargıladığını söylüyor! Hapishanelerdeki gazetecilerin ´ gazetecilik faaliyetlerinden dolayı tutuklanmadıklarını, tecavüz suçundan tutuklandıklarını´ söylüyorlar gözlerimizin içine baka baka. ´Kimi kitaplar bombadan tehlikelidir´ diyor Tayyip Erdoğan; inadına geliyoruz kitaplarımızla, türkülerimizle. Karanlığın üzerine dalga dalga aydınlık olmaya geliyoruz. AKP´ ye gününü göstereceğiz” dedi.
Öte yandan kutlama alanında Artvin 78’liler gişimi bildiri yayınladı. 78’liler girişiminin yayınladığı bildiride şu ifadelere yer verdi, “35 yıl önce Taksim´de toplanan 500 bin civarında işçi, emekçi uğradıkları silahlı bombalı saldırı sonucu, 29´u Kazancı yokuşunda boğulan sekizi kadın, 35 kişi öldürüldü, 126 kişi yaralandı. Ölenler ve yaralananlar biliniyor. 1 Mayıs katliamını kimler yaptı, neden yaptılar bu da biliniyor: aradan geçen 35 yıla rağmen yargılanmadılar. 5 Haziran 1977 Haziranında Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun´la birlikte Ersun´un ekibine mensup komutanlardan Recai Ergin ve Musa Ogün´ün yanı sıra 200 subay darbe girişiminde bulunduklarından dolayı resmen emekliye sevk edildiler. Bunun Mayıs katliamı ve o tarihsel kesitteki olaylarla olan ilişkisi gizlendi. Konya’da geçen darbe hazırlığı toplantılarına Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) başkanı Halit Narin gibi kimi büyük iş adamlarının yanı sıra MHP Genel Başkanı Alpaslan Türkeş´in destek verdiği iddiası araştırılmadı, sorgulanmadı.
1 Mayıs katliamında rol alanların 1970 yılların bir üne sahip MİT´çi Hıram Abas, MİT´çi Mehmet Eyıniir, MİT İstanbul Dairesi Başkanı Nuri Gündeş, MİT´çi Orhan Kilercioğlu ve ´Alaattin" ön adlı bir MİT’çi Türkeş´in dünürü MİT Hukuk Dairesi Başkanı Şahap Homriş, Özel Harp Dairesi´nden yine Türkeş´in damadı Davut Homriş olduğu iddiaları araştırılmadı, üstü örtüldü. Sular idaresinin üzerinden topluluğa ateş açan 20 kişilik grubu tutuklanmaktan 1980 öncesinden başlayarak yargısız infazları ve işkenceciliğiyle "ünlü" polis şefi İstanbul Emniyeti 1. Şube Müdürü Mete Altan kurtardığı. Sular İdaresinden sorumlu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Metin Gürbün bunu kolaylaştırdığı iddia edildi. İddiaya göre Mete Altan grubu enterne eden Sular İdaresi bölgesinden sorumlu jandarma Üsteğmeni Abdullah Erim den teslim alarak serbest bırakmıştı, intercontinental oteli (bugünkü The Marmara) sorumlusu İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Akzambak´m oteldeki polis güçleriyle, 5. ve 6. kattaki MİT mensuptan ve otelin 4. katını komple tutan ve aynı akşam Türkiye´den süratle ayrılan 8–10 Amerikalının oynadığı role ilişkin iddialar araştırılmadı, üstü örtüldü. 1 Mayıs Davası İddianamesini hazırlayan 5 Toplum Suçları Savcısının deyimiyle: ´yurt ve insanlık düşmanı karanlık güçler ve emniyet mensuplarının da yarattığı panik, korku ve kusurlu davranışlar sonucunda 35 kişi öldürülmüş, 126´yı aşkın kişi de yaralanmıştır´. "Yurt ve insanlık düşmanı karanlık güçlerin´ kimler olduğunu, niçin ve hangi politik amaçlarla 1 Mayıs 1977 katliamını düzenlediklerini açığa çıkarmak, sorgulamak ve hesaplaşmak için 78´liler girişimi olarak 2006 yılında dosya açtık. Yıllar ve yıllar sonra karanlıkta kalan 1 Mayıs 1977 katliamının aydınlatılması iç davanın avukatları, bir kısım sanıkları, mağdurları ve katılımcılarıyla birlikte, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde İçişleri Bakanlığı´na başvurarak katliam günü görevli olan tüm resmi - sivil güvenlik ve istihbarat görevlilerin kimliklerinin tarafımıza bildirilmesini istedik. Aradan altı yıl geçti. Gerçek şu: devleti yöneten güç, 1 Mayıs katliamının faillerine dokunmuyor, aksine onları kirli işlerin tüm kilit noktalarında kullanıyor. Onların tarzı, devletin devlet etme tarzı. "Devlet" bu! Asıl yüzleşmemiz, hesaplaşmamız ve aşmamız gereken de bu.
Ergenekon davası 2002–2003 Sarı kız, Ay Işığı darbe girişimlerinde çakıldı kaldı. Bir türlü Susurluğun siyasi ve askeri karar mekanizmalarına, oradan Özal´ın ve bir kısım Generalin şüpheli ölümüne yol açan Fırat´ın ötesinin "kirli" savaşına, oradan da Türkiye toplumunun geleceğini çalan asıl darbelerin anası 12 Eylül´e ulaşmamız ve onu hazırlayan kırılma noktalarına 1 Mayıs 1977, Maraş, Çorum katliamlarına ve beş bin gencimizi yok eden 1980 öncesi sürecin asıl suçlularına ulaşmamız mümkün olmuyor. Deniliyor ki 4 Nisan´da Ankara´da 12 Eylül davası açıldı. Evren ve Şahinkaya´nın şahsında 12 Eylül darbecileri yargılanıyor. Evet, Evren ve Şahinkaya ile başladı, ama onlarla bitmiyor, 12 Eylül davasının genişlemesi gerekiyor, bunun içinde 1 Mayıs 1977 katliamının şüphelileri başta olmak üzere, 12 Eylül öncesi ve sonrası tüm katliam ve cinayet şüphelilerinin yargı önüne çıkarılması gerekiyor” dendi. 1 Mayıs İşçi Bayramı Kutlamaları gerçekleştirilen konserle son buldu.
|