´´Türk Yerel Medyası AB Yolunda´´ semineri Başladı

2013-05-31 08:48:15

 ´´Türk Yerel Medyası AB Yolunda´´ semineri Başladı

Türk Yerel Medyası AB yolunda Projesi 7. Bölgesel Bilgilendirme Semineri Artvin DSİ 26 Bölge Müdürlüğünde Artvin ve çevresinden gelen gazetecilerin katılımlarıyla gerçekleştirildi.

Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış´ın himayesinde, AB Bakanlığı tarafından yürütülen, İngiltere´nin Ankara Büyükelçiliği´nce desteklenen  ´´Türk Yerel Medyası AB Yolunda´´ projesinin yedinci ve son bölgesel toplantısı,  Devlet Su İşleri (DSİ) 26. Bölge Müdürlüğünde yapıldı. Seminere Artvin Valisi Necmettin Kalkan, Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Burak Erdenir, İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı ve Küresel işler Daire Başkanı Peter Spoor, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Alper Sır, Artvin Belediye Başkan Yardımcısı Erdinç Eldemir, İl Emniyet Müdürü Hüsrev Salmaner, DSİ 26. Bölge Müdürü Muammer Keleş, İl Milli Eğitim Müdürü Mustafa Yanmaz, bazı daire amirleri ile yerel medya temsilcileri katıldı.

Avrupa Birliği Sürecinin Getirdiği ve Getireceği Faydaları Siz Yere! Medya Mensupları İle Paylaşmak İçin Tasarlanmış Bir Proje

DSİ 26. Bölge Müdürlüğünde gerçekleşen toplantı iki gün sürecek. Seminerin açılışında protokol üyeleri konuşmalarını gerçekleştirdi. İlk konuşmacı İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı ve Küresel işler Daire Başkanı Peter Spoor gerçekleştirdi. İngiltere Büyükelçiliği Müsteşarı ve Küresel işler Daire Başkanı Peter Spoor ise Türkiye’nin Avrupa Birliğine girme sürecini kolay ilerlemediğini ifade ederek, bunun toplumda hayal kırıklığı yaşattığını bildiklerini söyledi. AB süreci Türkiye’nin demokratikleşme, şeffaflaşma ve zenginleşme süreci olduğunu belirten Spoor, “Günaydın. Bugün burada sizlerle birlikte olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Ben Peter Spoor. Birleşik Krallık Ankara Büyükelçiliği´nde Siyasi Müsteşar olarak görev yapmaktayım.´Türk Yere! Medyası AB Yolunda´ adlı bu proje, Avrupa Birliği sürecinin getirdiği ve getireceği faydaları siz yere! medya mensupları ile paylaşmak için tasarlanmış bir proje. Elçilik, projede olabilecek en iyi proje ortağıyla yani Avrupa Birliği Bakanlığı ile birlikte çalışmaktadır. Peki neden böyle bir projeye ihtiyaç duyuldu? Sizlerin süreç ve gelişmeler ile ilgili bilgi sahibi olarak, AB üyeliğinin getireceği muhtemel avantajları bölge halkıyla paylaşabilmeniz için.

Fakat burada belirtmeliyim ki bu projenin amacı, sadece sizleri, Türkiye´nin AB´ye girmesini destekleyenler grubuna dahil etmek değil. Umarız bunu yaparsınız ama amacımız aynı zamanda AB konusunda takipçilerinize tarafsız ve objektif bilgi vererek Türk halkının kendi gelecekleri konusunda kararlarını vermesine yardımcı olmanızdır. Sizler, Türk halkının sesini duyurmasına ve AB üyeliğini ve AB değerlerini talep etmeye devam etmelerine yardımcı olabilirsiniz. Fakat hepimizin bildiği gibi Türkiye´nin AB´ye giriş süreci kolay ilerlemiyor. Bu, toplumda anlaşılabilir bir hayal kırıklığı yaratıyor. Aslında Birleşik Krallığın geçirdiği süreç de kolay olmadı. Başvurusu iki kez reddedildi. Bu nedenle, Türk kamuoyunun AB üyeliğinin getireceği faydalar ve daha doğrusu Türkiye´nin AB üyesi olup olmayacağı konusunda giderek daha şüpheci olması belki de anlaşılabilir bir durumdur. AB süreci Türkiye´nin demokratikleşme, şeffaflaşma ve zenginleşme sürecidir. Bu nedenle üyelik, Türkiye´nin daha demokratik ve özgür bir hukuk devleti olma yolundaki çalışmalarına da yardımcı olacaktır.

Birleşik Krallık bu süreçte, Türkiye´nin Avrupa´daki en önemli destekçisi ve savunucusu olmaya devam edecektir. Bir ay önce Birleşik Krallık Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Simon Fraser ve mütekabili Sayın Sinirlioğlu, ikili ilişkilere dair tüm konulan gündemlerine alırken, müzakere başlıklarının açılabilmesine yönelik çalışmalara da önemli bir yer ayırdılar. Birleşik Krallık, Türkiye ve Avrupa Birliği´nin birbirine bağımlı olduğuna inanıyor Türkiye´nin üyeiiği ekonomik bütünlüğü daha da derinleştirecek AB´ye, Orta Doğu´da ve ötesinde, stratejik konularda daha yakın çalışma İmkânı verecektir. Bu da hem Türkiye´nin hem AB´nin bölgedeki etkisini büyük ölçüde arttıracaktır. Bu noktada, birçoğunuzun şu anda Birleşik Krallıkta devam etmekte olan AB üyeliği tartışmalarıyla ilgilendiğinizi tahmin ediyorum. Türk basınında, Birleşik Krallığı’n birlikten çekilmeye hazırlandığı yönünde spekülasyonlar okudum. Böyle bir durumun söz konusu olmadığını vurgulamak istiyorum. Başbakan Davld Cameron, AB´nin bir parçası olmamızın ve Birliğin politikalarını şekillendirmemizin, Birleşik Krallığın stratejik ulusal çıkarı olduğu konusunda son derece net ama aynı zamanda kendisi, AB´nin halk desteğini kaybetmekte olduğunu ve bu durumun sadece Birleşik Krallık ve Türkiye için geçerli olmadığını da söyledi. Hepimizin bu gerçekle yüzleşmesi gerek. 2012´de yayınlanan Eruobarometer anketi, Britanyalıların sadece %27´sinin AB´ye çok sayılabilecek bir derecede bağlılık duyduğunu gösterdi. AB genelindeki ortalama ise daha yüksek, %46 civarında. Fakat tabii ki bu rakamlar çok cesaret verici rakamlar değiller.

Politik Açıdan İse, AB, Gittikçe Daha Esnek Ve Demokratik Olmayan Bir Kurummuş Gibi Algılanmaya Başlandı

Avrupa´daki son seçimler, statükonun yetkisine meydan okuyan hareketlere desteğin arttığını gösteriyor. Bunu İtalya´dan Finlandiya´ya, Fransa´dan Yunanistan´a pek çok ülkedeki seçimlerde gördük. Ekonomik açıdan, AB, şu anda daha düşük yaşam standardı sunuyormuş, gelirleri dondurmuş ve genç insanlara çok az iş imkânı sunuyormuş gibi görünüyor. Politik açıdan ise, AB, gittikçe daha esnek ve demokratik olmayan bir kurummuş gibi algılanmaya başlandı. Başbakan David Cameron, daha rekabetçi, daha açık ve daha esnek olan ve demokratik olarak daha fazla hesap verebilirliğe sahip, iyileştirilmiş bir alternatif AB vizyonunu ortaya koyuyor. Bu, sadece Birleşik Krallık için değil tüm Avrupa için hizmet verecek bir Avrupa vizyonu ve kesinlikle Başbakanımızın içinde olmak için mücadele edeceği bir Avrupa. Avrupa´daki herkes bu görüşe katılmıyor ve zaten katılmalarını da beklemiyoruz  ama bu soruların sorulması ve cevaplarının derhal bulunması gerektiği konusunda herkes mutabık. Sonuç olarak, AB´nin ülkelerimizin geleceği için hayati bir önem taşıdığı bir gerçek ve bu nedenle, mevcut krizi AB´yi reforme etmek ve yeniden şekillendirmek için bir fırsat gibi kullanmak zorundayız. Birleşik Krallık, bu argümanda üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirecektir. Bu aşamada tekrar projeye ve medyanın rolüne geri dönersek, Türkiye´nin her yerinde medyanın toplumu AB ile İlgili gerçekler konusunda haberdar etme ve (muhtemel faydalar yerine) sadece sürecin zorluklarını gören kişilerin sorgulanmasını isteme sorumluluğu vardır. Kamuoyu, ilerlemenin önünü tıkayan siyasi engeller kadar Türkiye´ye verilen destek konusunda da bilgilendirilmelidir. Ayrıca kamuoyu, sonunda Türkiye´nin Birliğe üyeliğiyle sonuçlanmasını sağlayacak hayati bir ilerleme olan dâhili reformların hızını da bilmelidir. İşte bu nedenle şehir şehir gezerek bu mesajın Türkiye´nin her köşesinde duyurulmasını sağlamayı istiyoruz. İşte bu nedenle bugün burada Artvin´deyiz.. Bu önemli hedefleri başarabilmek için zaman ayırıp bugün buraya gelen herkese Sayın Büyükelçinin teşekkürlerini iletmek istiyorum” dedi.

1970’li yıllarda 70 sente muhtaçtık ama artık 70’lerin 80’lerin Türkiye’si yok daha güçlü bir Türkiye var

Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Burak Erdenir, toplantıda yaptığı konuşmada, iki yıldır süren projede 800’e yakın medya mensubuna ulaştıklarını ve projenin yerel medya mensuplarına ulaşma açısından çok büyük katkısı olduğunu kaydetti. Avrupa Birliği sürecinin zor bir süreç olduğunu anlatan Erdenir, “1959 yılından beri devam eden bir süreç içerisindeyiz. 1970 ve 1980 dönemlerinde ciddi bir zaman kaybı yaşadı.  Özellikle 1970’lerde Türkiye’nin yaşadığı ekonomik sıkıntılar Avrupa ülkelerinin yaşadığı petrol krizi, 1980’lerde ise siyasi krizlerimiz ciddi anlamda zaman kaybına yol açmıştır” dedi. Erdenir tam üyelik başvurusunun 1987 yılında yapıldığı ifade ederek 2005 yılında müzakerelere başlandığını ve müzakere sürecinin parlak gitmediğini belirterek, teknik olması gereken sürecin siyasileştirildiğini söyledi. Türk insanını 50 yılı aşkın süredir süreçle alakadar olduğunu ve artık tepkili olduğunu dile getiren Erdenir,  geçen sürenin Avrupa Birliği sürecine olan inancın değişmediğini vurgulayarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliğine üye olmak için çeşitli nedenlerini olduğunu belirterek, “Avrupa Birliği süreci Türkiye’nin modernleşme sürecini sağlayan bir itici güç olduğu için önem arz ediyor.  Bir başka nedenimiz de demokratikleşme. Türkiye kolay bir coğrafyada yaşamıyor. Siyasi tarihin son 50-60 yılının önemli olayları etrafımızdaki ülkelerde yaşanıyor. Bu coğrafyada tek başına demokratik bir hukuk devleti olma yolunda ilerleyen Türkiye Cumhuriyeti devleti için Avrupa Birliği sürecinin büyük yararlarını gördük. Sosyo ekonomik dönüşüm olarak da bir nedenimiz var. Çünkü Türk insanının yaşam standartlarının yükseltilmesi gerekiyor.  Bölge ülkelere gidildiği zaman Türkiye’yi onlardan ayıran iki önemli unsur var. Biri Cumhuriyetimizin olması ikincisi de bu dönüşümü devam ettiriyor olmamız. Dönüşüm sürecinin devam etmesinde Avrupa Birliği sürecinin büyük etkisi var. Ekonomik gerekçelerimizde Avrupa Birliğinin bizim en büyük ticari ortağımız olmasıdır. Dış ticaret oranlarımız giderek artmaktadır.”diye konuştu.  

Özellikle Son 10 Yılda Ekonomik Anlamda Büyük Bir Gelişme İçerisindeyiz

“Türkiye gelen yabancı yatırımcıların büyük çoğunluğu Avrupa ülkelerinden gelen yatırımcılardır. Avrupa Birliğinin sunduğu ekonomik pazar çok büyük, bundan bizim vatandaşımız niçin yararlanmasın.” Türkiye’nin 1970’lerde ve 1980’lerde ciddi sıkıntılar yaşadığını dile getiren Erdenir,  “1970’li yıllarda 70 sente muhtaçtık.  Artık 1970’lerin 1980’lerin Türkiye yok. Türkiye farklı bir noktaya doğu giden daha güçlü bir Türkiye var. Özellikle son 10 yılda ekonomik anlamda büyük bir gelişme içerisindeyiz.  Türkiye G 20 dediğimiz en büyük ekonomiler arasında bulunun bir gruba üye bir ülke.  Bu da Türkiye’nin ağırlığını gösteriyor” diye konuştu. Erdenir, bireyin artık kendini anlatmaya başladığı bir dönem olduğunu kaydederek, yeni anayasa çalışmalarında bunun gözüktüğünü söyledi. Türkiye’deki değişimi Avrupa Birliği ülkelerine de yansıtmanın gerekli olduğunu savunan Erdenir, “Bizim en büyük sıkıntı çektiğimiz alan Avrupa’nın Türkiye’yi hala 70’lerde 80’lerde sanıyor olması.  Türkiye’yi ziyaret eden Avrupalıların yüzde 70’i Türkiye’nin üyeliğini desteklerken, ziyaret etmeyenlerin yüzde 30’u destekliyor. Demek ki kısa sürede olsa ülkemizi ziyaret edenlerin görüşü değişiyor” ifadelerini kullandı.

Erdenir, Türkiye’nin Avrupa Birliğine ihtiyacı olduğunun altını çizerek, “Biz güçlü bir ülkeyiz ama daha güçlü olmak için bu kıtanın geleceği hakkında karar verebilmek için bu süreç içinde olmak zorundayız. Türkiye’nin kendi içine kapanma gibi bir lüksü yok. Bu noktada Anadolu’daki medyaya büyük sorumluluk düşüyor. İllaki süreci desteklemek zorunda değilsiniz ama doğru bilgileri aktarmak önemli neticesinde zaten kamuoyu kararını verecektir” diye konuştu. Programın son konuşmasını ise Artvin Valisi Necmettin Kalkan gerçekleştirdi. Artvin Valisi Necmettin Kalkan, İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Müsteşarı Peter Spoor’un konuşmasını Türkçe yapmasından dolayı kendisine teşekkür ederek konuşmasına başladı.

Artvin’de Misafir Etmekten Artvin’in Tanıtımına Da Bu Vesilede Katkı Sunmaktan Dolayı Mutlu Olduğumu İfade Etmek İstiyorum

Vali Kakan konuşmasının devamında ise “Sayın müsteşarımızın akademik düzeyde özellikle ülkemizin 50 yıllık Avrupa birliği süreciyle, Avrupa birliği toplumuyla başlayıp, Avrupa birliğine kadar uzanan 50 yıllık süreciyle ilgili bize vermiş olduğu değerli bilgiden çizdiği perspektiften dolayı teşekkür ediyorum. Değeli Arkadaşlar Artvin olarak böyle bir etkinliğe ev sahipliği yamak gereği duydu. Teklif geldiğinde hem bölgemizin tanıtımına katkı sağlayacağını hem de Artvin halkının da Avrupa birliği süreci ile ilgili bilgilenmesi açısından, Artvin ilinin ev sahipliliğini yapmasının doğru olduğu değerlendirdik. Değerli basın mensuplarının Artvin’de misafir etmekten Artvin’in tanıtımına da bu vesilede katkı sunmaktan dolayı mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Bu vesileyle bölgemizden ilimize teşrif eden gelen yerel medya mensuplarına Artvin valisi olarak teşekkürlerimi sunuyorum. Elbette imkanlarımı çok geniş değil Artvin imkanları sınırlı bir il ama elimizde olanın en iyisini burada kaldığını sürece sizlere sunmaya gayret edeceğiz. Bu çalışmada yardımcı olan vali yardımcısı arkadaşımıza ve ev sahipliği yapan Devlet Su İşleri Bölge Müdürümüze de hassaten teşekkür ediyorum. Değerli arkadaşlar Artvin ülkemizin Kafkaslara açılan bir kapsısı biraz evvel sayın müsteşarımızın çizdiği perspektiften Kafkaslar açısından bir parça açmak istiyorum evet ciddi bir hedef. Ülkemizin Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi beklide. Ancak biz pek çok şeyi Artvin ili olarak ülkemizi özellikle son on yılda gerçekleştirildiği reformlarla bu coğrafyada sağlamış durumdayız biraz evvel arkadaşlarımı da ifade ettim. Biz bugün Gürcistan ile kimlikle geçişi başlatmış ve dünyanın pek çok bölgesinde görmediğimiz Avrupa’nın kendi içinde dahil göremediğimiz  bir uygulamaya sahip ülkelerden bir tanesiyiz. Bu çok ciddi bir avantaj işte Batum hava limanı konuklarımızın pekçoğuda Batum hava limanından ilimize teşrif ettiler.

Yerel basın noktasına gelince yerel demokrasiler yerel basın demokrasinin ilk basamağıdır

Ortak kullanıma açmış durumdayız bu bizim Kafkaslarla entegrasyonumuz adına önemli bir gelişmedir diye düşünüyorum. Bölge Artvin ulaşımı oldukça sınırlı ancak ürettiği enerjiyle de ülkemizin önemli kentlerinden bir tanesi. Bu bölgede devam eden enerji projeleri tamamlandığında ülkemizin Hidra Elektrikten elde ettiği enerjinin üretebilecek. Üreten bir kent haline gelecek bölge yeniden şekilleniyor. Bu açıdan Artvin’in Türkiye’nin Avrupa birliği sürecinde ekonomik politikalar açısından da önemli ir kent olduğunu değerlendiriyorum.

Yerel basın noktasına gelince yerel demokrasiler yerel basın demokrasinin ilk basamağıdır. Doğal olarak da yerel medya halkın doğrudan bilgilendirilmesi açsından önemli bir konuma sahiptir.  Yerel yönetimler nasıl demokrasinin ilk basamağı ve çekirdeği ise yerel basında demokrasinin sağlıklı işlemesinden yükümlü basın açısında da basının özüdür. Bölgenin e bölgede yaşayan her türlü soru ve bu sorunlar karşında üretebilecek çözüm önerilinin gündeme getiren tartışan yerel yönetimle merkezi yönetim arasında köprü işlemini gören halkın gözü kulağı olduğu kadar yerel yönetiminde dili olabilen yerel basın yüz yıllardır insan yaşamanın da öneli bir yer etmiştir etmeye de deva edecektir. Yerel basın bireylerin sorunlarını çözmede yardımcı olmakta bireyler arasında ilişkilerin olumlu yönde gelişmelerini sağlamakta ve yerel düzeydeki kamuoyunun gelişiminden katkı sunmaktadır. Yerel basının yayınlandığı yörede yerel halkın olduğu kadar idarenin yöneticinin gözü ve kulağıdır yerel halkın ekonomik sosyal siyasal asayiş ve güvenlik açısından gerçeklerini çeşitli boyutlarıyla işleye kamuoyuna ulaştıran son derece önemli bir meslek grubudur. Bu kapsamda değerlendirildiğinde yerel ve basın mensubuna son derece önemli görevler düşünmektedir. Basınımızın ve onun değerli mensuplarının yasal sorumluluğunun hepimizin bildiği üzere anayasamızın ilgili bölümlerinde ifade edilmiştir. Anayasamızın temel hak ve ödevler bölümünde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetiyle basın hürriyetinin düzenleyen maddelerde belirtilen sorumluluk ve ağırlığın bilinciyle görev yapan değerli basın mensuplarımızın yörelere soysa ekonomik gelişimlerine katkıları da yansıtamaz.

Artvin üzerinde değerlendirildiğimizde ilimiz sorularını tespiti ve çözüm noktalarının üretilmesinde noktasına  yerel basınımızın katkılarını almaktayız. Kamu iş birliği ile ve dayanışması içinde faaliyet gösteren insanımızın daha iyi yere  doğruya  ulaşması için  yerel basının duyarlılığı konulara yaklaşan basın mensupları çalışmalarımıza önemli olacak ve halkınıza daha doğru ve tarafsız bir şekilde bilgilendirilmiş olacaktır. Bu bakımdan bu gün ilimizde gerçekleştirilen Türk yerel medyası AB yolunda projesi kapsamında sonuncusu düzenlenen bölgesel seminerin ilimize Artvin’imize bölgemizse hayırlı uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

Seminerin ilk gününde beş konuşmacı sunumlarını kendi konular hakkında sunum yaparak katılımcılara bilgiler aktardılar. Avrupa Birliği Bakanlığı Sivil Toplum, İletişim ve Kültür Başkanlığı Koordinatörü Başak İlisulu, “Türkiye-AB Müzakere Süreci, Avrupa Birliği İletişim Stratejisi ve AB´nin Günlük Hayatımıza Etkileri”, Avrupa Birliği Bakanlığı Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanı Aylin Sakızlıoğlu; “Avrupa Birliği Bakanlığı Ekonomik ve Mali Politikalar Başkanlığı”, Avrupa Birliği Bakanlığı Türk Ulusal Ajansı Halkla İlişkiler Uzmanı Serap Sağlam; “Avrupa Birliği Bakanlığı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığının (Türk Ulusal Ajansı) Yürüttüğü Çalışmalar ve Sağlanan Destekler”, Avrupa Birliği Bakanlığı Mali işbirliği Başkanı M. Süreyya Süner “Avrupa Birliği Bakanlığı Mali İşbirliği Başkanlığı”, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Uluslararası İlişkiler Dairesi Uzmanı Mehmet Bora Sönmez Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun Avrupa Birliği Alanındaki Çalışmaları konularında sunumlarını gerçekleştirdiler.

Seminer 31 Mayıs 2013 Cuma günü gerçekleştirilecek bir oturumun ardından son bulacak. 


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com