Artvin’deki Barajlara Yakın Bakış

2013-07-04 08:24:43

 Artvin’deki Barajlara Yakın Bakış

Artvin Çoruh Üniversitesi tarafından çıkartılan Artvin Kampus dergisinin 8.sayısında Çoruh Nehri üzerinde kurulmakta olan barajlar, doğal yapı ve ekolojik sistem üzerine değerlendirmeler yapıldı.

Artvin Çoruh Üniversitesi öğretim görevlileri tarafından hazırlanan değerlendirme raporunda baraj inşaatlarının Çoruh Vadisi’ne getirileri ve zararları üzerine derinlemesine açıklamalarda bulundu. Artvin Kampus Dergisi’nin 8.sayısında yayınlanan bu değerlendirmelerde; “Çoruh Nehri gibi enerji üretim potansiyeli yüksek bir akarsuya sahip olan Artvin, Türkiye’nin baraj ili olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor. Artvin, il sınırları içinde kurulan ve kurulmakta olan 5 büyük baraj ve çeşitli hidro-elektrik santralleri ile Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamada önemli bir paya sahip olacak.

Barajların Doğu Karadeniz’in ve özellikle Artvin’in gündelik yaşamına girmesi ile birlikte; yöre insanının aklında yer edinen “Artvin’deki barajlar ülkenin enerji ihtiyacını hangi oranda karşılayacak? Barajların bölge ve ülke ekonomisine katkıları nelerdir? Baraj gölleri bölgenin iklim koşullarını etkileyecek mi?

Barajlar kuruldukları bölgenin doğal bitki örtüsünü ve kültürel mirasını yok etmekte midir?” gibi birçok önemli sorunun cevabı Artvin Kampüs’ün Dosya Konusu’nda yer aldı.

Rakamlarla Çoruh Nehri

Dünyanın en hızlı akan nehirlerinden biri olan Çoruh Nehri, Artvin ilinin en büyük akarsuyudur. Artvin’deki hemen hemen bütün çay ve dereler Çoruh’un kollarını

oluşturmaktadır. Kaynağını Mescid Dağı’nın (3.255 metre) batı yüzünden alan Çoruh,

önce batı doğrultusunda akıp Bayburt ve İspir’den geçtikten sonra bir yay çizerek Yusufeli’nin Yokuşlu köyü önünde Artvin il sınırlarına girer. Sırasıyla Yusufeli,

Artvin ve Borçka’nın içerisinden geçtikten sonra Borçka’nın Muratlı kasabasından geçerek il ve ülke sınırlarını terk eden Çoruh Nehri Batum’da Karadeniz’e dökülür. Toplam uzunluğu 431 km olan Çoruh Nehrinin Artvin il sınırları içerisindeki uzunluğu 150 kilometredir.

Eğimi yüzde 5 olan Çoruh’un debisi Mayıs ayında 569 m³/sn (saniyede 569 m³) ile zirveye çıkar. Yıl boyunca en düşük debisi ise 53.09 m³/ sn’dir. Nehrin Yusufeli sınırları içerisinde

seyreden 100 kilometrelik kısmı rafting ve kano gibi su sporları için en uygun ve en zorlu parkurları meydana getirmiştir. Toplam su potansiyeli 6.824 hm³/yıl olan Çoruh Nehrinin

yılda getirdiği rüsubat (çökelti) ise 5.8 milyon m³’tür. Bu nedenle nehir havzası Türkiye’de erozyona en fazla maruz kalan bölgeler arasında gösterilir. Nehrin toplam düşü (kot farkı) 1420 metredir. Çoruh Nehri Havzası Projesi Türkiye’nin enerji üretimi politikalarını

ve geleceğini etkileyecek çok önemli projeler demetini oluşturan Çoruh Nehri Havzası Projesi

kapsamında 15 adet baraj, 166 adet nehir tipi hidro-elektrik santrali yapım projeleri yer alıyor. Çoruh Nehri Havzası Projesinin tamamlanması ile birlikte 27 tesisten elde edilecek enerjinin (yılda 16,08 milyar kilowatt-saat), Türkiye’de üretilen toplam enerjinin % 7’sini, hidro-elektrik enerjisinin ise yüzde 29’unu oluşturacağı belirtiliyor. Bu projeler demeti arasında

Artvin ili sınırları içerisinde kalan Deriner, Muratlı, Borçka, Yusufeli ve Artvin barajları ve hidro-elektrik santralleri öne çıkan başlıklar arasında sayılıyor. Çoruh Nehrinin 150 km boyunca aktığı Artvin il sınırları içerisinde günümüz itibariyle Deriner, Borçka ve Muratlı olmak üzere 3 baraj gölü bulunuyor. Derin barajı, Türkiye’nin en derin barajı olma unvanını elinde bulunduruyor Deriner Barajı 25 Şubat 2012 tarihinden itibaren su tutmaya başladı.

Deriner Barajı ve Hidro-Elektrik Santrali

Çift eğrilikli beton kemer tipindeki Deriner Barajı ve HES, enerji üretimi ve taşkın koruma amacıyla inşa edildi. Türkiye’den ERG İnşaat, Rusya’dan Techno Stroy Export ile İsviçre’den Stucky, ABB (Alstom), Sulzer Hydro Ltd. ve Hydro Vevey firmalarının yapımını üstlendiği Deriner Barajı, temelden 249 metre yüksekliğiyle Türkiye’nin en yüksek, dünyanın altıncı yüksek beton kemer tipindeki barajı olma özelliğini taşıyor. 4 Kasım 1997 tarihinde ihaleye çıkarılan ve 8 Ocak 1998 tarihinde yapımına başlanan, 24 Şubat 2012 tarihinde ise su tutmaya başlayan Deriner Barajının keşif ilavesi ile birlikte ihale bedeli ise 1 Milyar 387 Milyon USD. 670 megawatt kurulu güç ile çalışan barajın enerjisi yıllık

2.118 gigawaat-saat olarak ifade ediliyor. Deriner Barajı yüksek enerji üretimi kapasitesi ile Türkiye’de üretilen hidro-elektriğin yüzde 6’sını karşılayacağına ve yıllık 255 Milyon USD tutarındaki enerji geliriyle milli gelire büyük getiri sağlayacağına dikkat çekiliyor.

Yusufeli Barajı ve Hidro-Elektrik santrali

Yusufeli ilçesine kurulacak olan ve 22 Kasım 2012 tarihinde sözleşmesi imzalanan Yusufeli Barajının temeli 26 Şubat 2013 tarihinde gerçekleştirilen törenle atıldı. Yusufeli Barajı ve Hidro-Elektrik Santrali, Çoruh Nehri ile Çoruh Nehrinin büyük kollarından biri olan Oltu Nehri birleşiminin 800 metre, Yusufeli ilçesinin 10 km kuzeyinde, enerji üretimi ve taşkın koruma amacıyla inşa edilecek. Talvegden (akarsu yatağının en derin yerlerini birleştiren çizgi) yüksekliği 223 metre, temelden yüksekliği ise 270 metre olarak tasarlanan baraj, ince kemer beton dolgu tipine sahip olacak. Baraj, yapım işinin tamamlanmasının ardından temelden yüksekliği baz alınarak yapılacak değerlendirmede dünyanın ince kemer beton tipindeki 3. yüksek barajı olmaya hak kazanacak. 2.13 milyar m³ toplam göl hacmine sahip olacak olan Yusufeli Barajının su seviyesi ise 712 metreye kadar çıkabilecek. DSİ Genel Müdürlüğü’nün Çoruh Nehri üzerinde gerçekleştireceği 10 projeden biri olan Yusufeli Barajının 2019 yılında tamamlanarak su tutmaya başlaması öngörülüyor. 540 megawatt kurulu gücü ve 1,704 gigawatt-saat yıllık elektrik üretimi ile 5 yıl içerisinde kendisini amorti edebileceğine dikkat çekilen Yusufeli Barajı ve HES, Türkiye’nin uzun vadeli enerji hedefleri çerçevesinde önemli bir yere sahip olmak için gün sayıyor.

Borçka Barajı ve Hidro-Elektrik Santrali

Borçka Barajı ve HES, Artvin’de, Çoruh Nehri üzerinde, enerji üretmek amacıyla 1999-2009 yılları arasında inşa edildi. Artvin DSİ Bölge Müdürlüğü verilerine göre, toprak gövde dolgu tipinde olan barajın gövde hacmi 7.785.000 metreküp, akarsu yatağından yüksekliği 86 metre, normal su kotunda göl hacmi 419 hm³ ve normal su kotunda göl alanı 10,84 km2’dir. Keşif ilavesi ile birlikte ihale bedeli, 466 Milyon 945 Bin USD olan Borçka Barajı ve HES, 300 megawatt kurulu güç üzerine yıllık 1.039 gigawatt-saatlik enerji üretim kapasitesi ile çalışıyor. Muratlı TBMM 85. Yıl Milli Egemenlik Barajı ve Hidro-Elektrik Santrali Muratlı TBMM 85. Yıl Milli Egemenlik Barajı ve Hidro Elektrik Santrali, Borçka İlçesi Muratlı Kasabasının 2 km doğusunda ve Gürcistan sınırına 100 metre mesafede enerji üretimi amacıyla kuruldu. 1999-2005 yılları arasında 467 Milyon TL’lik proje maliyeti ile inşa edilen Muratlı Barajı, kaya gövde dolgu tipine sahip. Barajın gövde hacmi 1.981.000 m³, normal su kotunda göl hacmi 74,80 hm³, normal su kotunda göl alanı 4,10 kilometrekaredir. Baraj 115 megawatt güç ile yıllık 444 gigawatt- saat enerji sağlıyor. Artvin Barajı ve Hidro-Elektrik Santrali daha önce dış kredi ile inşa edilmesi planlanan Artvin Barajı ve HES projesinde farklı gelişmeler yaşanınca inşaatın yapım şekli de değişti. Yap-işlet-devret yöntemine dönülen Artvin Barajı ve HES projesinin ihalesini Doğuş Holding’e bağlı Doğuş İnşaat ve Ticaret A.Ş. alırken, firma inşaatı tamamen kendi öz kaynaklarından gerçekleştirerek 49 yıl işlettikten sonra devlete iade edecek. Bu yöntemle yapımına başlanan Artvin Barajı ve HES inşaatının depolama hacmi 167 hektometreküp, kurulu gücü 332 megawatt ve ortalama enerji üretimi yılda 1.026 gigawatt-saat olacak. Artvin Barajı tıpkı Deriner Barajı gibi beton dolgu barajı olma özelliğini taşıyacak. 2011 yılında başlanan baraj inşaatının 2015 yılı içerisinde tamamlanması planlanıyor.

Deriner Barajıyla ilgili yöneltilen bazı sorulara yönelik Artvin DSİ Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamalar:

Barajın bölgeye yararları, getirecekleri nelerdir? Bununla birlikte çevrede ne gibi değişiklikler meydana geldi? Türkiye’nin en büyük barajı olan Deriner Barajı ne gibi faydalar sağlayacak, vatandaşa ne gibi olumlu ve olumsuz etkileri olacak?

•Projenin tamamlanması ile Deriner Barajı göl alanı çevresinde peyzaj değeri yüksek yerler oluşacaktır.

Bu bölgelerde su sporları yapmaya elverişli alanlar (tesisler) kurulması mümkün olacaktır.

•Deriner Baraj gölünde kültür balıkçılığı ekonomik olarak yapılabilecektir.

•Deriner Baraj gölü çevresinde rekreasyon alanları oluşacaktır.

Aşağı Çoruh havzasında inşa edilen Deriner, Borçka ve Muratlı Barajlarının yapım çalışmalarına 2000 yılı öncesinde başlanmış olup, yaklaşık 14 yıl inşaat çalışmaları devam etmiştir. Bu süreçte yılda ortalama 3000-3500 personele inşaatlarda görev verilmiştir. Çalışan personelin büyük çoğunluğunun

Artvin halkından oluşmasından dolayı barajların yerel ekonomiye büyük katkıları olmuştur. Ayrıca işletme sürecinde de çeşitli iş gruplarında personel istihdamı devam edecektir. Çoruh Nehri’nde vadi yamaçlarındaki erozyondan dolayı sediment oranının oldukça yüksek olduğu bilinmektedir. Baraj inşaatlarıyla birlikte membada ve rezervuar yamaçlarında yapılan/ yapılacak ağaçlandırma çalışmaları sonucu toprak erozyonu en aza indirgenecektir. Rezervuarın oluşmasıyla nem oranının artması şeklinde gerçekleşecek iklimsel değişimin olumlu etkisiyle ormanlık ve ağaçlık alanlar daha hızlı büyüyecektir.

Barajların Bölgenin Bitki Türlerine Etkileri Ne Olacak? Bitki Türlerinin Yok

Olmaması İçin Ne Gibi Çalışmalar Yapılıyor?

Çoruh Vadisinde devam eden baraj inşaatlarının, bölgenin doğal yapısına olası olumsuz etkilerini önleme amacıyla yapılan çalışmalar hakkında Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Orman Mühendisliği Bölümü Orman Botaniği Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Özgür Eminağaoğlu önemli bilgiler aktardı. Özgür Eminağaoğlu, baraj yapılarının ve göllerinin bölgenin bitki türlerini tahrip edebileceği gerçeğini göz ardı etmediklerini ve bu doğrultuda türlerin korunmasına yönelik bazı projelere imza attıklarını vurguladı. Doç. Dr. Eminağaoğlu, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Çölleşme ve

Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğünün isteği doğrultusunda Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi tarafından hazırlanan “Çoruh Vadisi (Artvin) – Deriner Barajı Su Aynası Altında Kalacak Alanda Bulunan Risk Altındaki (Endemik ve Endemik Olmayan Nadir) Bitkilerin Tespiti, Nakledilmesi ve Yetiştirilmesi” adlı proje kapsamında Deriner Barajı çevresinde yok olma riskiyle karşı karşıya bulunan 18 adet nadir bitki türüne ilişkin yaklaşık 400 adet ferdin sökülerek Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi serasına taşındığını açıkladı. Çoruh Vadisinde yaklaşık 1000 bitki taksonunun doğal yayılışa sahip olduğunu, Deriner Barajı su aynası altında kalacak alanda ise 41’i endemik olmak üzere 600 civarında bitki taksonunun yayılış gösterdiğini, bu bitkilerden 18 adedinin büyük risk altında olduğunu ve bu bitki türlerinin sökülerek yetiştirilmesi ve daha sonra uygun bir alana taşınması gerektiğini belirten Doç. Dr. Özgür Eminağaoğlu, “Bu 18 adet hedef nadir türün; endemik olan 9 adedinin nesli, endemik olan diğer 6 adetinin Artvin’deki varlığı, endemik olmayıp nadir olan 1 adedinin ülkemizdeki ve Artvin’deki varlığı, 2 adedinin ise Artvin’deki varlığı büyük bir risk altındadır. Artvin Çoruh Üniversitesi, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü ve Artvin Orman Bölge Müdürlüğünün Çoruh Vadisinde yürüttüğü ortak çalışmalar neticesinde bu 18 tür yakın gelecekte doğaya tekrar nakledilmek üzere sökülerek Artvin Çoruh Üniversitesi Uygulama Serasında koruma altına alınmıştır. Bu projenin Orman Fakültesi Dekanlığı tarafından yürütülen ikinci adımıyla ilgili çalışmalara 25.06.2012 tarihinden başlanmış, bu tarihten itibaren sökümü yapılarak saksılar içine alınmış bitkilerle ilgili bakım, yabancı otların temizliği, rizomların ayrıştırılması ve tohum toplanması işlemleri devam ettirilmiştir. Ekim döneminin ortalarına doğru tohum toplama işlemi tamamlanmıştır. Toplanan ve soğuk ortamda bekletilen tohumların bir kısmı uygulanan bazı yüzey sterilizasyonu işlemleri sonrası iklimlendirme dolabında çimlendirilme işlemine tabi tutulmuştur. Türlere göre belirli süreler sonrasında çimlenen tohumların ısı ve ışık düzeyleri ayarlanmış, tohumlar sera ortamında büyümeye bırakılmıştır. Serada 3 yıl içerisinde bu fertlerden yetiştirilecek yeni türler uygun bir alana nakledilecektir” dedi.

Bitkilerin sökümü sürecinde karşılaşılan en büyük zorluğun kaya çatlaklarında gelişen bitkileri köklerine zarar vermeden çıkarmak olduğunu belirten Eminağaoğlu, yaklaşık 20 yıldır Çoruh Vadisi ile ilgili hazırlanan bir çok ulusal ve uluslararası proje kapsamında araştırma yaptıklarını, Çoruh Vadisi nadir bitkilerinin kurtarılması için böyle bir projenin uygulamaya konmasının kendisi ve diğer doğa severler için büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu söyledi. “Bu projeye göre, sökülen ve saksılarda seraya yerleştirilen bitkiler, bunlardan yetiştirilecek yeni fertlerle beraber 3 yıl gibi bir süre sonunda doğaya yeniden kazandırılacaktır. Yetiştirilen bitkilerin dikileceği transfer alanı olarak önerilen Salkımlı Köyü (Tolgum), gerek Deriner Barajının gerek daha sonra diğer barajların su aynası altında kalacak alanlardan sökülecek bitkiler için en uygun dikim alanıdır. Salkımlı köyü; sökülen ve serada yeterli sayıda üretimi yapılan bitkilerin doğal yayılış gösterdikleri alanla yükselti, toprak, ekolojik yapı vb. özellikler açısından benzer özelliklere sahiptir. Burası Orman Bölge Müdürlüğünce DSİ Bölge Müdürlüğüne Baraj inşaatı süresince kullanılmak üzere tahsis edilmiş bir alandır. Çoruh Vadisinde yapılan yol ağı nedeniyle oluşan büyük tahribat dikkate alındığında, birçok habitat tahrip olmuştur. Çoruh Vadisi’nin bitkisel tür çeşitliliğinin bir bütün olarak gelecek nesillere aktarılmasında bu alanın tahsisi büyük yararlar sağlayacaktır. Türkiye Florası’nda, doğal yayılış alanı olarak yalnızca Tolgum çevresinde olduğu bilinen çok sayıdaki endemik bitki de bu sayede korunmuş olacak, ayrıca Artvin şehir merkezine oldukça yakın olan bu alan üzerine gelecekte Ziyaretçi Merkezi veya Botanik Bahçesi kurulmasına da imkan sağlayacaktır.”

Artvin ilinin sahip olduğu 1860 civarındaki doğal bitki taksonu ile ülkemizin en zengin 3. ili olduğuna da vurgu yapan Eminağaoğlu, “İlimiz aynı zamanda yer altı maden kaynakları açısından da büyük bir zenginliğe sahiptir. Ayrıca inşası devam eden çok sayıda HES var. Bu yer üstü ve yer altı doğal kaynaklardan yararlanırken bitkisel tür zenginliğimizin de göz ardı edilmemesi ve benzer bitki koruma projelerinin madencilik, HES ve diğer baraj faaliyetlerinin yürütüldüğü alanlar içinde uygulanması gerekmektedir” dedi. Doç. Dr. Eminağaoğlu, Artvin Çoruh Üniversitesi Uygulama Serasına alınan türlerin Orman Fakültesi Dekanlığı tarafından tohumlama işlemlerinden geçirilerek yeni fertlerin oluşturulmakta olduğunu da bildirdi.

Türlerin Belirlenmesi ve Seçimi Hangi Ölçütlere Göre Yapıldı?

Deriner Barajı su aynası altında kalacak alanda bulunan endemik ve endemik olmayan nadir bitkiler ile alanda bulunuşları açısından öneme haiz olan Akdeniz kökenli bazı bitkilerin projeye konu olduğunu dile getiren Doç. Dr. Özgür Eminağaoğlu, türlerin belirlenmesiyle ilgili olarak şu açıklamalara yer verdi: “Deriner Barajı su aynası altında kalacak alanın endemik ve endemik olmayan nadir bitkilerinin tespiti amacıyla önce Çoruh Vadisini kapsayan, Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Herbaryumunda bulunan bitki kayıtları da gözden geçirilerek alanın bitki tür listesi oluşturulmuştur. Bu türlerden proje kapsamında söküm, yetiştirilme ve uygun bir alana taşınmaya konu olacak hedef türlerin seçiminde aşağıdaki kriterler baz alınmıştır: 1) Endemik olup, dünyada yalnızca Deriner Barajı su aynası altında kalacak alanda yayılış gösteren, başka alanlarda yayılış gösterdiği hakkında herhangi bir veri olmayan, nesli tehlikede yani yok olması muhtemel olanlar, 2) Endemik olup, ülkemizde diğer illerde yayılış gösterdiği halde, Artvin ilinde yalnızca Deriner Barajı su aynası altında kalacak alanda yayılış gösteren, ilde başka alanlarda yayılış gösterdiği hakkında herhangi bir verinin olmadığı, Artvin’deki varlığının sona ermesi muhtemel olanlar, 3) Endemik olmayan nadir bitkilerden, ülkemizde yalnızca Deriner Barajı su aynası altında kalacak alanda yayılış gösteren, ülkemizde başka alanlarda yayılış gösterdiği hakkında herhangi bir verinin olmadığı, ülkemizdeki ve Artvin’deki yayılışının sona ermesi muhtemel olanlar, 4) Endemik veya endemik olmayan nadir bitki olmadığı halde Artvin ilinde yalnızca Deriner Barajı su aynası altında kalacak alanda yayılış gösteren, ilde başka alanlarda yayılış gösterdiği hakkında herhangi bir verinin olmadığı, barajda su tutulması sonucunda Artvin’deki yayılışının sona ermesi muhtemel olanlar.”

İklimden Konuşmak

Prof. Dr. Aydın TÜFEKÇİOĞLU (Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi)

Son günlerde Artvin’de en çok konuşulan konulardan biri de, barajların inşası ile Artvin’in ikliminin değiştiğidir. Gerek konuya olan ilgim ve gerekse konuyla ilgili dersleri okutan öğretim üyesi olmam sebebiyle bana da değişik zeminlerde ve zamanlarda bu soru sorulmuştur ve ben de dilimin döndüğü kadar konuyu izah etmişimdir. Ancak, “söz gider, yazı kalır” ilkesi gereği, konunun güncel bir dergide işlenmesinin daha faydalı olacağı kanaati ile bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı duydum. Bilgi sahibi olmadan, fikir sahibi olma alışkanlığı toplumumuzda çok yaygın olduğundan, iklim konusunda da benzer durum söz konusudur. Bu konuda, gerek bürokrasinin üst seviyelerinden gerekse akademik camiadan, yanlış ve kulaktan dolma bilgilere dayalı olarak verilmiş beyanlara ve konuşmalara çok kez şahit oluyoruz.

İklimle ilgili yanılgıların temelinde “iklim” ile “hava” kavramlarının karıştırılması yatmaktadır. İklim bir yöredeki atmosferik olayların uzun süreli ortalamasını ifade ederken; hava, atmosferik olayların günlük değişimini ifade etmektedir. Dolayısı ile havaların birkaç gün çok sıcak geçmesi toplumsal hafızada küresel ısınmayı çağrıştırırken, iklim biliminde ise, bu süreçler uzun sürelerde ve yıllarda tekrarlanırsa küresel ısınma bağlamında bir anlam ifade etmektedir. İklimle ilgili yanılgılar baraj-iklim etkileşimi konusunda da yaygın olarak mevcuttur.

Barajlar iklimi değiştiriyor mu?

Barajların bulundukları yörenin iklimine olan etkilerini anlamak için 20-30 yıl önce kurulmuş ve belli bir büyüklükte göl yüzeyi olan alanlardaki baraj öncesi ve baraj sonrası meteorolojik verilere bakmak gerekir. Bu bağlamda Ülkemizde ilk akla gelen barajlardan biri şüphesiz Keban Barajıdır. Keban Barajı 675 km2 göl alanı ile Artvin ili yüzölçümünün (7367 km2) yaklaşık % 9.1’lik kısmına karşılık gelmektedir. Ayrıca kuruluşu 1974 yılında tamamlandığından, iklim üzerindeki etkisini irdeleyebilmek açısından gerekli sürenin geçmesi koşulunu sağlayan ve kısmen yeterince büyüklükte göl alanı olan barajlardan biridir. Keban Barajının çevre iklimi üzerine olan etkileri konusunda birçok araştırma mevcuttur (Şengün, 2007; Kadıoğlu, 1994; Tonbul, 1986; Gürdal, 1994). Kadıoğlu (1994) Keban, Ağın ve Akçapınar meteoroloji istasyonlarından 1963- 1986 yılları arasındaki ölçümleri kullanarak yaptığı çalışmada, baraj öncesi ve baraj sonrası meteorolojik verilerde pek gözle görülür bir değişmenin olmadığı sonucuna varmıştır. Gürdal (1994) 1960-1975 ve 1976-1990 yılları arasında Elazığ, Bingöl, Sivas ve Tunceli meteoroloji istasyonları verilerini esas alarak Keban Baraj Gölü haznesinin çevre iklimine etkilerini baraj bölgesi ile aynı iklim kuşağında yer alan yörelerle kıyaslama yaparak belirtmeye çalışmıştır. Çalışma sonucunda bölge iklim tipinde belirgin bir değişikliğin olmadığı, ancak baraj öncesi Doğu Anadolu karasal iklimi etkisi altında olan bölge ikliminde, baraj yapımından sonra çok az bir yumuşamanın olduğunu belirtmiştir (Gürdal, 1994). Şengün (2007) Keban Baraj Gölünün Elazığ iklimi üzerine olan etkisini ortaya koyabilmek için 1975 yılı öncesi ve sonrası bazı iklim verilerini incelemiş, baraj öncesi ve sonrası iklimde meydana gelen değişimi ortaya koymaya çalışmıştır. Yöre iklimindeki değişimi ortaya koyabilmek için Elazığ meteoroloji istasyonuna ait 1945- 2005 yılları arası iklim verilerini değerlendirme kapsamında kullanmıştır. İnceleme sonucunda, Elazığ yöresinde baraj öncesinde 12.9°C olan yıllık ortalama sıcaklığın yine aynı kaldığı, ancak kış aylarında ortalama sıcaklıklarda 0.4-1°C arasında bir artma, diğer aylarda ise 0-0.7 °C arasında azalma olduğu belirtilmektedir. İlgili çalışmada, yörenin 1975 yılı öncesi ve sonrası yağış miktarlarına bakıldığında, baraj öncesi 409.9 mm olan yıllık ortalama yağış miktarının, baraj sonrası 406.9 mm’ye düştüğü görülmekte; bu düşüş yıllık yağış miktarında 3.1 mm’lik bir azalmaya işaret etmektedir. Yağışın aylara dağılımına bakıldığında, 1975 yılı öncesi ve sonrası aylık yağış miktarlarında bazı değişikliklerin söz konusu olduğu görülmektedir. Örneğin Ocak ayında 6.7 mm’lik bir azalma olduğu halde Ekim ayında baraj yapımından sonra yağış miktarında 15.6 mm’lik bir artış olduğu görülmektedir (Şengün, 2007).

Baraj yöresinin 1975 yılı öncesi ve sonrası nispi nem miktarları karşılaştırıldığında, yıllık ortalama nispi nem miktarında % 2.8’lik bir artışın olduğu görülmektedir. Bu artışın yıllık değişimi irdelendiğinde, özellikle sıcaklığın arttığı yaz mevsiminde nispi nem miktarında % 5.0-6.4 arasında artışlar, kış mevsiminde ise % 1.4-1.8 arasında azalmalar görülmektedir (Şengün, 2007). Atatürk Barajının Adıyaman ve Şanlıurfa illerinin iklimi üzerine etkilerini irdeleyen Yeşilata ve Arkadaşları (2004), barajın yörenin kış aylarındaki ortalama sıcaklığını bir miktar artırdığı, yaz aylarındaki ortalama sıcaklığını düşürdüğü, nispi nemini ise bir miktar artırdığı sonucuna varmışlardır. Ancak burada gözlemlenen değişimlere göre, yöre ikliminin değiştiğini söyleyebilmek çok zordur. Sonuç olarak, 675 km2 su yüzeyi alanına sahip Keban Barajının yöre iklimi üzerindeki etkisinin son derece sınırlı kaldığı görülmektedir. Dolayısı ile Keban Barajına kıyasla oldukça küçük göl alanlarına sahip Artvin’deki barajların (Deriner 26.4 km2, Borçka 10.8 km2, Muratlı 4.1 km2, inşası devam eden Yusufeli Barajı ise 33 km2) yörenin iklimi üzerindeki etkilerinin de son derece sınırlı olacağı kanaati hasıl olmaktadır.”ifadelerine yer verildi.

Ayrıca Derginin 8.sayısında Çoruh vadisi üzerine çeşitli öğretim görevlilerinin yazı ve değerlendirmeleri de yer aldı. Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zehra Eminağaoğlu, ‘Çoruh Vadisinde Yeşeren Yeni Umutlar’ adlı yazısında; “Artvin ile özdeşleşmiş olan Çoruh Nehri, yıllık ortalama 6,3 milyar m3’lük akış hacmine sahip olup, Nehrin toplam uzunluğu 431 km.dir. Çoruh Nehri’nin 410 km.lik kısmı Ülkemiz sınırları içerisinde, 21 km.lik kısmı ise Gürcistan sınırları içerisindedir. Çoruh Nehri; Mescit Dağlarının batı yamaçlarından çıkar. Borçka’da kuzeydoğuya yönelerek Muratlı’yı geçtikten sonra Gürcistan sınırları içerisine girer ve Batum’un güneyinden Karadeniz’e dökülür. Çoruh Nehrinin geçtiği yatak oldukça dar ve derindir. Yamaçlar ve vadiler, gittikçe dikleşir. Vadi daraldıkça Çoruh Nehri’nin akıntısı çok hızlanır. Bu durum, Nehrin Yusufeli sınırları içerisinde seyreden 100 kilometrelik kısmı rafting ve kano gibi su sporları için en uygun ve en zorlu parkurları meydana getirmiştir. Ayrıca Nehir’de başta sazan ve kefal olmak üzere birkaç balık türü bulunur. Çoruh Vadisi, verimli toprakları ile bölgenin en geniş tarım alanlarını bünyesinde barındırmaktadır. Doğal yapısının yanında, geleneksel yaşam biçimi ve özgün mimari örnekleri ile vadi, eşsiz kaliteleri barındırırken, Çoruh Nehri projeleri ile bu durum tamamen değişmiş ve değişmeye devam etmektedir. 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile özel sektörün su kullanım hakkı anlaşmaları yolu açıldıktan sonra gelen proje teklifleri ile Çoruh Havzasında; 10’u ana kolda, 2’si Berta kolunda, 2’si Oltu kolunda, 1’i Barhal kolunda olmak üzere toplam 15 adet baraj ve 166 adet nehir tipi HES planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Bu projelerden Muratlı Barajı,

Borçka Barajı ve Deriner Barajı tamamlanarak hizmete girmiştir. Yusufeli Barajı ve HES yapımı çalışmaları başlamıştır. Barajların inşası ile nehir yatağından yükselen sular bölge coğrafyasının haritasını, ekolojisini ve nehirlerle biçimlenmiş yerleşik yaşam kültürünü kökünden değiştirecektir. Yeryüzünde benzerine az rastlanan bir “miras coğrafya”nın gelecek nesillere devredilememesi ve geri döndürülemez biçimde ortadan kalkması, göllerin neden olacağı iklim farklılığının uzun dönemli etkileri, hayvan ve bitki türlerinin uğrayacağı değişimler, bölgeye has tarihi ve geleneksel, mimari örneklerin yok olması veya ulaşılmaz hale gelmesi, yeniden yerleşimin yaratacağı fiziki ve sosyal yapıdaki değişmeler bu planın getirdiği kaçınılmaz gerçeklerdir. Bu gerçekler göz ardı edilemediğine göre ne yapmak gerekmektedir? Çok uzun düşünmeye gerek yok. Üzüntülerimizden sıyrılarak, Çoruh Vadisi’nin yeni yüzünü iyi değerlendirmek ve doğru alan kullanımı planlamak gerekmektedir. Arazi topografyası ve çevresel veriler hiçe sayılarak yapılan uygulamalar kalıcı olmayacaktır.

Sürdürülebilir alan kullanımı kavramıyla uyumlu ekolojik, rekreasyonel, kültürel, estetik ve diğer amaçlar doğrultusunda planlanan, tasarlanan ve yönetilen sistemler geliştirilmelidir. Çoruh

Vadisi boyunca oluşan baraj göllerinin kıyıları genellikle dik ve sarp yamaçlar şeklindedir. Bazı kırsal yerleşmelere yakın yerlerde bulunan az eğimli alanlardaki yapılaşma kontrol altına alınmalıdır.

ABD ve Avrupa’da bu amaçla geliştirilen “Yeşil Koridor” sürdürülebilir alan kullanımı için ortaya çıkan bir kavramdır. Yeşil Koridorun amacı, nehir ve benzeri sistemler boyunca doğal, kültürel ve rekreasyonel ağırlıklı alan birimlerini veya odaklarını bir yol ve güzergah boyunca (koridor) birbirine bağlamaktır. Bu sistemde yol ve güzergahı doğal bitki örtüsüyle “yeşil kılmak” temel hedeftir. Çoruh Vadisi ve baraj gölleri çevresinde yapılacak rekreasyon alan kullanımlarında “yeşil koridor” sistemi bir yönlendirici olabilir ve bu doğrultuda, alanın bütünlüğü ve sürekliliği esas alınarak mutlak korunması gereken alanlar ve rekreasyon olanaklarına (yaya ve bisiklet yolları, çocuk bahçeleri, spor ve oyun alanları, dinlenme alanları, gözlem alanları vb.) uygun alanlar belirlenmelidir. Artvin Çoruh Üniversitesi BAP tarafından desteklenen “Borçka Barajı Gölü ve Çevresi Rekreasyonel Alan Kullanım Olanaklarının Belirlenmesi Yönünde Planlama ve Tasarım Politikalarının Oluşturulması” başlıklı projemiz devam etmektedir. Ancak, süreklilik gösteren bir planlamada alanın her noktasının insan kullanımına uygun ve açık olması beklenemez. Çoruh Vadisinin doğal yapısı buna izin vermemektedir. Bu sebeple alanın topografyasını zorlayarak alanı kullanıma açmak yerine mevcut durumuna uygun yapılanmalara gitmek gerekmektedir. ‘Çoruh Park’ projesi de dahil olmak üzere vadi boyunca ve göl çevrelerinde yoğun ve büyük ölçekli yapılaşmalardan kaçınılmalıdır. Özelikle bu proje “Çoruh Vadisi kültürünün yaşatılması” gibi bir görev üstlenmelidir. Uzun vadede değerlendirilirse; yöre halkının sular altında kalan maneviyatını yaşatmak, güncel ihtiyaçların giderilmesinden daha kalıcı ve yararlı olacaktır.”ifadelerine yer verdi.

İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Ateş, ‘Baraj Suları Altında Kalan Kültür Miraslarımız’ konulu yazısında kültürel miraslarımız ile ilgili bilgiler verdi. Hüseyin Ateş yazısında; “Tarihi geçmişi milattan önceki dönemlere dayanan Artvin’in ilk mimari yapılaşması, Ortaçağda

Hıristiyan kültürü çerçevesinde olmuştur. Artvin, XVI. yy.’dan sonra Osmanlı hakimiyeti ile birlikte İslam Medeniyetinin eserleriyle tanışmıştır. Ortaçağın Hıristiyan kökenli önemli uygarlıklarından olan Bizans ve Ermenilerin, zaman zaman bölgeye hakim olmalarına rağmen, tüm eserler Bagratlı Gürcülerine aittir. Sivil mimarlık yapılarından saray ve köşk niteliğinde herhangi bir esere rastlanmazken, yöresel anlayışla, Osmanlı plan geleneğinin kaynaştırıldığı, iki veya üç kattan meydana gelen evlerin ekseriyeti XVIII-XIX. yüzyıllara aittir. Özellikle Artvin şehir merkezinde bulunan ve XIX. yüzyılın sonu, XX. yüzyılın ilk çeyreğine tarihlenen evlerdeki tip ve plan değişimi, yöredeki Rus egemenliğinin ürünlerini yansıtmaktadır. Artvin’deki sanat eserlerinde dikkat çeken özellik çeşitli süslemelerdir. Ortaçağ dönemine ait mimari eserlerde fresko ve plastik bezeme gelişmiştir. İslami eserlerde ise daha çok ağaç oymacılığı karşımıza çıkmaktadır. Artvin’deki ilk mimari yapılaşmanın gelişmesinde “inanç” ve buna bağlı olarak “korunma-barınma” anlayışı bulunmaktadır. Günümüzde bile ulaşılması zor mekanlarda yapılan görkemli dinsel yapılar bu düşünceyi doğrulamaktadır. Bütün bu mimari özelliklere sahip, ortak mirasımız olan bu yapılar, Artvin’e ayrı bir güzellik ve değer katmaktadır. Bu yüzden bu tarihi eserlerin korunması hepimizin üzerine düşen bir görevdir. Yıllarca gerek biz insanoğlunun tahribatları, gerekse de olumsuz doğa koşullarına rağmen, hala ayakta kalabilmiş bu yapıları kaderine terk etmek tarihimize yapılacak en büyük haksızlık olacaktır. Bu amaçla söz konusu yapılara el uzatmak ve onların sular altında kalmasına engel olmak için Trabzon Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu Bölge Müdürlüğü’nce oluşturulan heyet tarafından kültür miraslarının korunmasına yönelik bir dizi çalışma yapılması uygun görülmüştür. İncelemeler kapsamında; Oruçlu Köyü Gümrük Binası, Oruçlu Köyü Camii ve Zeytinlik Köyü Camiinin yeni yapılan yerleşim yerlerine taşınmaları kararlaştırılmıştır. Yapılan incelemeler sonrasında Berta Köprüsü, Avcılar Köyü Köprüsü ve Zeytinlik Köyü Türbelerinin baraj ömrünü tamamlayana kadar sular altında kalmasına karar verilmiştir. Baraj suları tutulmadan önce ise mimarlar tarafından bu tarihi eserlerin rölöve, yenileme ve yeniden tasarımlama projeleri çıkarılmış ve baraj sularından zarar görmemesi için yapılar özel bir maddeyle sıvanmıştır.

Aşağıda baraj suları altında kalacak bazı eserlere ait bilgiler yer almaktadır.

Oruçlu Köyü Gümrük Binası

Artvin merkeze bağlı Oruçlu Köyü’nde bulunmaktadır. Yapı, 1900’lü yılların başında Rus işgali sırasında inşa edilmiş olup, Gümrük Binası olarak kullanılmak üzere Ruslara kiraya verilmiş ve ardından Şükrü Ağa tarafından kullanılmıştır. Şükrü Ağa Konağı diye de adlandırılmaktadır. Bina üç kattan meydana gelmektedir. Birinci katta bir hol ve üç odaya yer verilmiştir. Bu odalar ilk dönemlerde şarap ve zeytinyağı imalathanesi, son dönemlerde ise depo olarak kullanılmıştır. Hemen giriş bölümünde sol tarafta dikdörtgen planlı küçük bir odaya yer verilmiştir. Binada ağırlıklı olarak ahşap malzeme kullanılmaktadır. Birinci ve ikinci katta, ön cephede eyvan uygulaması bulunmaktadır. İç bölümlerde yüksek tavanlar ve tavan süslemeleri dikkat çekicidir. Binanın en belirgin özelliği merkezi ısıtma sistemine sahip olmasıdır.

Oruçlu Köyü Camii

Artvin merkeze bağlı Oruçlu Köyü Camii 1909 yılında yapılmış olup, tarihi nitelik taşımaktadır. Kuzeyden güneye doğru alçalan oldukça meyilli bir alan üzerine kurulmuş olan yapı, kuzeydoğu köşesinde daha sonra yapılan şadırvanı, altında bodrumu ile birlikte iki kattan oluşmaktadır. Dıştan 13.50x12.25 m. Ölçülerinde kareye yakın planlı olan caminin son cemaat yeri bulunmadığı gibi, kuzeybatı köşesinde bulunan ahşap minaresi rüzgar nedeniyle yıkılmıştır. Cami dıştan kırma çatıyla örtülmüştür. Tavan döşemesi, iç mekanda herhangi bir destek birimi kullanılmadan yapılmıştır. Ahşap tavanın ortasında kubbe yer alırken, diğer yerler düz tutulmuştur. Tüm tavan kafes sistemiyle gerçekleştirilen çatıya monte edilmiştir. Süsleme açısından caminin cepheleri oldukça sadedir. İç mekanda ise ahşap elemanlarda ve özellikle kubbede çeşitli süsleme motiflerine rastlanmaktadır. Mekanın beden duvarları sıvanarak kapatıldığı için kullanılan malzeme anlaşılmamaktadır. Mihrabı taş, geri kalan tüm elemanlar ahşaptır. Çatıda alaturka kiremit kullanılmıştır. XX. yy.ın başında inşa edilen yapı, köylülerce yapılan kısmi onarımlar dışında orijinalliğini muhafaza etmiştir.

Zeytinlik Köyü Camii

Zeytinlik Camisi, Artvin merkeze bağlı Zeytinlik Köyü’nde bulunmaktadır. Caminin kitabesine göre 1857 yılında (Hicri 1272), Saliha Hanım tarafından yaptırılmıştır. Eskiden minare olarak caminin kuzeye bakan tarafında bulunan çınar ağacının kullanıldığı bilgileri mevcuttur. Fakat çınarın rüzgar

nedeniyle yıkılmasının ardından, günümüzden yaklaşık 21 yıl önce caminin kuzeydoğu köşesine minaresi yapılmıştır. Caminin kapı formu ve ağaç süslemeleri, caminin büyük özenle

yapıldığını göstermektedir. Kuzeyden güneye doğru alçalan meyilli bir alan üzerine inşa edilen

yapının kuzeyinde etrafı açık son cemaat yeri, kuzeydoğu köşesinde ise minaresi bulunmakta olup, ana mekan dıştan 13.00x12.50 metre ölçülerindedir. Yapı dıştan kırma çatıyla örtülmüştür. Küçük

kapsamlı bir yapı olmasına karşın özellikle portali ve iç mekandaki ahşap elemanları zengin süslemelere sahiptir.

Zeytinlik Köyü Yukarı Türbe

Türbe dıştan 8.55x8.40 metre ölçülerinde yaklaşık kare plana sahiptir. Altta kriptası olmak üzere

tek kattan meydana gelmektedir. Yapı, trompları dışa yansıtılmış kubbe ile örtülmüştür. İç mekan

6.90x6.85 metre ölçüsünde kare plana sahiptir. Mekanın orta yerinde güney-kuzey doğrultusunda,

dikdörtgen plana sahip kripta bulunmaktadır. Kriptanın içi moloz taşla dolmuş olup, kuzeybatı

köşesinde içine inişi sağlayan taş basamaklı merdiven yer almaktadır. Kripta örtüsü beşik tonoz şeklinde olup, iç mekanda taban döşemesi bulunduğundan, türbenin ortasında bombeli durmaktadır

Güney cephede, basit işçilikli, yarım yuvarlak formlu mihrap nişi bulunmaktadır. İç mekan, toplam

beş adet pencere ile aydınlanmaktadır. İç mekanda ve cephelerde herhangi bir süsleme yoktur.

Cepheler dolgu duvar tekniğinde, kireç harçla örülmüştür. Cephe kaplamaları düzgün kesme taş

malzeme olup, Zeytinlik Camii’nde kullanılmak üzere yerlerinden sökülmüştür.

Zeytinlik Köyü Aşağı Türbe

Doğu cephesi, orta eksendeki küçük pencere hariç, yüzey sağır bırakılmıştır. Güney cephesinin durumu da doğu cephesiyle aynı olup, orta yerde pencere düzenlemesine yer verilmiştir. Batı cephede de tamamen formu bozulmuş bir pencere bulunmaktadır. Kuzey cephe, iç mekana girişi sağladığından diğer cephelerden biraz daha farklı olarak düzenlenmiştir. Orta kapının her iki yanında da birer pencere bulunmaktadır. Kapı ve pencerelerin formu bozulmuştur. Yapı dıştan kubbeyle örtülüdür. İç mekan 6.15x6.16 metre ölçüsünde kare plana sahiptir. Mekanın tam ortasının tabanında dikdörtgen planlı kripta bulunmaktadır. Kısmen tahrip olan kriptanın içi moloz taşla dolu olup, orta yerden bombeli olarak kullanılmaktadır. Güney duvarın orta ekseninde mihrap nişi bulunmaktadır. Ancak tahrip olmuştur. İç mekan beş adet pencere ile aydınlatılmaktadır. İç mekanın üstü iki kademeli ve yuvarlak kemerli tromplarla geçilen kubbe ile örtülüdür. Duvar yüzeyleri sivri kemerlerle hareketlendirilmiştir. İç mekanda herhangi bir süsleme yoktur. Zeytinlik Camii’ne devşirme malzeme olarak yerleştirilen yıldız ve geometrik süs Cepheler dolgu duvar tekniğinde kireç harçla örtülmüştür. Türbenin kubbesi tuğladan olup, ceplerinde kesme taş malzeme kullanılmıştır. Türbe, Artvin çevresinde Selçuklu yerleşmesine tanıklık etmesi açısından önemli bir yere sahiptir.

Berta Köprüsü

Osmanlılar tarafından 19. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı tahmin edilen Berta Köprüsü, Artvin- Şavşat karayolunun 21. kilometresinde, Berta Suyu üzerinde bulunmaktadır. 64 m uzunluğunda, üç gözlü ve düz yollu bir köprüdür. Köprünün döşeme uzunluğu 64.20 m. ortalama olarak genişliği 5.00 m. ve yaklaşık 7.30 m. yüksekliğe sahip olup, üç gözlü ve yolunun düz olduğu köprüler grubuna girmektedir. Güneydoğudan başlayarak hafif meyilli olarak devam eden köprünün tabliyesi asfaltlanmış olup, her iki yandan 0.50 m. yüksekliğinde ve 0.55 m. genişliğinde taştan korkuluğu bulunmaktadır. Yuvarlak kemerle vurgulanan gözlerin her biri 9.15 m. genişliğe ve 3.30 m. yüksekliğe sahiptir. İç yüzeylerin kemer başlangıç yerlerinde, karşılıklı simetrik olarak yerleştirilmiş beşer adet barbakan boşlukları görülmektedir. Herhangi bir süsleme bulunmayan köprünün tüm yüzeyi birbirine yakın ebatlardan meydana gelen ve dış kısımları bombeli olarak işlenen düzgün taşlarla kaplanmıştır. Harç malzemesi dışa yansıtılmamıştır ve taşlar düzgün sıralar oluşturacak şekilde kaplanmıştır. Onarım geçirdiği anlaşılan korkuluğu, yüzeyden dışa hafif taşırılmış şekilde örülmüştür.

Avcılar Köyü Kemer Köprüsü

Osmanlı dönemine ait olan Avcılar Kemer Köprüsü, Ardanuç- Artvin karayolunun 5.km´sinde, Ardanuç Suyu üzerine yapılmıştır. Tek gözlü ve yolunun eğimli olduğu köprüler grubundandır.

Korkuluk duvarı yoktur. Yuvarlak kemer kullanılarak yapılmış köprü kemeri düzgün kesme taş, diğer kısımları moloz taş malzemeyle yapılmıştır.”ifadelerini kullanarak açıklamalarda bulundu.

Yazı dizisi bu şekilde son bulurken, yapılan değerlendirmelerin Çoruh Vadisi açısından önemli değerlendirmelerin yapıldığı bir yazı haline geldi. 


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com