12 Eylül Darbesinin yargılanması konusunda 78’liler, 4 Mayısta Ankara’da buluşuyor.

Bu kapsamda Artvin 78’liler Girişimi Artvin Çok katlı otopark önünde basın açıklaması yaparak Ankara’ya doğru yola çıktılar. Gerçekleştirilen basın açıklamasını Artvin 78’liler Girişimi yönetim kurulu üyesi Nurettin İhtiyar okudu. İhtiyar yaptığı basın açıklamasında; ‘‘12 Eylül Darbesinin Yargılanması İçin 4 Nisan´da Ankara’dayız! Bu memlekette hukuk ve adalet süreçleri son derece ağır işliyor. Öyle ki 12 Eylül darbesinden 32 yıl geçtikten sonra dava açılabildi. Ancak bu işte bir tuhaflık da var. Mahkemenin İki darbe şefi ile sınırlandırılması, yaşlılık problemleri kisvesi ardında tutuksuz yargılanmaları, dijital yöntemler yardımıyla mahkemeden kaçırılmaları, mahkeme salonları küçük diyerekten katılımının alta çekilmesi göze çarpan tuhaflıklar. Hatırlayalım: Her iki darbeciye sorulan soruların mahiyeti de ilginçti. ´12 soru´ kavramıyla sözde sorgu medyatikleştirilmiş, ´Neden darbe yaptınız, pişman mısınız, darbeye bir gün kala neden Amerika’daydınız gibi sorular sahici bir soruşturma ile karşı karşıya olmadığımızı gösteriyordu. Soruşturmaya abartılı bir nezaket ortamı eşlik etmiş; karşılıklı özür dilemeler bir darbe soruşturmasından çok,  zamansız gelen misafir ağırlanmasını andırıyordu. Her iki darbe şefi de 12 Eylül darbesinin haklılığını anarşi ve terörle açıklamıştı. Savcı kendi 12 sorusu arasına şunları katmamıştı: ´Madem 12 Eylül öncesi anarşi ve terör temel gerekçeniz, 1 Mayıs 1977, 16 Mart İstanbul Üniversitesi, Balgat, Bahçelievler, Maraş, Çorum katliamları darbeden sonra neden aydınlatılmadı? Ümit Doğanay ve Cavit Orhan Tütengil cinayetlerinden Abdi İpekçi ve Kemal Türkler cinayetlerine kadar birçok cinayet neden karanlıkta kaldı. Ya 1980 öncesi öldürülen beş bin genç? 1978 Eylül´ünden itibaren Bayrak Harekatı adı altında T.C Devletinin Yasama, Yürütme, Yargı organlarından, hatta komutanı olduğunuz ordunun tüm alt komuta kademelerinden bile gizli yürüttüğünüz darbe hazırlığını nasıl açıklayacaksınız? Parlamentoyu ve Anayasayı neden lağvettiniz, siyaseti, Kürtlerin ana dilini neden yasakladınız´... Bu soruların hiçbiri sorulmamıştı. Sorulmadığından dolayıdır ki son derece yüzeysel bir iddianame ile karşı karşıyayız bugün. Şimdi ne olacak?  Yıllar ve yıllardır sürdürdüğümüz darbe karşıtı demokrasi mücadelemizin bu dava ile birlikte başka bir aşamaya geçtiğinin bilinciyle hareket edeceğiz. İki eski darbeci generalle sınırlanan yargılamayı yeterli görmeyecek, asker/sivil bürokrasi tüm darbe suçlularına doğru genişleyen bir mücadeleyi geliştireceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki müeyyidesi olmayan her suç yeniden işlenmeye açıktır. 12 Eylül darbesi anayasasıyla, kanun ve kararnameleriyle, paralel devletiyle, RTÜK´üyle, YÖK´üyle, DGM´siyle, Siyasi Partiler Kanunu´yla, devleti yeniden organize etti. 32 yıldır Türkiye bu tür militarist/darbe ürünü yasalarla kendini devam ettiriyor. Tüm bu kurum ve yasaların kaldırılması kapsamlı bir hukuk ve demokratikleşme mücadelesini dayatıyor. Tüm bunlardan dolayı Toplum ve halk olarak 12 Eylül darbesi ve darbeciliği ile kamuoyuna sayın basın mensupları hesaplaşmak istiyoruz. Toplumun ve halkın önünün açılması, katılımcı, özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik değerlerin bu topraklarda da fışkırması ve de yeni bir anayasa için ve yasalar için, demokrasi için, Kürt meselesinin çözülmesi için istiyoruz bunu. En sonu söyleyeceğimiz, Bakanlar Kurulu´nun, Evren ve Şahinkaya yargılamasına müdahil olduğunu Bülent Arınç´ın açıklaması ile öğrendik. O Bülent Arınç ki, gençliği YÖK cenderesine hapseden İhsan Doğramacı´ya onur ödülünü Meclis adına vermişti. Arınç ve Bakanlar Kurulu bu tür kozmetik adımları atmadan önce, öncelikle bu ayıptan kurtulmayı düşünüyorlar mı? Bunu açıklasınlar istiyoruz’’ ifadelerine yer verdi.

Grup ardından slogan atarak araçlarına bindi ve Ankara’ya doğru yola çıktı.