Muhtemel Suriye Müdahalesi ve Türkiye’nin Pozisyonu

2013-09-14 08:25:44

 Muhtemel Suriye Müdahalesi ve Türkiye’nin Pozisyonu

BTP İl Başkanı Nuri Keskin’den açıklamalar

Bağımsız Türkiye Partisi Artvin İl Başkanı Nuri Keskin, Ülke ve dünya gündemin ilk sırasında yayınlanan Suriye’ye yönelik askeri müdahale ve Türkiye’nin durum karşısında sergilediği tutum konusunda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Profesör Dr. Haydar Baş’ın söylemleriyle demeç veren İl Başkanı Nuri Keskin,  ABD, İngiltere ve Fransa´nın hava harekâtında anlaştığı muhtemel Suriye müdahalesinin, akıllara "yeni bir dünya savaşı çıkar mı?" sorusunu getirdiğini ifade etti.

“Türk Devleti ilk defa Haçlı’nın yanında, Müslüman’a karşı Müslüman kanı akıtanların safında görünüyor” diyen Başkan Keskin yaptığı açıklama da “Bir yanda Suriye, İran ve Hizbullah güçleri karşısında ABD, İngiltere, Fransa, İsrail ve ne yazık ki Türkiye…

Belirtelim ki, biz, bloklar netleşse de Batının yeni bir dünya savaşını göze alacağını düşünmüyoruz.

Suriye´nin hamisi Rusya ve Çin´in vetosu ile BM Güvenlik Konseyi´nden müdahale için zaten gerekli karar alınamaz.

BM´nin devreye konmayacağı bir operasyonda Türkiye´nin yer alması Meclis kararına bağlıdır. Türk hükümeti Meclis´ten karar çıkmasını sağlasa da, yanında yer aldığı blokun Rusya ile savaşa cesaret etmesine imkân yoktur.

Zira Libya´da gaflete düşen Rusya´nın Suriye´de aynı oyuna geleceğini beklemek hayalperestliktir.

Rusya, Arap Baharı tezahürünün Amerikan baharı olduğunu görmüş ve Libya işgalinden sonra tedbirlerini en güçlü şekilde almıştır. Bu vaziyet karşısında ABD´nin ve İsrail´in adımı mümkün değildir.

Bizce, operasyon için yapılan hazırlık sadece bir göz boyamadır. Tıpkı kimyasal silah kullanımının bir bahane olması gibi.

Irak’ta ki Tezgah Suriye’de Uygulanıyor

Suriye´de askeri tesislere 5 kilometre kala bir mesafede kullanıldığı tespit edilen kimyasal silahı Esad´ın devreye koyduğunu söylemek, Esad´ın askeri gücünü eli ile yok etmesi manasındadır ki, bu akıl ile bağdaşmaz.

Irak´ta kimyasal silah iddiasının "operasyonun meşruiyeti için bir bahane" olduğu geçtiğimiz yıl itiraf edilmişti. Bugün ise Suriye için aynı tezgâh, aynı gayeler için hazırlanmıştır. 

Körfez Savaşından yıllar sonda BOP ortaya atıldı, "22. halka" Türkiye ilan edildi.

Bir hafta gibi kısa bir süre içinde operasyon kararı alınması konuşulan Suriye meselesinde Türkiye, Suriye kartı ile yine nihai hedeftir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, mazisi bir asra ulaşamayan yeni devletinde belki de kuruluşundaki Kurtuluş Savaşında karşılaştığı tehditten daha büyük bir tehdit altındadır.

Anayasa veya demokratik açılım ile yapılamayanlar, Suriye´ye muhtemel müdahalede Türkiye’nin öne sürülmesi ile gerçekleşebilir.

Piyon yapılmak istenen Türkiye, ateş çemberine çekilecek ve bölünüp parçalanacaktır.

Türk siyaseti bizi bitirecek böyle bir oyuna gelirse, maalesef on yıldır iktidarda olan bu zihniyetin gaflet ile hareket ettiği söylenemeyecektir. 

Zira Suriye işgalinin başladığı günden beri, muhaliflere her türlü yardımı sağlayan Türk hükümeti hakkında, Reuters Ajansı, Suriye muhalefeti ÖSO’nun “Türkiye bize 400 ton silah gönderdi” haberini geçmektedir. Mayıs ayında Adana’da yapılan bir operasyonda El Nusra üyesi olduğu ifade edilen 12 kişi evlerinde 2 kilo sarin gazı ile yakalanmıştı.

Esad´ın kimyasal silah kullanımı konusunda kesin delillere ulaşılamamasına rağmen, muhaliflerin kullandığı yönünde daha kati konuşulabilir. Üstelik Türk istihbaratının ÖSO hakkındaki haberleri dikkate alınmamıştır.

Teröristlerin Suriye´de kurulacak Kürt Devletine olan katkısı da ortadayken, teröristlerin ve muhaliflerin üzerine gidilmemiştir.

Tam tersine Suriye istihbaratı kaynaklı bilgi akışı internet üzerinden engellenmiş ve Türkiye´nin buradan gelen haberlere ulaşımı engellenmiştir.

Operasyon için bizim İncirlik Üssü´müzden ve Ürdün´den bahsedilmektedir. İncirlik için tezkereye dahi gerek yoktur. Bu tabloya savaş çığırtkanlığı yapan boyalı basının fonksiyonunu da ilave edelim.

BM yetkililerinin "araştıracağız" temkinine rağmen bizim yazılı ve görsel basınımız, ilk andan itibaren "Esad yaptı, saldırın" temasını işlemektedir.

Türk hükümeti basından da aldığı güçle, Türk milletinin gözüne baka baka İsrail menfaatine olası operasyona hazırdır. Türkiye’nin bölünmesine giden bu sürecin siyasi vebali bir yana bir de manevi boyutu var.” ifadelerini kullandı.

Savaş Çığırtkanlığı Suçtur

Kamuoyunda ki savaş söylemlerinde tepki gösteren Nuri Keskin ABD güdümlü basının savaş tellallığı yaptığını dile getirerek yaptığı açıklamasında; “Şu işe bakın! Türkiye’de köşe başlarını tutan Soros destekli, ABD güdümlü, taşeron yorumcular, akademisyenler, yazarlar ve de siyasiler tek bir ağızdan, koro halinde savaş tellallığı yapıyor.

Neymiş efendim, Suriye’ye, ABD, İsrail, Fransa, İtalya gibi istekli ülkeler tarafından askeri bir müdahale yapılmalıymış ve Türkiye de bu ittifaka katılmalıymış.

Dün bir TV yorumcusunu dinliyorum, Suriye’ye müdahale konuşulurken, sanki bir dejavu yaşadığını, ABD’nin Irak’a olan “canlı” müdahalesinin gözünde canlandığını büyük bir hayranlıkla ifade etti.

Meğer bizim taşeronlar ne kadar savaş meraklısıymış.

Merak ediyorum, savaşın içine girip de Irak’ın kaderini Türkiye de yaşadığı zaman aynı dejavuyu hayranlıkla yaşayabilecekler mi? Unutmayalım, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında bulunan 22 İslam ülkesinden biri de Türkiye…

Batı dünyası, bu gerçeği AFP haritalarında, BOP haritalarında sık sık bize hatırlatmasına rağmen, bizim taşeronlar, bu haritada ismi geçen Türkiye’nin bizim Türkiye olmadığını düşünüyorlar herhalde…

Irak’a Amerikan Haçlı müdahalesini büyük bir heves ve hayranlıkla bekleyen, işgali ABD bayraklarıyla karşılayan bazı Iraklı elit ve zenginlerin, işgal sırasında ABD askerlerinin kendi hanımlarına ve kızlarına da tecavüz ettiklerini görünce akli dengelerini nasıl kaybettiklerini gayet iyi biliyoruz.

Haçlı batıyı, Suriye’ye askeri müdahaleye davet etmek ve de Türkiye’nin de bunun içinde olması gerektiğini sürekli beyan etmek anayasal bir suçtur.

Çünkü bugün hala meşru olan ve meşruluğunu koruyan bir Suriye Devleti var, bu savaşı BM nezdinde istemeyen ülkeler var, müdahaleye davet edilen ülkelerin ise sadece Suriye için değil, BOP kapsamında Türkiye için de hedefleri var.

Böyle bir savaş Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal güvenliğini tehdit etmektedir.

Türkiye savaşa dahil olmasa bile, bölgemizde cereyan edeceği için en büyük zararı Türkiye görecektir. Bir de taşeron siyasilerimiz ve de yorumcularımızın arzuladığı gibi bu savaşa Türkiye de müdahil olursa, bu savaşın merkezi Türkiye olacaktır.

Bu Libya ya da Afganistan müdahalesine benzemez.

Çıkan savaşta en fazla can kaybı Türkiye’de ve Suriye’de olacaktır.

Batının çıkardığı terör sebebiyle zaten savaş halini yaşayan Suriye halkı ve yönetimi için çok fazla bir değişiklik olmayacaktır, onlar zaten her gün ölümle burun buruna yaşamaya alışmışlar; peki, ya Türkiye, Türk milleti ve Türk siyasileri?

Savaş içinde olmamamıza rağmen dolar 2 liranın üzerinde, borçlar almış başını gitmiş, para yetiştireceğim diye vergi alma adına vatandaşın ümüğü sıkılıp duruluyor.

Terörüyle bile başa çıkamayıp, mücadele etmeyi bırakıp, müzakere masasına oturan bir AKP’li Türkiye’nin sizce düzenli bir ordusu olan bir devletle savaşında nasıl bir netice ortaya çıkar?

Diyeceksiniz ki, ABD, AB ülkeleri, müdahaleye istekli ülkeler arkamızda…

ABD, askerimizin başına çuval geçirdiği zaman arkamızda değil miydi, stratejik müttefikimiz değil miydi? Ona mı güvenerek Ortadoğu cehennemine balıklama atlıyorsunuz?

Ülkemizi, milletimizi, topraklarımızı göz göre göre böyle bir tehlikenin içine atmak, bunun tellallığını yapmak anayasal bir suçtur. Yargı mensuplarının ve ilgililerin bu suçu işleyen her kim ya da kimlerse hukuki olarak üzerine gitmesi bir vatani görevdir.” ifadelerine değinerek açıklamalarını sonlandırdı. 


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com