Düzenlenen Panelle Madenciliğin Halk Sağlığı Üzerindeki Etkileri Tartışıldı

2014-03-10 05:42:07

  Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde düzenlenen  “Madenciliğin Halk Sağlığı Üzerindeki Etkileri” konulu söyleşi 9 Mart 2014 Pazar günü saat 13.00’te Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.  Söyleşiye, CHP Artvin Milletvekili Av. Uğur  Bayraktutan, CHP İl Başkanı Seçkin Kurt, Belediye  Başkanı Emin Özgün, Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı  Kurtul Özer, Esnaf Odaları Başkanı Demirhan Elçin,  AKP  Belediye Başkan Adayı Mehmet Kocatepe, Yeşil Artvin derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, 78’liler Derneği temsilcileri, OR-KOOP Başkanı Hasan Yaşar,  STK temsilcileri ve Artvin halkı katıldı.

Panel “Özgür Aksın Dereler” klip gösterimi ve Artvin’de “Madene Hayır” kampanyası çerçevesinde hazırlanan slayt gösterimiyle başladı. Yeşil Artvin Derneği’nin 2012-2013 yıllarında yapmış olduğu çalışmalar sinevizyon olarak gösterildi. Daha sonra Cerrattepe maden işletmesini yapacak olan firma sahibinin tapelerde çıkan ses kayıtlarında yaptığı ve millete  küfrettiği ses kayıtları dinlettirildi. Bu sırada salonda tepki sesleri duyuldu.
Panelin moderatörlüğünü Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Bedrettin Kalın yaptı. Konuşmacılar,  Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ve Eğitimci- Yazar Muammer Sakaryalı oldu.
Panelin açılış konuşmasını yapan moderatör Av. Bedrettin Kalın Artvin Cerrattepe’de yapılması planlanan madenciliğe karşı bugüne kadar verilmiş olan mücadeleyi ve gelinen noktayı anlatarak panelin yapılış nedenlerini açıkladı.
Panelin ilk sunumunu gerçekleştiren Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa Uşak  Kışladağı’nda devam eden altın madenciliği konusunu detaylarıyla anlattı. Karababa özetle şu ifadelere yer verdi:
"Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu üyesi Av. Bedrettin Kalın bizi böyle bir panele davet ettiğinde seve seve geldik. Artvin’de yapılacak madencilik tek kelimeyle Artvin’in yok olması anlamına geliyor. Altın madenciliği dünyanın hiçbir yerinde izin verilmememesi gereken bir madencilik türüdür. Bütün dünyada altın sadece ve sadece siyanür ile çıkarılmaktadır.
Madencilik etkinlikleri de bir bütün olarak değerlendirildiğinde (madenlerin çıkarılması, taşınması ve fabrikada işlenmesi) çevreye ve insan sağlığına verebileceği zararlar nedeniyle üzerinde durulması gereken bir işletme sürecidir. Bu süreçte ortaya çıkabilecek sağlıkla ilişkili başlıklar aşağıda sırayla ele alınmıştır.
EKOSİSTEMİN BOZULMASI: Maden cevherinin çıkarılması amacıyla gerçekleştirilen sıyırma işlemi sırasında tüm bitki örtüsünün tahrip edilmesi söz konusudur. Bu işlem alana özgü ekosistemin yok olmasına neden olmaktadır. Yöreye özgü endemik bitkilerin yok olması da bu sırada gerçekleşen olumsuzluklardan birisidir. Dünyada tür çeşitliliğinin korunarak ekolojik döngülerin desteklenmesinin öne çıkarıldığı bir dönemde, bunun tam tersi bir uygulamanın kabul edilemez olduğu açıktır. Ekosistemler insan sağlığını destekleyen doğal döngülerdir. Bu döngülerin yok edilmesi, araştırmalar sonucunda belirlenebilecek, önceden öngörülmesi zor, ancak benzer olaylardan hareketle öngörülerde bulunulabilen uzun erimli olumsuz sağlık etkilerine neden olmaktadır. Bu etkilerin madene yakın yerleşim yerlerinde öncelikle ortaya çıkması beklenir. Ancak araştırmaya gerek olmayan şu an bile gözle görülür somut bir gerçek vardır ki oda az önce sözü edilen, maden yakınındaki köylerde yaşayanların yüzey bitki örtüsü yok edilmiş geniş bir alanda, yoğun yağışlar sonrasında gerçekleşecek afetlerle (sel, toprak kayması, atık baraj gölü seddinin yıkılması vb) yüz yüze kalacak olmasıdır. Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle giderek daha fazla karşılaşmamız beklenen kısa erimli yoğun yağışların bu süreci çok hızlandırabileceği ve afetlerin boyutlarını büyüteceğini öngörmek de zor olmasa gerekir.
ASİT MADEN DRENAJI: Madencilik endüstrisinin çevre açısından yarattığı en büyük tehlike olarak kabul edilen asit maden drenajı, pasa adı verilen içinde cevher bulunmayan veya öyle olduğu kabul edilen kayaların içindeki sülfürün, hava ve su ile temas ederek sülfürik aside dönüşmesi sonucu gerçekleşir. Yağmur sularının atık kaya veya liç yığınlarından sızması, uzun yıllar sürekli olarak devam eden asit maden drenajına neden olur. Bu sürecin kimi kaynaklara göre yüzlerce yıl devam edebileceği belirtilmektedir. Her ne kadar asit maden drenajını önleyecek ve çevreyi yeniden düzenleyecek yöntemler geliştirildiği ileri sürülse de drenajın oluşmasını önlemek imkansızı başarmak gibidir; bir kere oluştuktan sonra durdurulabilme olasılığı yok denecek kadar azdır. Asit maden drenajının yarattığı tehlike sadece yüksek düzeydeki asitten kaynaklanmamaktadır; karşılaştığı kayalardan ayrıştırdığı ağır metalleri de içeren bu drenaj sıvıları toprağı, yer yüzeyindeki ve altındaki su havzalarını da kirletmektedir. Yüzlerce yıl sürebilecek bu kirlenmenin yöredeki canlı yaşamını dönüşümü olmayan bir biçimde tahrip edeceği dünyanın farklı bölgelerinde yaşanmış örneklerden anlaşılmaktadır. Hava Kirliliği Maden işletmesinden kaynaklanacak tozluluk, kükürtdioksit ve azot oksitlerinin hava kirliliği oluşturması söz konusudur. Solunum sistemimizde, vücudumuzun hava kirliliğinden etkilenmesini azaltacak koruyucu özellikler bulunmaktadır. Bunların başında solunum eyleminin başladığı burunda bulunan kıllar gelmektedir. Burun kılları havada asılı bulunan 10 mikron ve üzeri büyüklükteki tanecikleri tutarak koruyucu görevlerini yerine getirirler. 10 ile 2 mikron arası büyüklükteki tanecikler ise solunan hava ile solunum sisteminde ilerlerken, solunum yollarının iç yüzeyini kaplayan mukus salgısı tarafından tutulurlar. Solunum yollarının iç yüzeyini kaplayan mukoza üzerindeki siliya dediğimiz çıkıntılar sürekli dışarı yöndeki hareketleriyle mukus salgısının atılmasını ve dolayısıyla tutulan kirliliklerin vücudumuz açısından zararsız hale gelmesini sağlarlar. Korunma mekanizmalarının bozulması ise sağlık sorunlarının oluşması için uygun zemini hazırlarlar. Oluşan hava kirliliği genel anlamda aşağıdaki sağlık sonuçlarının ortaya çıkmasına neden olur:
1. Solunum sistemi enfeksiyonlarına yatkınlık, 2. Allerjik solunum sistemi hastalıklarında (astım vb.) alevlenmeler,3. Kronik obstrüktif akciğer hastalığında alevlenmeler,4. Gözde irritasyon,5. Solunum sistemi kanserleri,6. Solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarının morbidite (hastalanma hızı) ve mortalite (ölüm hızı) hızlarında artışlar gözlenecektir.
Sonuç olarak madencilik ve maden işletmeciliğinin de içinde olduğu insan etkinliklerinin çoğunun çevreye farklı düzeylerde zarar verdiği bilinmektedir. Bilinen bir başka somut gerçek de aynı çevrede yaşama zorunluluğumuzdur. Bu koşullarda ya sağlığımızı destekleyen olumlu bir çevrede yaşamayı yeğleyip, çevreyi korumak ve geliştirmek için acilen gerekli önlemleri alacağız ya da giderek artmakta olan çevresel nedenlerden kaynaklanan hastalık yüküne katlanmak zorunda kalacağız. Gelinen noktada bir başka seçeneğimiz bulunmamaktadır. Artvin de bu madenciliğin yapıldığı taktirde afet olma riski çok yüksektir. Eğimli arazide baraj gölleri tutmaz, çöker. Jeoloji mühendisleri % 35 ‘in üzerinde olan eğimlerde baraj göletlerinin tutmayacağının ve heyelanların geleceğini açıkça belirtiyorlar. Artvin’in eğimi % 60’ın üzerinde olduğuna göre riskin oranı da çok yüksektir. Artvin, Cerattepe, Genya bölgelerini içine alan bu doğa parçasına kazma vurmak cinayettir. Vatana ihanettir. Madenlere izin vermeyin. Bizler sonuna kadar yanınızdayız.” dedi.
Daha sonra söz alan panelist eğitimci-yazar Muammer Sakaryalı, Artvin’e ilk kez geldiğini kendisine Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur” romanını hatırlattığını belirterek: “Ben ilk kez Artvin’e geliyorum. İçinde bulunduğumuz salonun adı Ahmet Hamdi Tanpınar. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Artvinli olup olmadığını bilmiyorum ama “Huzur” romanı sanki burası için yazılmış. Şunu söyleyebilirim Artvin halkına bundan böyle huzur yok. Havası, suyu, toprağı risk altındadır. Toprak, hava, su kirliyse daha önemlisi insan kirlenmişse yaşam alanlarındaki tehlike kat kat artmaktadır. Eğer bu kirlilik varsa din,dil, insan, siyaset AKP, CHP,MHP ya da herhangi bir görüş tüm canlılar aynı akıbeti yaşar. Onun için bundan bir tek çıkış yolu vardır. Birlik ve beraberlik içinde olmak.  Bunlar çok güçlüler. Hükümetleri, bakanları, bürokratları etkileyebilmekte; yargıya hukuka müdahale edebilmektedirler.
Artvin’de yapılacak maden işletmeciliği için üzüntü duyuyorum. Hükümetler, bürokratlar şirketlerin işlerini kolaylaştırmak için yapabilecekleri yasa ya da mevzuat değişiklikleri örneklerini maalesef Kışladağ’da fazlasıyla gördük. Altın madenciliği sonrası  Kışladağ’da birçok normal olmayan olaylar yaşadık. Civar köylerde organları eksik doğmuş kuzular, civcivler gördük. Büyüklerimiz böyle bir olay yaşamadıklarını söylediler. Ben bunun üzerine bu anormalliklerin altın şirketinin madenciliğnden olmadığı ispatlamasını istediğim bir basın açıklamasını yaptım. Şirket onurunun zendelendiği gerekçesiyle beni mahkemeye verdi. Sekiz ay Ankara’ya mahkemeye gezdim. Sonunda hakime sunduğum ölü ve sakat doğmuş  kuzular, siyanürden zehirlenmiş insanların tutanakları gibi belgeleri sunarak beraat ettim. Sevgili Artvinliler bu beladan kurtulmanın tek yolu madencileri bu bölgeye sokmamaktır. Önümüzde yerel seçim var. Siyaset ve halk ayrı yerde duarabilir mi? Adaylarınıza sorun, bu konuda ne düşünüyorsun? Eğer kesin cevap veriyorsa eyvallah. Ama mırın kırın yapıyorsa sizde ona göre kararınızı verin. Çünkü bu kararları siyasiler alıyor." dedi
Soru-cevap bölümüne geçildiğinde madencilerin istihdam sağlıyoruz iddiasına cevap veren panelistler %2 için yaşam alanlarını yok edenler istihdam sağladığını iddia ediyorlar. Yerin dibine batsın böyle istihdam. Çıkan madenler çıkaran firmanın malı oluyor. Zehir ve pasalar yüzyıllar boyunca miras olarak o yörede yaşayan insanlara bırakılıyor. Bazı şirket yetkilileri doğayı tekrar eski haline getirip öyle gideceklerini iddia ediyorlar. Sen Tanrı mısın, Allah mısın be adam? Milyonlarca yılda varolmuş bir doğayı parçalayıp yok edeceksiniz, sonra eski haline getireceğiz diyeceksiniz. Bu yalanlara kanmayın bunların tek amacı maden sahasına girmektir. Ondan sonra zaten yapacağınız fazla bişey kalmaz.”  İfadelerine yer verdiler.

Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com