“Madenciliğin Halk Sağlığı Üzerindeki Etkileri” konulu Panel Düzenlendi

2014-03-11 06:38:22

 “Madenciliğin Halk Sağlığı Üzerindeki Etkileri” konulu Panel Düzenlendi

Yeşil Artvin Derneği öncülüğünde düzenlenen  “Madenciliğin Halk Sağlığı Üzerindeki Etkileri” konulu söyleşi 9 Mart 2014 Pazar günü saat 13.00’te Ahmet Hamdi Tanpınar Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. 

Söyleşiye, CHP Artvin Milletvekili Av. Uğur Bayraktutan, CHP İl Başkanı Seçkin Kurt, Belediye Başkanı Emin Özgün, Ticaret Ve Sanayi Odası Başkanı Kurtul Özer, Esnaf Odaları Başkanı Demirhan Elçin,  AKP Belediye Başkan Adayı Mehmet Kocatepe, Yeşil Artvin derneği Başkanı Nur Neşe Karahan, 78’liler Derneği temsilcileri, OR-KOOP Başkanı Hasan Yaşar,  STK temsilcileri ve Artvin halkı katıldı.

Panel “Özgür Aksın Dereler” klip gösterimi ve Artvin’de “Madene Hayır” kampanyası çerçevesinde hazırlanan slayt gösterimiyle başladı. Yeşil Artvin Derneği’nin 2012-2013 yıllarında yapmış olduğu çalışmalar sinevizyon olarak gösterildi. Daha sonra Cerrattepe maden işletmesini yapacak olan firma sahibinin tapelerde çıkan ses kayıtlarında yaptığı ve millete küfrettiği ses kayıtları dinlettirildi. Bu sırada salonda tepki sesleri duyuldu.

Panelin moderatörlüğünü Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Bedrettin Kalın yaptı. Konuşmacılar,  Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa ve Eğitimci- Yazar Muammer Sakaryalı oldu.

Panelin açılış konuşmasını yapan moderatör Av. Bedrettin Kalın Artvin Cerrattepe’de yapılması planlanan madenciliğe karşı bugüne kadar verilmiş olan mücadeleyi ve gelinen noktayı anlatarak panelin yapılış nedenlerini açıkladı.

Panelin ilk sunumunu gerçekleştiren Ege Üniversitesi Halk Sağlığı Ana bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Osman Karababa Uşak Kışladağı’nda devam eden altın madenciliği konusunu detaylarıyla anlattı. Karababa özetle şu ifadelere yer verdi:

“ Yeşil Artvin Derneği Yönetim Kurulu üyesi Av. Bedrettin Kalın bizi böyle bir panele davet ettiğinde seve seve geldik. Artvin’de yapılacak madencilik tek kelimeyle Artvin’in yok olması anlamına geliyor. Altın madenciliği dünyanın hiçbir yerinde izin verilememesi gereken bir madencilik türüdür. Bütün dünyada altın sadece ve sadece siyanür ile çıkarılmaktadır.

Madencilik etkinlikleri de bir bütün olarak değerlendirildiğinde (madenlerin çıkarılması, taşınması ve fabrikada işlenmesi) çevreye ve insan sağlığına verebileceği zararlar nedeniyle üzerinde durulması gereken bir işletme sürecidir. Bu süreçte ortaya çıkabilecek sağlıkla ilişkili başlıklar aşağıda sırayla ele alınmıştır.

Ekosistemin Bozulması: Maden cevherinin çıkarılması amacıyla gerçekleştirilen sıyırma işlemi sırasında tüm bitki örtüsünün tahrip edilmesi söz konusudur. Bu işlem alana özgü ekosistemin yok olmasına neden olmaktadır. Yöreye özgü endemik bitkilerin yok olması da bu sırada gerçekleşen olumsuzluklardan birisidir. Dünyada tür çeşitliliğinin korunarak ekolojik döngülerin desteklenmesinin öne çıkarıldığı bir dönemde, bunun tam tersi bir uygulamanın kabul edilemez olduğu açıktır. Ekosistemler insan sağlığını destekleyen doğal döngülerdir. Bu döngülerin yok edilmesi, araştırmalar sonucunda belirlenebilecek, önceden öngörülmesi zor, ancak benzer olaylardan hareketle öngörülerde bulunulabilen uzun erimli olumsuz sağlık etkilerine neden olmaktadır. Bu etkilerin madene yakın yerleşim yerlerinde öncelikle ortaya çıkması beklenir. Ancak araştırmaya gerek olmayan şu an bile gözle görülür somut bir gerçek vardır ki oda az önce sözü edilen, maden yakınındaki köylerde yaşayanların yüzey bitki örtüsü yok edilmiş geniş bir alanda, yoğun yağışlar sonrasında gerçekleşecek afetlerle (sel, toprak kayması, atık baraj gölü seddinin yıkılması vb) yüz yüze kalacak olmasıdır. Küresel iklim değişikliğinin etkisiyle giderek daha fazla karşılaşmamız beklenen kısa erimli yoğun yağışların bu süreci çok hızlandırabileceği ve afetlerin boyutlarını büyüteceğini öngörmek de zor olmasa gerekir.

Asit Maden Drenajı: Madencilik endüstrisinin çevre açısından yarattığı en büyük tehlike olarak kabul edilen asit maden drenajı, pasa adı verilen içinde cevher bulunmayan veya öyle olduğu kabul edilen kayaların içindeki sülfürün, hava ve su ile temas ederek sülfürik aside dönüşmesi sonucu gerçekleşir. Yağmur sularının atık kaya veya liç yığınlarından sızması, uzun yıllar sürekli olarak devam eden asit maden drenajına neden olur. Bu sürecin kimi kaynaklara göre yüzlerce yıl devam edebileceği belirtilmektedir. Her ne kadar asit maden drenajını önleyecek ve çevreyi yeniden düzenleyecek yöntemler geliştirildiği ileri sürülse de drenajın oluşmasını önlemek imkansızı başarmak gibidir; bir kere oluştuktan sonra durdurulabilme olasılığı yok denecek kadar azdır. Asit maden drenajının yarattığı tehlike sadece yüksek düzeydeki asitten kaynaklanmamaktadır; karşılaştığı kayalardan ayrıştırdığı ağır metalleri de içeren bu drenaj sıvıları toprağı, yer yüzeyindeki ve altındaki su havzalarını da kirletmektedir. Yüzlerce yıl sürebilecek bu kirlenmenin yöredeki canlı yaşamını dönüşümü olmayan bir biçimde tahrip edeceği dünyanın farklı bölgelerinde yaşanmış örneklerden anlaşılmaktadır. Hava Kirliliği Maden işletmesinden kaynaklanacak tozluluk, kükürtdioksit ve azot oksitlerinin hava kirliliği oluşturması söz konusudur. Solunum sistemimizde, vücudumuzun hava kirliliğinden etkilenmesini azaltacak koruyucu özellikler bulunmaktadır. Bunların başında solunum eyleminin başladığı burunda bulunan kıllar gelmektedir. Burun kılları havada asılı bulunan 10 mikron ve üzeri büyüklükteki tanecikleri tutarak koruyucu görevlerini yerine getirirler. 10 ile 2 mikron arası büyüklükteki tanecikler ise solunan hava ile solunum sisteminde ilerlerken, solunum yollarının iç yüzeyini kaplayan mukus salgısı tarafından tutulurlar. Solunum yollarının iç yüzeyini kaplayan mukoza üzerindeki siliya dediğimiz çıkıntılar sürekli dışarı yöndeki hareketleriyle mukus salgısının atılmasını ve dolayısıyla tutulan kirliliklerin vücudumuz açısından zararsız hale gelmesini sağlarlar. Korunma mekanizmalarının bozulması ise sağlık sorunlarının oluşması için uygun zemini hazırlarlar. Oluşan hava kirliliği genel anlamda aşağıdaki sağlık sonuçlarının ortaya çıkmasına neden olur:

1. Solunum sistemi enfeksiyonlarına yatkınlık, 2. Allerjik solunum sistemi hastalıklarında (astım vb.) alevlenmeler,3. Kronik obstrüktif akciğer hastalığında alevlenmeler,4. Gözde irritasyon,5. Solunum sistemi kanserleri,6. Solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarının morbidite (hastalanma hızı) ve mortalite (ölüm hızı) hızlarında artış.

Asit Yağmuru: Hava kirleticiler içinde yer alan kükürt ve azot oksitlerin havadaki suyla, yağmurla birlikteliği asit yağmuruna neden olur. Oluşan sülfrik asit ve nitrik asit yağmuru bitkilerde kısa ve uzun erimli etkilere neden olarak, maden işletmesinin yakın ve uzak çevresinde değişik boyutlarda yeşil örtünün yok olmasına yol açar. Bu etki uzun erimde değişik sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına da neden olur. Ayrıca maden işletmesinde nikel ve kobaltın elde edilmesinde yığın liçi işleminde sülfürik asit kullanılmaktadır. Cevher yığınlarına püskürtülen asitin bir bölümünün havaya karışması da kaçınılmazdır. Bu bağlamda liç işleminde kullanılan sülfürik asit, kükürt dioksit nedeniyle oluşacak sülfürik asit ve azot oksitler nedeniyle oluşacak nitrik asit bir arada sinerjik etki gösterecek ve asit yağmuru etkisi katlanarak artacaktır. Hava kirliliğine neden olan kükürt ve azot oksitleri solunum sisteminde de asit yağmuru benzeri bir etkileşimle solunum yolları mukozasının siliyalarını yok ederek solunum sisteminin savunmasını çökertirler. Bunun anlamı havadaki kirleticileri engelle karşılaşmaksızın akciğerlerin en alt birimi olan alveollere kadar inmesidir. Alveollere kadar inen kirleticilerin kana karışarak vücuda dağılımı ve zararlı etkilerini göstermeleri söz konusu olduğu gibi havada asılı tanecikler alveollerin yapısını bozarak solunum işlevinde kapasite azalmasına, hücrelere taşınan oksijen oranında düşmeye neden olurlar.

Kükürt Oksitler: Kükürtlü gazların asidik özellikleri nedeniyle gözlerde yanma sulanma ve kaşıntıya, saçlarda yapısal bozukluklara ve ciltte tahrişe neden olması beklenir. Ayrıca solunum fonksiyonlarında bozulmalara ve solunum ve dolaşım sistemi hastalıklarında alevlenmelere neden olurlar. Havanın su içeriği kükürtdioksit ile birleşince sülfrik asit oluşur. Bu da çevresel açıdan asit yağmuruna, solunum yolları açısından siliyer aktivitenin kaybına yol açar.

Azot Oksitleri: Havanın su içeriği azot oksitleri ile birleşince nitrik asit oluşur. Bu da çevresel açıdan asit yağmuruna, solunum yolları açısından siliyer aktivitenin kaybına yol açar. Azot oksitler; göz tahrişi, solunum sistemi enfeksiyonları ve kronik solunum sistemi hastalığı olanlarda hastanın krize girmesine neden olurlar.

Ağır Metal Kirliliği: Cevher çıkarımı sırasında oluşan tozluluk nedeniyle ve cevherin işlenmesi aşamasında (atık baraj gölü ve liç alanındaki sızıntılar) ağır metal kirliliği söz konusudur. Solunum sisteminden, mide-barsak sisteminden ve oluşan çevre kirliliğinden (su, toprak, hava) etkilenerek gelişen gıda kirliliği sonucu vücuda alınırlar. Alınan metal miktarları, süreye bağlı olarak sağlık etkilerinin ortaya çıkmasına neden olurlar. Bu ağır metallerden bazıları (cevherin alındığı toprak yapısına göre değişmekte); arsenik, antimon, kadmiyum, kurşun, cıva, çinko, demir, krom, nikel, kobalt vb.dir. Vücuda solunum ve sindirim sistemleri ve cilt yoluyla giren ağır metallerin tamamı hemen atılamaz ve vücutta birikirler (biyoakümülasyon); buda etkenin verdiği zararı artıran bir olumsuzluktur. Ağır metal maruziyetine bağlı olarak ani etkilenmeden daha çok, uzun erimde ve az miktarda alımlara bağlı sağlık sorunları görülmektedir. Bu tip sağlık sorunları ağır metal türlerine göre detaya girmeden başlıklar halinde aşağıda sıralanmıştır.

Arsenik: Cilt hasarı, saç dökülmesi, tırnaklarda kolay kırılma, kemik iliği etkilenimi ve buna bağlı anemi (kansızlık), kalpte ritim bozukluğu, ağır bronşit, göz hastalıkları (kornea ve konjoktivada), kılcal damar etkilenimine bağlı dolaşım bozukluğu sonucu kangren gelişimi ve buna bağlı yaralar, karaciğer işlevlerinde bozulma ve buna bağlı sarılık, böbrek işlevlerinde bozulma, farklı organ ve sistem kanserleri (solunum yolları, akciğer, karaciğer, böbrek, prostat, mesane, cilt).

Kadmiyum: Aşırı yorgunluk, solunum yolu problemleri, böbreklerde işlev bozukluğu, sindirim sistemi işlev bozukluğu, karaciğer işlev bozukluğu, kemik kırılmalarında kolaylaşma, farklı organ ve istemlerde kanser.

Cıva: Sinir sistemi etkilenimi, titreme (el, kol, bacaklar, baş), hafızada bozulma ve his kaybı, davranış değişiklikleri (aşırı hassasiyet, sinirli davranışlar, korku), beyin ve böbreklerde birikim, işitme kaybı, konuşma bozukluğu, görme alanı daralması, kaslarda eşgüdüm kaybı, böbreklerde birikim ve işlev bozukluğu.

Kurşun: Hedefi öncelikle sinir sistemidir. Parmaklar, el ve ayak bileklerinde güçsüzlük, kan yapım sürecinin bozulması sonucu anemi (kansızlık), kan basıncında yükselme (hipertansiyon), hafıza kaybı ve konsantrasyon problemleri, yüksek düzeyde etkilenmede beyin ve böbreklerde işlev bozukluğu, erkeklerde sperm yapımında bozulma, dişetlerinde çizgilenme (Burton çizgisi), deri ve mukozalarda solukluk, genel yorgunluk ve bitkinlik, baş ve eklem ağrıları, iştahsızlık, mide-barsak bozuklukları, kabızlık, anemi (kansızlık), gebelerde bebeğin beyin gelişiminde bozukluk.

Antimon: Göz, boğaz, nefes yollarında tahriş, idrar yapamama, kalp atışlarında düzensizlik, çeşitli deri hastalıkları, gebelerde düşük, anne sütü ile bebeğe geçiş, benzer bulguların bebekte görülmesi, akciğer ve mesane kanserleri.

Çinko: Çeşitli deri hastalıkları, solunum yolu sorunları, tüm organlarda kanserler.

Demir: Karaciğer ve böbrekte doku harabiyeti ve bunlara bağlı organ işlev yetersizliği sorunları, metabolik asidoz, mide sorunları, akciğerde birikerek pnomokonyoz (siderosiz), gözde oküler siderosiz, solunum yolu kanserleri.

Krom: Uzun erimli etkilenişim sonucunda karaciğer bozuklukları, gastrit, midede ülser, egzema, solunum sistemi alerjik sorunları, akciğer ve solunum yolları kanserleri.

Nikel: Allerjik reaksiyonlar, akciğer solunum kapasitesinde azalma, bronşit, farklı organ kanserleri (akciğer, burun, sinüsler, larinks, mide).

Kobalt: Nodüler fibrozis, kilo kaybı, dermatit ve astım benzeri sağlık sorunlarına yol açmaktadır (öksürük, nefes darlığı, akciğer fonksiyonlarındaki azalmaya bağlı solunum zorluğu). Kobalt Uluslar arası Kanser Araştırma Ajansı’na (IARC) göre olası kanserojen maddeler grubunda yer almaktadır.

Su Kirliliği: Madenlerin işletme sürecinde liç işlemi sonrasında atık baraj gölünde biriktirilen atıklardan, liç işleminin yapıldığı cevher yığınlarının bulunduğu alanlardan ve pasa yığınlarından (asit maden drenajı sonrasında) serbestleşen ağır metallerin yüzeysel ve yeraltı su kaynaklarına ulaşarak kirlenmeye neden olması söz konusudur. Bu suların içilmesi ve tarımsal alanlardaki sulama sonrasında beslenme zinciri aracılığıyla bitkilerin yapısına girmesi ve bu bitkilerin yenmesiyle maruziyet gerçekleşmesi, alınan kirletici maddelerin miktarına ve alım süresinin uzunluğuna bağlı olarak da sağlık sorunları ortaya çıkması beklenir.

Su Tüketimi: Maden işletmelerinde kullanılan su miktarının fazlalığı (Çaldağı Nikel Madeni İşletmesi’nde 135 litre/saniye), yöredeki su kaynaklarının özellikle yeraltı su kaynaklarının tempolu bir biçimde azalmasına neden olur. Bu azalma yeşil örtünün kaybına, ekosistemin bozulmasına bundan da insanların uzun erimde olumsuz etkilenmesine neden olur. Küresel ısınmanın su kaynaklarını giderek daha fazla etkilediği bir ortamda kullanılacak suyun ekosistem açısından ne denli önemli olduğunun üzerinde önemle durmak gereklidir. Ayrıca işletmelerde kullanılacak suyun tarımsal sulamada yaratacağı eksilmenin getireceği ürün azalmasına bağlı gelir kaybını, bunun yörede yaşayan insanların sosyal yaşamı ve sağlığı üzerine yapacağı olumsuz etkileri unutulmamalıdır. Madencilik etkinliklerinde tüketilen fazla miktardaki suyun yöre insanlarının kullandıkları su kayaklarından alınma olasılığının yüksekliği, akla su kaynaklarının yetersizliği halinde ortaya çıkabilecek sağlık sorunlarını çağrıştırmalıdır. Yeterli suya ulaşamayan toplumlarda impetigo, konjonktivit, skabies (uyuz), dermatofitler, askariyazis gibi temasla bulaşan sağlık sorunlarının artması beklenir.

Kazalar: Yaşamın her alanında olduğu gibi madencilik etkinlikleri sürecinde de kazaların çok önemli bir yeri vardır. Madencilik ve kazalar anahtar sözcükleriyle yapılan taramada görülen. insanların ölümüne ve doğada geniş çaplı bozulmalara neden olan kazaların birkaç örnek aşağıda sıralanmıştır.

 

Ağustos 1995’de Guyana’da (Omai), Ocak 2000’de Romanya’da (Baia Mare) ve Ekim 2001’de Gana’da (Tarkwa) atık barajlarının yıkılması; 1986’da ABD´de (Summitville) atık baraj gölünün sızdırması, Mayıs 1998’de Kırgızistan’da (Kumtor) sodyum siyanürün nehre dökülmesi, Ekim 2009’da Çin’de (Hennan) altın madeni yangını, Mart 1983 Armutçuk ve Mart 1992 Kozlu grizu patlamaları.

Sonuç olarak madencilik ve maden işletmeciliğinin de içinde olduğu insan etkinliklerinin çoğunun çevreye farklı düzeylerde zarar verdiği bilinmektedir. Bilinen bir başka somut gerçek de aynı çevrede yaşama zorunluluğumuzdur. Bu koşullarda ya sağlığımızı destekleyen olumlu bir çevrede yaşamayı yeğleyip, çevreyi korumak ve geliştirmek için acilen gerekli önlemleri alacağız ya da giderek artmakta olan çevresel nedenlerden kaynaklanan hastalık yüküne katlanmak zorunda kalacağız. Gelinen noktada bir başka seçeneğimiz bulunmamaktadır. Artvin de bu madenciliğin yapıldığı taktirde afet olma riski çok yüksektir. Eğimli arazide baraj gölleri tutmaz, çöker. Jeoloji mühendisleri % 35 ‘in üzerinde olan eğimlerde baraj göletlerinin tutmayacağının ve heyelanların geleceğini açıkça belirtiyorlar. Artvin’in eğimi % 60’ın üzerinde olduğuna göre riskin oranı da çok yüksektir. Artvin, Cerattepe, Genya bölgelerini içine alan bu doğa parçasına kazma vurmak cinayettir. Vatana ihanettir. Madenlere izin vermeyin. Bizler sonuna kadar yanınızdayız.” dedi.

Artvin’e Bundan Sonra Huzur Yok

Daha sonra söz alan panelist eğitimci-yazar Muammer Sakaryalı, Artvin’e ilk kez geldiğini kendisine Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Huzur” romanını hatırlattığını belirterek: “ Ben ilk kez Artvin’e geliyorum. İçinde bulunduğumuz salonun adı Ahmet Hamdi Tanpınar. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Artvinli olup olmadığını bilmiyorum ama “Huzur” romanı sanki burası için yazılmış. Şunu söyleyebilirim Artvin halkına bundan böyle huzur yok. Havası, suyu, toprağı risk altındadır. Toprak, hava, su kirliyse daha önemlisi insan kirlenmişse yaşam alanlarındaki tehlike kat kat artmaktadır. Eğer bu kirlilik varsa din,dil, insan, siyaset AKP, CHP,MHP ya da herhangi bir görüş tüm canlılar aynı akıbeti yaşar. Onun için bundan bir tek çıkış yolu vardır. Birlik ve beraberlik içinde olmak.  Bunlar çok güçlüler. Hükümetleri, bakanları, bürokratları etkileyebilmekte; yargıya hukuka müdahale edebilmektedirler.

Yere Batsın Madencilerin Sağladığı İstihdam

Artvin’de yapılacak maden işletmeciliği için üzüntü duyuyorum. Hükümetler, bürokratlar şirketlerin işlerini kolaylaştırmak için yapabilecekleri yasa ya da mevzuat değişiklikleri örneklerini maalesef Kışladağ’da fazlasıyla gördük. Altın madenciliği sonrası Kışladağ’da birçok normal olmayan olaylar yaşadık. Civar köylerde organları eksik doğmuş kuzular, civcivler gördük. Büyüklerimiz böyle bir olay yaşamadıklarını söylediler. Ben bunun üzerine bu anormalliklerin altın şirketinin madenciliğnden olmadığı ispatlamasını istediğim bir basın açıklamasını yaptım. Şirket onurunun zedelendiği gerekçesiyle beni mahkemeye verdi. Sekiz ay Ankara’ya mahkemeye gezdim. Sonunda hakime sunduğum ölü ve sakat doğmuş  kuzular, siyanürden zehirlenmiş insanların tutanakları gibi belgeleri sunarak beraat ettim. Sevgili Artvinliler bu beladan kurtulmanın tek yolu madencileri bu bölgeye sokmamaktır. Önümüzde yerel seçim var. Siyaset ve halk ayrı yerde durabilir mi? Adaylarınıza sorun, bu konuda ne düşünüyorsun? Eğer kesin cevap veriyorsa eyvallah. Ama mırın kırın yapıyorsa sizde ona göre kararınızı verin. Çünkü bu kararları siyasiler alıyor.

Be Adam Sen Tanrı Mısın, Allah Mısın?

Soru-cevap bölümüne geçildiğinde madencilerin istihdam sağlıyoruz iddiasına cevap veren panelistler yüzde 2 için yaşam alanlarını yok edenler istihdam sağladığını iddia ediyorlar. Yerin dibine batsın böyle istihdam. Çıkan madenler çıkaran firmanın malı oluyor. Zehir ve pasalar yüzyıllar boyunca miras olarak o yörede yaşayan insanlara bırakılıyor. Bazı şirket yetkilileri doğayı tekrar eski haline getirip öyle gideceklerini iddia ediyorlar. Sen Tanrı mısın, Allah mısın be adam? Milyonlarca yılda var olmuş bir doğayı parçalayıp yok edeceksiniz, sonra eski haline getireceğiz diyeceksiniz. Bu yalanlara kanmayın bunların tek amacı maden sahasına girmektir. Ondan sonra zaten yapacağınız fazla birşey kalmaz” ifadelerine yer verdiler.


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com