Artvin Barosundan Türkiye’de Hukuk ve Demokrasi konulu panel
Artvin spor salonunda gerçekleşen panele konuşmacı olarak önemli isimler katıldı. Cumhuriyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdür Yardımcısı aynı zamanda Gazeteci Yazar Miyase İlknur ve Artvin Baro Başkanlığının kardeş barosu olan Ankara Baro Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nun gerçekleştirdiği panele Artvin Belediye Başkanı Emin Özgün, Artvin Baro Başkanı İzzet Varan, CHP İl Başkanı Selim Bilgin, CHP Merkez İlçe Başkanı Cüneyt Öztürk, Eğitim Sen Şube Başkanı Köksal Gümüş, ADD Şube Başkanı Ahmet Biber, CUMOK il temsilcisi Fuat Özbey’in yanı sıra vatandaşlar katıldı.
Programın açılış konuşmasını Artvin Baro Başkanı İzzet Varan gerçekleştirdi. Varan konuşmasında, “ Aramızda önemli panelistlerimiz var. Bu gün özellikle 12 Eylül yargılamalarını, mağdurlarının haklarını, 12 Eylül’ün getirdiklerini özel yetkili mahkemelerini ve mevcut gündemdeki hukuki konuları yargının kuşatılmışlığını konuşacağız. Yine arada sanıyorum Cerattepe madeniyle de ilgili söyleşi olacak” diyerek panelin Artvin halkına hayırlı olmasın diledi.
Paneli yöneten, Emekli öğretmen Müzekkir Saymaz panelin gerçekleşmesinden önce salonda bulunanlara önemli hatırlatmalarda bulundu. Saymaz, “Artvin geçmişte zor günler geçirdi 12 Eylül darbesini en ağır yaşayan bölgelerden birisiydi. O dönem var olan örgütler ve gençlik örgütlenmelerini bağrında taşıyan halk evleri köylerde bulunan halk odaları, Artvin halkı bu faşist saldırıyı püskürte bildi. Ama ne yazık ki Amerikan destekli ülkemizde darbe yaptı. Darbeyi en ağır yaşayan bölgelerden biriyiz nüfusumuzun azlığına oranlarsak. Artvin de çok büyük bir kıyımın çok büyük bir eziyet ve işkencenin olduğunu görüyoruz ama şu da bir gerçek ki 12 Eylülden önce o kadar baskılara rağmen bu gün Artvin hala demokrat kimliğini dimdik ayakta tutmaktadır. Ama askeri yöntemlerle susturamadıkları Artvin i, bu defa talan etmeye başladı. Varlığına doğasına saldırmaya başladılar. Yerli sermaye ile ortaklaşa uluslararası tekeller Artvin in dağlarına ve derelerine göz diktiler biliyorsunuz il merkezimizin tepesini kucaklayan Genya dağlarında maden arama çalışmaları yapılmaya başladı. Halbuki ki daha önce burada bir hukuk savaşı verilmiş Artvin halkı bu hukuk savaşını kazanmıştı ama bu yetmedi çeşitli ihale oyunlarıyla yeniden daha geniş alanları maden sahası olarak ilan edip ihale ettiler. Cerattepe denilen bu yer Artvin’in oksijeni Artvin’in gökyüzü Artvin’in su kaynağıdır. Eğer burada maden işletmeye başlarsalar hangi yöntemlerle yaparlarsa yapsınlar Artvin halkının suyunun havasının tadı kaçacaktır” ifadelerine yer verdi.
Emekli öğretmen Müzekkir Saymaz’ın konuşmasının ardından Cumhuriyet Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdür Yardımcısı aynı zamanda gazeteci yazar Miyase İlknur konuşma yaptı.
Miyase İlknur konuşmasında; “Türkiye’nin aydınlık güçleri Artvin in desteğine ihtiyacı var o eski Artvin’deki devrimci mücadele ruhuna Türkiye’nin ihtiyacı var. Neden demokrasi konulu panel yapılıyor. 50 li yıllardan beri çok partili rejime geçildiğinden beri ne hukuk sağlam korunabilmiş ne demokrasi yerleşmiş biz sürekli hukuk ve demokrasi konulu paneller ve konferanslar yapıyoruz kim bilir kaç konferans daha yapacağız. Belki de yapamayacağız belki onlarda yasaklanır. Onları yapmakta belki cesaret isteyecek.
Demokrasi en mükemmel daha da ötesi olmayan bir rejim değildir. İnsanoğlu bakmış en ideale yakın bütün artısını eksisini koymuş bir takım zaaflarına rağmen bulabildiği rejim bu demokrasi.
Demokraside bir grubu başka gruba ezdirmemek özelliklede azınlığı çoğunluğa boğmamak için iktidarlarında otoriterliklerini engellemek için ne yapmışlar bir takım dengeler oluşturmuşlar yasama yürütme yargı bunun ötesinde adı konmamış şeylerde var basın bunlar oluşturulmuş bunların alanını belirleyecek kesin hatlar çizilmemiş.
Bizim ülkemizde 50 li yıllardan beri gelen iktidar hüküm yetkisi altına almaya çalışmış dönem dönem almışta yasaları TEK başına iktidara gelen tek başına yasalar yapmış. O yüzden biz belli periyotlarda sürekli bir anayasa tartışırız komisyonlar oluşturulur anayasa tartışmaları yapılır ve iktidardakiler ister bunlar darbeci olsun ister sivil yöneticiler olsun anayasayı kendi belirledikleri kendi siparişi üzerine yapmak isterler. Sivil toplum örgütlerini ve muhalefeti figüran rolüne düşürmek isterler. Şuanda yaşadığımızda budur.” ifadelere yer verdi.
Ankara Baro Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Ben selam söylemek istiyorum. Bu selamlar ancak Artvin’den söylenir selam olsun özgürlük savaşını veren şehitlerimize gazilerimize selam olsun 12 Mart’ın zindanlarından 12 Eylül’ün zindanlarında canlarını veren direnişçilere. Artvin’in yüreği özgürlükle bağımsızlık ateşi ile yanan civanlarına selam olsun. Metin Lokumcuya, Enver Karagöze, Artvin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün ışıklı yolundan yürüyenlere.
İzzet Varan çağırınca biran tereddüt etmeden koşarak geldim ve Artvin’in gücünü bir kez daha gördüm. Artvin 78’liler derneği iyi ki varsınız, Artvin Halkevleri iyi ki varsınız. KESK, Disk, Eğitim-Sen iyi ki varsınız. Sizler bizim dayanma gücümüzsünüz. Halen umudumuzu koruyorsak bunun başlıca sebebi sizsiniz diyerek konuşmasına başlayan Prof. Metin Feyzioğlu konuşmasının ilk kısmını Artvin’de ki maden faaliyetlerine ayırdı. Kocaman bir teşekkür ve şükran yeşil Artvin Derneğine diyen Feyzioğlu maden konusuna ilişkin şunları söyledi; “Neşe Karahan o kocaman yüreğinizle siz ne büyü bir sorumluluğu sırtlamış götürüyorsunuz sizin yanınızda kendimi çok önemsiz küçük gördüm. Bugün Artvin’in dağlarında gezdim. Hatila Milli Parkına gittim. Ey Artvin Maden kasabası olmak istiyor musunuz? Yok edilmek istiyor musunuz? Gözümle görmeden inanmazdım. Sizin canınıza kastedilmiş durumda. Varlığınız tehdit. Artvin’in o güzel dağları altın uğruna çok uluslu şirketler emperyalistler biraz daha zenginleşsin gözleri doysun diye yok edilmek isteniyor. Artvin’in suları, ormanları, yaban hayatı yok edilecek. Peki ne uğruna. Bu vatana ihanetin en tipik örneğidir. Bana bundan sonra vatana ihanet nedir diye soran olursa Artvin’in canına kastetmedir diyeceğim. Artvin’e ne vaat ediyorlar? Nasıl bir akıl tutulması? Artvin’in dağlarını yok ederken Artvin’in canına kastederken ne diyecekler. Bu sözün bittiği yerdir.
Onlar 2010 yılında taraflı hale getirdikleri yargıya güveniyorlar. Susturdukları ele geçirdikleri gazetelere güveniyorlar. Ankara’dan Biz bunları görmüyoruz. Biz Ankara’dan ne Artvin’in katlinden nede Kaz dağlarının altının üstüne getirildiğinden haberimiz var. Kaz dağlarının yüzde 65’i orman olduğu halde tam 42 yıllık Orman Bölge Müdürlüğünü kapattılar. İroniye bakın bu kapatılmadan bir ay sonra sadece yüzde 1’i orman olan Kayseri’de Orman Bölge Müdürlüğü kuruldu. Kaz Dağların görün yüreğiniz yanar. Aynı şeyi Artvin’de yapmak istiyorlar. Buna izin verecek misiniz? Neşe hanım teşekkür ediyorum gözümü açtınız. Artık bende sizdenim. Burada ki değerleri anlatmalıyız yaban hayatını, eko sistemi, bikri türlerini ormanlarımızı ve bunların ülkeye katacağı değerleri anlatmalıyız. Yüzlerce binlerce bitki çeşidimiz, yıllarımız var. Zehirlerinden panzehirler yapılıyor. Bunları anlatmalıyız.
Artık bir dava Arkadaşınız olarak Artvin’in sesini gittiğim her yerde tüm Türkiye’ye anlatacağım. Ev ev gezeceğiz mahalle mahalle gezeceğiz anlatacağız ve pişman olacaklar.”
Konuşmasının ikinci kısmında darbelere ve yeni anayasaya değinen Feyzioğlu ne çektiysek darbelerden çektik diyerek konuşmasının devamında; “Artvin’e 12 Eylül’ü anlatmaya gerek yok ne çektiysek zaten 12 Eylülden çektik. 12 Eylül 1980 sadece bir askeri darbe değildir. Emperyalizmin Türkiye’yi işgalidir. Dernekler STK’lar kapatılmıştır, nesiler siyasetten uzaklaştırılmış. A politik biat eden, tepkisiz bir nesil yetiştirilmiştir. Sendikacılık yok edilmiş ve emeğin sömürüsünün yolu açılmıştır. Bir yandan da DGM’ler aracılığıyla siyasi iktidarlar toplumun her zerresini istedikleri yaptırımı yargı yoluyla uygular hale gelmiştir. Hiç kuşkusuz hiçbir darbeyi kabul etmek doğru değildir. Aynı şeyleri tüm darbeler için söylerim.
Demokrasi Halkla olur. Emir komuta zinciri içinde olmaz. 12 Eylül 1980 zihniyeti 12 Eylül 2010’da üzerine kaçak kat çıkılarak derinleştirilmiştir. 12 Eylül 2010, 12 Eylül 1980 darbesini en az bir 50 sene daha kalıcı bir hale getirecek başka bir darbedir. Halk kandırılarak yaptırılmıştır. 12 Eylül 2010 Yargı devlete daha da bağımlı kılınmış bununla da kalınmamış yüksek mahkemeler iktidara bağımlı hale getirilmiştir.
Ben anayasa değişikliğine karşı değilim. Anayasa daha demokratik bir toplum için değiştirilir. Seçim barajını düşürsünler, dokunulmazlığı kaldırsınlar, gizli tanıklık durumunu kaldırsınlar, Özel Güvenlik mahkemelerini kapatsınlar, komutanları tahliye etsinler, gazetecileri serbest bıraksınlar o zaman inanırım bu anayasa daha demokratik çağdaş bir toplum için yapılıyor. Madem amaç demokratik, çağdaş bir toplum değil, peki amaç ne? İlk üç maddeyi değiştirmek anlamıyorum ki, ilk üç maddede onları rahatsız eden ne? Laiklik, sosyal devlet, hukuk devleti ya da üniter devlet olması mı?
Böyle bir ortamda yapmamız gereken tek şey Atatürk’ü anlamak ve onun yolundan gitmek. Tek isteğimiz özgürce nefes almak. Bize bağımsızlık lazım” ifadelerini kullandı.
|