TOÇ Bir Sen Genel Başkanı Günay Kaya Artvin’de hemşerileriyle bir arya geldi. İlimizde gerçekleştirdiği geziler kapsamında AGC’ni ziyaret etmeyi unutmadı.
Memur-Sen Genel Sekreteri ve Tarım- Orman hizmet kolunda yetkili sendika TOÇ Bir-Sen´in Genel Başkanı Günay Kaya, Artvin’e gelerek hemşerileri ile buluştu. TOÇ Bir Sen Genel Başkanı Kaya, ilde kurum ziyaretleri gerçekleştirerek kurumlarda çalışanlarla bir araya geldi ve onların taleplerini dinleyip, TOÇ Bir-Sen´in çalışmaları hakkında bilgi verdi. İlimizde bir dizi ziyaretlerde bulunan Kaya, AGC’ni de unutmadı.
Dernek binasında gerçekleşen ziyarete TOÇ Bir Sen Genel Başkanı Günay, Artvin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Tolga Gül, Sayman Zeki Alkan, Sekreter Orhan Şengün, dernek üyesi Sevgi Erer, TOÇ Bir Sen İl Başkanı Yaşar Gürel, Teşkilatlanma Sekreteri Uğur Atlılar, Kadın Kolları Başkanı Aysun Yurttaş, Basın Halkla ilişkiler sekreteri Emin Tunç, İl Sekreteri Enis Seçkin, Mali Sekreter Fatih Düzcan katıldı. Karşılıklı sohbet şeklinde gerçekleşen görüşmede Kaya TOÇ Bir Sen sendikası hakkında bilgi verdi. Ardından ise Genel Başkan Kaya genel gündem hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kaya yaptığı değerlendirmelerde öncelikle kısaca TOÇ Bir Sen’in tarihçesi hakkında bilgi verdi. Genel Başkan Kaya, konuşmasında; “25.06.2001 tarihinde 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanununun kabul edilmesiyle memurların sendika kurmaları yasal dayanağa kavuşmuştur. Önceden beri bir çok sosyal faaliyetin içerisinde olan Osman ŞİMŞEK yirmi üç kamu çalışanıyla birlikte 23.05.2001 tarihinde Memur Sen Konfederasyonuna bağlı olarak TOÇ Bir-Sen´i kurmuşlardır. Sendikanın ilk Genel Başkanı Osman Şimşek olmuştur ve 1.Olağan Genel Kurulda da Osman Şimşek seçilmiştir 2003 yılında Osman Şimşek’in Gen. Müd. Yrd. olması nedeniyle Genel Başkanlığa Ali Cumhur Taşkın gelmiştir. 20.03.2005 Tarihinde yapılan ikinci olağan genel kurul sonucunda yönetim Kurulu tamamen değişmiş ve Genel Başkanlığa Günay Kaya olarak ben seçildim. Kuruluşundan bu güne Sendikamız istikrarlı bir büyüme ile 2002 yılında 502, 2003 yılında 2560, 2004 yılında 5627, 2005 yılında 7057,2006 yılında 10044, 2007 yılında 14083 , 2008 yılında 17318 üye ile yetkili sendika olmuştur.2009 yılında 19467 üye 2010 yılında 20334 üye sayısına ulaşmıştır. TOÇ Bir-Sen 2005 yılındaki ikinci olağan genel kurul sonrası kurumsal yapısını güçlendirmeye önem vererek şubeleşme çalışmalarına başlamıştır. En son Eskişehir-Kütahya 38 Nolu Şube kuruluşu yapılmıştır.”ifadelerini kullandı.
TOÇ Bir Sen’in çalışmalarına ilişkin de düşüncelerini aktaran Günay Kaya; “ Evrensel anlamda, temel insan hakları; doğal, vazgeçilmez, devredilemez özelliklere sahip tüm insanların, din, renk, yaş, cinsiyet, ırk, düşünce, zenginlik v.b hiçbir ayrım gözetmeksizin yalnızca insan oluşundan dolayı elde etmiş olduğu haklardır. Bu anlamda insan hakları değerler sisteminde en üst sıralarda yer alan temel haklardır. Hukukun temelinde yer alan kurucu ilkedir. Yaşama hakkı, özgürlük ve kişi güvenliği hakkı, adil olarak yargılanma hakkı, düşünce, din ve vicdan özgürlüğü hakkı, ifade hakkı eğitim hakkı, özel yaşama ve aileye saygı hakkı, çalışma hakkı, adil ücret, sosyal güvenlik, sendika ve grev hakkı, barış hakkı, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı gibi hakları bireyler, yalnızca insan olmakla elde etmiş olurlar. Başka gerekçe aranamaz. Çağdaş devletler bu haklara uymakla ve bunları korumakla yükümlüdürler. İnsan hakları geçmişten geleceğe bir ideal olarak süreç içerisinde sürekli gelişme kaydettiği gibi bu haklar aynı zamanda, bireye ve devlete de çok ciddi ödevler ve sorumluluklarda yüklemektedir. İnsan yüce bir değerdir. Devletin ve temsilcilerinin en temel görevi ve sorumluluğu da bu yüce değer insanın, temel haklarını korumak olmalıdır.
Bu temel haklardan birisi de yukarıda zikrettiğim, sizlerinde çok iyi bildiği sendikal haklardır. Sendikal haklarda malumu üzere örgütlenme, hiçbir engelle karşılaşmadan sendika kurabilme, üye olma ve üyelikten ayrılabilmeyi, toplu pazarlık hakkı ve grev hakkını kapsamaktadır. Bu üçü; örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakkı sendikal hakları oluşturmakta, aynı zamanda da birbirinden ayrılamaz, bölünemez, indirgenemeyen haklardır.
Sendikal haklar aynı zamanda temel insan haklarından biri olduğu için bizim bireyler olarak, çalışanlar olarak, millet olarak, devlet olarak bu meseleye daha makro çerçevede evrensel, daha mikro düzeyde derin bakmamız kaçınılmazdır. Daha gelişmiş, katılımcı bireyler, demokratik bir devletten söz ediyorsak, edeceksek kuşkusuz ki sendikal hakları bireyler, çalışanlar, devlet olarak ıskalayamayız, yok sayamayız. Ya da akılla, mantıkla uluslar arası normlarla çatışır, onlara aykırı bir biçimde yarım yamalak tanımlayamayız.
EMASYA kısa süre sonra kaldırıldı. Diğer önerilerimizin de bu pakette yer alması, hükümetin sivil toplumun önemi ve önceliğine yönelik bakış açısını yansıtması açısında da önemlidir” dedi.
Kaya açıklamalarının devamında; “Egemenlik yetkisinin yetkili kurumlar eliyle kullanılacağı’ ifadesinin, ‘egemenlik yetkisini millet adına TBMM kullanabilir’ şeklinde bir değişiklik yapılmamasını eleştirdi. Ülkemizde kamu görevlilerinin sendikal haklarını düzenleyen 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu hiç şüphesiz ki örgütlenme, toplu pazarlık ve grev hakları boyutuyla onlarca eksiklik içermektedir. Biz MEMUR SEN olarak, TOÇ BİR-SEN olarak 4688 sayılı yasada ki bu aykırılıkların giderilmesi, çağdaş, evrensel anlamda sendikal haklara sahip olma adına yılmadan, usanmadan, bıkmadan mücadele veriyoruz. Bu erdemli, soylu mücadelemize katkı sunan her bir üyemizi can-ı gönülden tebrik ediyorum.
Toplu Sözleşme Yasası’nın, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndan TBMM Genel Kurulu’na geldiği bu günlerde, yeni tasarının uluslar arası standartlardan İLO (Uluslar arası Çalışma Örgütü) normlarına uygun sendikal hakları tanımlaması kanımca sadece, çalışanlarımız, sendikalarımız bakımından olduğu kadar, hukuk sistemimiz, demokratik standartlarımız, çalışma barışımız, adil- hakkaniyetli gelir dağılımımız, idari yapımızın feodal tortulardan temizlenebilmesi, rasyonel, şeffaf, sürdürülebilir bir kamu mali yapımız bakımından da son derece önem arz etmektedir. İşte bu çok boyutluluğa binaen TOÇ BİR-SEN- MEMUR SEN olarak İLO’nun, “87 nolu Sendika Özgürlüğüne ve Örgütlenme Hakkının Korunması”na ilişkin sözleşme, 98 nolu “Örgütlenme Ve Toplu Pazarlık Hakkı’nın Korunması”na ilişkin sözleşme, 151 sayılı “Kamu Hizmetinde Örgütlenme Hakkının Korunması ve İstihdam Koşullarının Belirlenmesi Yöntemleri”ne ilişkin sözleşme hükümleri ile İLO Denetim Organları’ndan Uzmanlar Komisyonu ile sendika özgürlüğü komitesi kararlarına uygun bir sendikal mevzuatımızın olması son derece önemlidir. TBMM Genel Kurulu’na sevk edilen tasarının bu çerçevede oluşması için yoğun bir çaba içindeyiz.
Bu bağlamda bugüne gelmeden bağlı bulunduğumuz MEMUR SEN’in gayretli çalışmaları ile 12 Eylül 2010 Referandum Paketi’ne, Toplu Sözleşme Hakkı’nın koydurulması, ve referandumda yüzde 58 evet ile memurların toplu pazarlığının, “Toplu Görüşme”den “Toplu Sözleşme” şekline dönüştürülmesi sendikal mücadele bakımından son derece anlamlıdır. Bu durum aynı zamanda 2.600.000 civarındaki kamu çalışanının emeğinin, ekmeğinin, alın terinin karşılığının belirlenmesinde iktidarların insafı yada insafsızlığı, merhameti yada merhametsizliği, duyarlılığı yada duyarsızlığı, anlama yada anlayamama, görme yada görememe, basiret yada basiretsizliği gibi subjektif, tek boyutlu öngörülemeyen, hesaplanamayan “ben yaptım oldu, bitti”lerinden de memurlarımızın sosyo-ekonomik haklarını korumuş olacaktır.
İçeriği düzgün Toplu Sözleşme Yasası aynı zamanda da adil bir gelir dağılımına da katkı sunacaktır. Çünkü; toplu sözleşme pazarlık masaları aynı zamanda en stratejik sosyal bir platform olarak tıpkı beyin cerrahlarının ameliyat esnasında ki hassasiyet ve dikkatleri gibi toplu sözleşme masaları da ülkenin, milletin, devletin imkanlarının adil bir biçimde hakça, insanca paylaşılacağı, emeğin hakkının, hukukunun savunulacağı, korunacağı sosyal platformlar olarak görülmesi, algılanması gerekir.
Toplu sözleşme aynı zamanda iktidarların politik tercihlerine dayanan kamu mali politikalarına da bir boyutuyla disiplin ve denetim getirecektir. Zira milletin ve devletin imkanlarıyla oluşturulan bütçeler siyasal ve teknik iktidarların eliyle gelişi güzel değil, dengeli ve hesaplı bir biçimde vatandaşın, milletin daha çok fayda sağlayacağı biçimde kullanılması gerekir. Bir örnekle açıklayacak olursak; Düğünde gelinin başına on binlerce dolar savuran birinin, çocuklarının temel ihtiyaçlarına para bulamaması gibi bütçeleri hesapsız harcayan popülist politikalarla, aklı devre dışı tutan, milletin ve devletin imkanlarını hesapsızca savuran iktidarın, memurun ücretlerine sıra geldiğinde “bütçede para yok, devletin imkanları yetersiz, veremeyiz “ ve dahası gibi mazeretlerle hesapsızlığın kuralsızlığın, rasyonelleşememenin, hukuk devleti olamamanın doğal bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor.
Toplu Sözleşme Hakkı bu anlamda, memurlarımızın, ekmeğini, alın terini, hakkını- hukukunu korumada, oyunun kurallarını belirleyeceği için iktidarları da daha disiplinli, keyfilikten uzak, akıllı davranmaya zorlayacağı için idari yapımızın otoriter, tek taraflı yönetim anlayışını da, çok boyutlu yönetişim anlayışına dönüştürecektir.
MEMUR SEN, TOÇ BİR-SEN olarak Hans’ın yarım yüz yıldan fazla bir süredir sahip olduğu İLO normlarında ki sendikal haklara, Hasan’ın da sahip olma zamanının da çoktan geçtiğini düşünmekteyiz. Artık Hasan’ın da grevli toplu sözleşmeli sendikal hakları olduğunu ve bunların temel insan haklarından olduğuna göre bu güne kadar ülkeyi yönetenlerin Hasanlar’dan yani 2.600.000 kamu çalışanından özür borcu olduğunu düşünmekteyiz.”ifadelerine yer verdi.
|