Türk Eğitim-Sen Artvin Şube Başkanı Nizamettin Torun LYS Sonuçları ile ilgili basın açıklaması yayınladı.
Türk Eğitim-Sen Artvin Şube Başkanı Nizamettin Torun yaptığı yazılı açıklamada; “Gençlerin Geleceği ÖSYM’ye Emanet Edilebilir mi? Lisans Yerleştirme Sınav (LYS) sonuçlarının açıklanmasıyla beraber tartışmalar da başladı.
2010 yılındaki KPSS hırsızlığı, geçen yıl şifre tartışmaları, bu yıl KPSS’de “soruların sızdırılması” iddialarıyla gündemden düşmeyen ÖSYM şimdi de yeni bir skandala imza attı. İddialara göre liselerin Türkçe matematik alanlarından mezun olan öğrencilerin Matematik Fen (MF), sosyal bilimler bölümlerinden mezunların da Türkçe-Matematik (TM) puanlarının hesaplanması unutuldu. Hatanın düzeltilmesiyle 870 bin öğrencinin başarı sırası değişecek. LYS’de 180 puan barajını aşamadığı için elendiği belirtilen yaklaşık 200 bin öğrenciden 100 bini de barajı aşarak, tercih hakkına kavuşacak.
ÖSYM Başkanı Sayın Ali Demir’in, her skandalın ardından çelişkilerle dolu açıklamalarıyla iddiaları reddedip başka bir skandala daha imza atmak üzere yola devam demesi gibi bir duruma alıştırıldık.
Mayıs 2011’deki basın açıklamamızda, “Bir yıldır milletçe ÖSYM dizisini seyrediyoruz. Dizi, KPSS rezaletiyle başladı, YGS ile klasikleşti ve şimdi ALES ile zirveye ulaştı. 26 Nisan itibariyle ÖSYM’nin son skandalı, 8 ilde cezaevlerinde yapılan YGS sınavındaki Fen Bilimleri sınavını iptal edilmesidir. Şimdi hep birlikte sıradaki skandalı bekliyoruz!” Demişiz. Bugün ÖSYM dizisinin hiç değişmeden devam ettiğini görüyoruz.
ÖSYM’nin adı, beceriksiz yöneticiler yüzünden hataların, hırsızlığın, yolsuzluğun, hüllenin merkezi olarak anılmaktadır. Gelecekleri çalınan, haksızlığa uğrayan gençlerimiz artık sınavların temiz eller tarafından yapılmasını istemektedir. Herkesin bilmesi gerekir ki, şaibe bulaşmış sınavlar toplum vicdanında hiçbir şekilde kabul görmemektedir.
Her alanda görülen çürümenin, Türkiye’nin en güvenilir kurumu olan ÖSYM’de bulaşmaması zaten beklenemezdi. ÖSYM’deki skandallar dizisi gençlerin sadece bu kuruma değil devlete olan güvenini de sıfırlamıştır. 2010 yılında sınavın tekrarlanmasına yol açan organize hırsızlık olayını aydınlatmayan, suçluları cezalandırmayan devlete gençlerin güvenmesi için bir sebep var mıdır? Yaptığı her sınavda bir skandala imza atan ÖSYM’ye gençlik neden güvensin? Bundan böyle ÖSYM doğru-temiz bir sınav yapsa bile şüpheleri üzerinden atamayacaktır.
LYS’de Sonunculuk Artvin’in Kaderi mi?
ÖSYM’nin açıklamasında LYS´de en az başarılı iller Tunceli, Hakkari, Ağrı, Şırnak, Ardahan ve Artvin olarak sıralandı. Artvin 2011 yılında olduğu gibi 2012 yılında da LYS MF puanında en az başarılı illerin başında yer aldı. Sebepleri ne olursa olsun MF puan türünde en sonda yer almak Artvin’in kaderi değildir.
Bunun sebepleri üzerinde ciddiyetle durulması gerekir. Öncelikle ilimizin ortaöğretim kurumlarındaki (bütün sınıflarında) devamsızlıklar gözden geçirilmelidir.
Daha önceki yıllarda ilimizde matematik ve fen bilgisi öğretmeni sıkıntısı çekilmiş midir? Nicelik olarak diğer branşlara göre fazla bir yetersizlik söz konusu olmuş mudur? Halen görev yapmakta olan bu branşlardaki öğretmen sayısı ne durumdadır? LYS sonuçlarına göre ilimizde ki başarısızlığın sadece MF alanında olmadığını da söylemek gerekir.
İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün geçtiğimiz öğretim yılında başarıyı artırmak için uyguladığı projenin LYS sonuçlarına yansımadığı anlaşılıyor. Aksaklıklar gözden geçirilerek uygulamaya devam edilmesi gerekir. Eğitimde eksikliklerin de, başarılı çalışmaların da sonuçlarının zamanla ortaya çıktığı herkesin bildiği bir gerçektir.
Türk Eğitim-Sen’in Artvin Barosu ve T. Kamu-Sen ile 12 Haziran 2012 tarihinde ortaklaşa düzenlediği “Eğitimin 2012 Karnesi Paneline” Artvin İl Milli Eğitim Müdürlüğünü temsilen bir kişinin dahi katılmaması dikkati çekmiştir. Bu paneli hükümetin sendikası olarak tanınmış olan sendika düzenlemiş olsaydı İl Milli Eğitim Müdürlüğünün panele tam tekmil katılacağından şüphe etmiyoruz. Biz İl Milli Eğitim Müdürlüğünün olumlu faaliyetlerini desteklediğimizi her fırsatta söylüyor ve gösteriyoruz. İl Milli Eğitim Müdürlüğü ise tarafsızlığını sadece söylemekle yetiniyor.
Tarafsız olduğunu beyan edenlerin, eğitim ile ilgili konularda Türk Eğitim-Sen ile birlikte görünmekten korkmamaları gerekir. Böylesine korkuların eğitime hizmet etmediğini söylemeye gerek yoktur.
Türk Eğitim-Sen olarak, ilimizdeki görevlendirmelerle ilgili somut gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Öğretmenleri Kim Atayacak?
AKP’li milletvekillerinin basın yayın kuruluşlarına servis ettikleri “yerel yönetim paketi” yasalaşırsa Güneydoğu’da öğretmenleri belediyeler, diğer bir ifade ile PKK atayacaktır. Yerel yönetimlerde reform adı altında yapılan çalışmalar federalleşme yönünde atılmış adımlardır. ABD’nin bir an önce tamamlanmasını istediği “sivil anayasa- yeni anayasa”nın amacı da budur. Başkanlık sistemi parça parça hayata geçirilmeye çalışılmaktadır.
Bu çerçevede özellikle öğretmen ve doktorların yerel idareler tarafından atanması, iş güvencelerinin yalnızca görev yaptığı ille sınırlandırılması ve memurların başka ile tayin haklarının ellerinden alınması da planlanmaktadır. Bu durum, tam anlamıyla yerel yönetimlere özerklik verilmesi ve kamu çalışanlarının iş güvencesinin yok edilmesi anlamı taşımaktadır.
Öğretmenler belediyeler tarafından atanırken diğer eğitim çalışanlarının (memur, hizmetli.) durumunun daha kötü olacağını söylemek abartılı bir tahmin olmaz.
Geçtiğimiz yıl öğretmenlere yapılan saldırıların sebeplerini şimdi daha iyi anlıyoruz. Öğretmenler en az maaş alan kamu çalışanı durumuna getirilmekle kalmadı, haftada 15 saat çalışıp yan gelip yatan meslek mensupları olarak tanıtıldı. Türkiye’de dönüştürülmek istenen kurumlar, meslekler önce itibarsızlaştırılmaktadır. Biz Türk Eğitim-Sen olarak, diğer işaretlerle beraber öğretmenlerin iş güvencesinin ortadan kaldırılmak istendiğini vurgulayarak meslektaşlarımızı uyarmıştık.
Öğretmenler huzur içinde tatile giremedi. Temmuz ayının sonuna yaklaşmışken hala atama çilesi çeken arkadaşlarımızın sayısı oldukça kabarıktır. Ayrıca, norm kadro fazlası olma ihtimalini düşünen meslektaşlarımız için yaz tatili tam bir kâbus haline gelmiştir. Öğretmenler Eğitim yılı başında, kendilerini hangi sürprizlerin beklediğini düşünerek tatillerini tamamlayacaklardır.
|