Artvin Büyük Ortadoğu Projesini Engellediği İçin Tehdit Altındadır

İstanbul Artvin Dernekler Federasyonu, Kültür-Sanat ve Doğa Etkinlikleri kapsamında “Artvin’de son durum” konulu panel düzenledi.

Moderatörlüğünü İSARF Kurucu Genel Başkanı Sinan Temiz’in yaptığı panele, Ziraat Yüksek Mühendisi Mustafa Işık, Doç. Dr Oğuz Kurdoğlu, İnşaat Mühendisi Naci Özen ve Av. Bedrettin Kalın’da konuşmacı olarak katıldı.

Tüm gayretlerinin güzel bir il ve mutlu bir halk olduğunu dile getirerek, katılımcılara teşekkür eden Sinan Temiz, şeffaf ve demokrat bir yapı ile Artvin’e ait tüm sorunlara el attıklarını, uzmanlar aracılığıyla da halkı bilinçlendirme çalışmaları yaptıklarını söyledi.

Panel de ilk olarak konuşan Ziraat Yüksek Mühendisi Mustafa Işık, Artvin’in tarihi hakkında bilgi vererek, tarım alanlarının azlığına dikkat çekti, sulama kanallarını arttırmaya yönelik çalışmaların üretime de geçmeye sebep olacağını söyledi. Arıcılık ve balık üretiminde de, halkın bilinçlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Artvin Bir Felaket Yaşıyor

Panelde konuşan İnşaat Mühendisi Naci Özen , Artvin’in bir felaket yaşadığını söyleyerek, emperyalistlerin cumhuriyetin kurucu temsilcilerine kabul ettiremediklerini, M. Kemal Atatürk’ün ölümüyle birlikte devreye sokmaya başladıklarını iddia etti. İlk iş olarak Milli Eğitim’in içler acısı hale getirildiğini belirtti.

Akarsuların yönetiminde vatansever bir mühendis aklı olmadığını ifade eden Naci Özen, “Bugün kullandığımız elektrikten daha fazla elektrik üretebilirdik. Yok edilen topraklar yerine, üç misli daha fazla alanı sulayabilirdik. Sulama maksadıyla akarsularımızdan ihtiyaçtan çok fazla su alınmış ve topraklarımız çoraklaştırılmıştır. Ülkemizdeki barajların faydalı, iş gören hacimleri, ihtiyacın on mislinden fazla inşa edilmiştir. Barajların faydalı hacimleri, zararlı hacimlerinden azdır. Elektriğin en pahalısı barajlı santrallarda üretilir” dedi.

Özen, Emperyalistlerin ülkemizin değerli insanlarının doğru düşünmelerini önlediklerini ve kendi isteklerine uygun plan ve proje yapmalarını sağladıklarını belirtti.

Ülkemizdeki büyük yatırımların altına imza atanların bürokratlar ve siyasetçiler olduğunu, bu felaketin 3 aktörü olduğunu ve ipi elinde tutup oynayanın da dünyanın hayduttu olduğunu ifade eden Özen,, “Yapılanlara bakınca haydut lafı az kalır. Sadece insanlığa değil, hayatı birlikte yaşadığımız tüm canlılara ihanet ediliyor” diyerek tepki gösterdi.

“Artvin büyük Ortadoğu projesini engellediği için tehdit altındadır.” diyerek konuşmasına devam eden Naci Özen, çocuklarımın ve torunlarımın yüzüne bakamadığını söyleyerek, söylediği her şeyin arkasında olduğunun altını çizdi.

DOĞU KARADENİZ’DE DOĞAYA ŞİDDET UYGULANIYOR!

HES yapımı sırasında ciddi bir ekolojik katliam yapıldığını ileri süren

Doç. Dr Oğuz Kurdoğlu da, "Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu konusunda önemli yanlışlıklar yapılıyor” diyerek, “İzin süreci tamamlanmadan biten HES'ler var. Dereye bırakılacak cansuyu konusu bir sisteme oturtulmuş değil. Bu miktar her derenin habitat zenginliğine göre ayrı ayrı belirlenmesi ve mutlaka oradaki canlı yaşamı etkilemeyecek şekilde ayarlanmalı" dedi.

Memleketi olan Artvin’de yapılan projelerin yol açtığı tahribatı görsel sunumla anlattan Doç. Dr. Oğuz Kurdoğlu, Doğu Karadeniz’in Dünya’da korunması gereken 200  ekolojik bölgeden biri olduğuna dikkat çekerek, HES’ler, Maden’ler, taşocakları ve Yeşil yol projesi ile Artvin’de ve Doğu Karadeniz’de doğaya şiddet uygulandığını söyledi.

Yeşil yol projesinin sosyal etkilerine de bakmak gerektiğini söyleyen Kurdoğlu, “Türkiyenin doğası kirizde. Vatanaseverlik demek Atatürk’ün dediği gibi doğayı sevmektir. Artvinliler de doğasını seviyor.” diyerek devam etti.

HES'lere karşı olmadığının altını çizen Kurtoğlu, doğru projeler yapılarak, bölgedeki HES'lerin sayısının mutlak surette azaltılması gerektiğine inandığını belirtti.

ŞAVŞAT’IN YAYLALARI, ARAPLARA GEZDİRİLİYOR!

Panelde son olarak konuşan Cerattepe’de madencilik faaliyetine karşı mücadele eden Yeşil Artvin Derneği Kurucu Üyelerinden Avukat Bedrettin Kalın, “"Herkes çok net ve açık bir şekilde biliyor ki yargı organları, bilirkişiler ve adalet sistemi başlı başına baskı altında. Mücadeleden vazgeçtiğimizi düşünenler yanılıyorlar ve bilmiyorlar ki, sadece şartlar zorlaştı” dedi.

Şavşat’ın yaylalarının araplara gezdirildiğini söyleyen Kalın, “Bin yıldır kullandığımız yaylalarımızı ecrimisil ödeyerek kullanacağız. Bizler mücadelemizde yılmayacağız ve inanıyoruz ki, elbet hukuk bir gün işlecek” dierek konuşmasını tamamladı.