Türk Ocakları Artvin Şubesi Başkanı Hocalı Katliamını Kınadı

2019-02-26 08:19:58

Türk Ocakları Artvin Şubesi Başkanı Hocalı Katliamını Kınadı

Türk Ocakları Artvin Şubesi Başkanı   Hüseyin Kurt “Hocalı Katliamı” nın yıl dönümü sebebiyle bir basın açıklaması yaptı.

Türk Ocakları Artvin Şubesi Başkanı  Kurt basın açıklamasında; “Karabağ ismini, 17. Yüzyılda bu toprak üzerine kurulan, Azerbaycan Türk Hanlığından almıştır. Karabağ Bölgesi, Azerbaycan’ın diğer bölgeleriyle beraber Ermenistan’ı ve İran’ı da kontrol edebilecek bir noktada bulunması sebebiyle Kafkasya bölgesinde jeopolitik bir öneme sahiptir. Ermenistan işgali altında bulunan Dağlık Karabağ (4. 400 km2 ) yüzölçümü ile Karabağ Bölgesinin bir parçasıdır. Ormanlık bir araziye sahip olan Dağlık Karabağ; aynı zamanda yeraltı kaynakları yönünden de çok zengindir. 19. Yüzyıl başlarına kadar Türk Boyları tarafından yönetilen bölge, 1826 yılında Çarlık Rusya’nın işgaline girmiştir. Bölgedeki nüfusun yüzde altmış beşini, Azerbaycan Türk’leri oluştururken, Ermenilerin nüfus oranı, yüzde otuz beşti. Fakat Çarlık Rusya’nın, Osmanlı ile aralarında kendisine yakın bir Hristiyan devlet kurma çabaları doğrultusunda bölgeye; Anadolu’dan ve İran’dan bir milyon

civarında Ermeni göç ettirmiştir. Bu göçler sonucunda, Ermeni’ler nüfus çoğunluğunu ele geçirmiş, böylelikle Ermeni Bölgesinin kurulması sağlanmıştır.

1923 yılında Azerbaycan Cumhuriyeti’ne bağlı otonom bölge statüsü verilen Dağlık Karabağ’da bu statüko 1980’lerin sonuna kadar korundu.

Sovyet Yönetiminin her geçen gün zayıflayan otoritesini değerlendiren Dağlık Karabağ Otonom Yönetimi, 1988’de Ermenistan Cumhuriyeti’ne bağlanmayı talep etti. Bu talep karşılık bulmazken, Azerbaycan ile Ermenistan’ın 1991’de bağımsızlıklarını ilan etmelerinin akabinde Dağlık Karabağ Ermeni’lerinin ayrılma girişimleri de yoğunlaştı.

Bu dönemde Karabağ’daki Azeri nüfusu, zorunlu göçler nedeniyle yüzde yirmiye kadar düşmüştü. 10 Aralık 1991 de yapılan ve bölgede kalan Azerilerin boykot ettiği referandumda; Ermeni’ler, Azerbaycan’dan ayrılmak için oy kullandı. Referandumun ardından Dağlık Karabağ’ın bağımsızlığı ilan edildi. Ancak bu girişim Uluslararası toplumda karşılık bulmadı.

Hocalı, toplam 7,5 km2 yüzölçümü ile Dağlık Karabağ’ın en büyük ikinci ve bölgede havalimanı bulunan tek şehri idi.

Ermenistan’ın toprak talebinden önce; Hocalı’nın nüfusu, 23,750 iken bu sayı, o kara şubat gününden sonra 2500’e gerilemiştir.

1991 yılında Azerbaycan, bağımsızlık ilanının ardından kurulan mecliste, halktan gelen baskılar karşısında Dağlık Karabağ özerk statüsünün kaldırılmasına karşılık; Dağlık Karabağ Meclisi, bir halk oylaması düzenleyerek cevap verdi. Çoğunluğu Ermenilerin oluşturduğu bölgede referandum sonucunda, Dağlık Karabağ Parlamentosu bağımsızlığını ilan etti. 6 Ocak 1992 tarihinde Dağlık Karabağ Cumhuriyeti kuruldu. 1992’de Sovyetler Birliği birlikleri bölgeden çekildi.

1990 yılında çıkarılan bir kanunla, Azerbaycan’ın bütün bölgelerinde av silahları da dâhil olmak üzere silahlar toplanırken, Dağlık Karabağ’da ise bu görev, Rus askerleri tarafından yerine getirildi.

1990 yılının ağustos ve eylül aylarında, Ermeni’ler tarafından otobüs baskınları, yol kesme gibi eylemler gerçekleştirilmeye başlandı.1990 yılı başlarında yaklaşık 186 bin Azeri Azerbaycan’a, Ermenistan’dan gitmeye zorlandı. Ekim 1991’de ilk Azeri köyü, Ermenilerce ele geçirildi

Vahşeti yaşayan ve sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni Gazeteci Daud Kheyriyan ( Haç’ın Hatırı İçin ) isimli kitabında olayı şu satırlarla anlattı… Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın bir kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son Kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğunu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa ve açlığa; yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker, O’nu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana, sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.

1992 yılının şubat ayında, Hocalı’nın durumu hiç iyi değildi. Haberleşme, elektrik, gazyağı ve su imkânı yoktu. 21 Şubat gününe gelindiğinde, bölgede yetiştirilen patates dışında gıda stokları da tükenmişti. Bu zor şartlardan kurtulmak ise hiç kolay değildi.

Hocalı’dan, Azerbaycan’ın diğer bölgelerine giden yollar, Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından kesilmiş ve kapatılmıştı. Eski SSCB birlikleri de Dağlık Karabağ Bölgesini henüz terk etmemişti. Şehre ancak helikopterle ulaşılabiliyor, bu da Ermenilerin anında silahla karşılık vermelerine neden oluyordu. Hocalı Halkı için geriye yayan kaçmaktan başka çare kalmamıştı. Bu yolculuğunda meşakkatli ve tehlikeli olduğu aşikârdı.

26 Şubat 1992 günü, Hocalı halkı için en kara gündü. 25 Şubat gününün arifesinde Ermeni silahlı kuvvetleri, bölgeyi tamamen ele geçirme harekâtına giriştiler. Hocalı sakinlerine ise, kenti boşaltma durumunda güvenliklerinin sağlanacağı söylenmişti. Ancak, çok geçmeden bunun bir kandırmaca olduğu anlaşılacaktı.

Kentte bütün Halk, Hocalı’dan kaçmaya başlamışken; Ermeni silahlı kuvvetleri ve Hayalet lakaplı 366. Sovyet motorize piyade alayı, sınırda kaçanların karşısına çıktı. Ermeni kuvvetleri, kent halkına doğrudan ateş açtı. Çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan korku içindeki silahız Halk orada katledildi.

Katliam boyunca Ermeni silahlı kuvvetleri; 106’sı kadın, 63’ü çocuk ve 70’i yaşlı olmak üzere 613 masum Azeri vatandaşını öldürdü. Ölenlerin yanı sıra 76’sı çocuk toplam 487 kişi ciddi şekilde yaralanırken, 56 kişi ise yapılan korkunç işkenceler sonucunda hayatını kaybetti. Sivil Halk;

Yakın mesafeden ateş edilmiş,

Derileri yüzülmüş,

Canlı canlı yakılmış,

Gözleri oyulmuş,

Kafaları kesilmiş olarak bulundu.  

1275 kişi rehin alındı. 150 kişinin ise kaybolduğu belirtildi.

Hocalı Katliamı, hiçbir savunması olmayan insanlara karşı gerçekleştirildi. Uluslararası hukuk kurallarının çiğnendiği Hocalı’da JENOSİD açıkça uygulandı. İnsanların katledilmesinin yanında, Ermeniler kadınları ve kız çocuklarını uluslararası kadın ticaretinde kullandı. Küçük çocuklardan alınan kan örnekleri, hastalara satıldı. Hocalı’da, insanların organları, uluslararası organ mafyasının eline düştü. İnsanlara, canlı canlı etnik kimlikleri hiçe sayılarak haç damgası vuruldu.

Azeri kaynaklarının ve Memorial İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi bazı uluslararası İnsan Hakları Örgütlerinin bildirdiklerine göre; katliam, 366. Rus motorize piyade alayının desteğindeki Ermeni silahlı kuvvetleri tarafından gerçekleştirildi.

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamını, Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana cereyan eden en kapsamlı SİVİL KIRIMI olarak nitelendirirken, Azeri kayıplarının sayısı üzerinde tartışmaların devam ettiğini kaydetti.

İnsan Hakları İzleme Örgütü ‘de olayı katliam olarak nitelendirdi.

Azerbaycan Parlamentosu, 1994’te Hocalı’da yaşanan katliamı SOYKIRIM olarak kabul etti. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyeleri, Arnavutluk, Azerbaycan, Birleşik Krallık ve Türkiye’nin yanında, Bulgaristan, Lüksemburg, Makedonya, Norveç tarafından yayımlanan 324 no’lu Avrupa Konseyi bildirgesinde; Ermeni’ler, tüm Hocalı’ları katlettiler ve tüm şehri harap ettiler, ifadesine yer verildi.

Avrupa Meclisi’nin 30 üyesi, Hocalı Katliamının, Ermeni’ler tarafından 19. Yüzyıldan itibaren devam ettirilen SOYKIRIM’ların bir aşaması olarak ele alınması gerektiğine dair bir demeç verdi.

Uluslararası hukuk ayakla altına alınmış, Cenevre Sözleşmesi ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin ( 10 Aralık 1948 tarihinde BM genel kurulunda Kabul edilen) 2,3, 5, 9 ve 17. Maddeleri ihlal edilmiştir. Bu olayla ilgili hiç kimse yargılanmamıştır.

Hocalı’da yapılan katliamın 27. Yılında hunharca katledilen o masum şehitlerimize Tanrı’dan rahmet gazilerimize sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

Ey Benim Milletim; Dağlık Karabağ toprakları, tamamen Türk toprağı idi. Bu toprakların stratejik öneminden dolayı demografik yapısı bilinçli olarak (SSCB döneminde) değiştirildi. Sonrası, Rusya destekli katliam ve işgal… Bu SOYKIRIM olayından ders çıkarmalıyız. Demografik yapımızın bilinçli olarak değiştirilmeye çalışıldığı güney bölgelerimizde bugün Suriyelilerin kullanılması, gelecekte Dağlık Karabağ’da uygulanan önce demografik yapıyı değiştirme sonra yerel meclisler, bu meclislere aldırtılacak ayrılma kararları; sonra işgaller ve soykırımlar… Tarih bu örneklerle dolu. Dağlık Karabağ’da demografik yapıyı değiştiren güçler, bugün Ortadoğu’daki aynı güçlerdir. İş işten geçmeden gelecekteki tehlikeyi görelim.

Unutmayalım ki  ‘’Tarihini bilmeyenin coğrafyasını değiştirirler.’’ Dedi.


Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com