DeÄŸiÅŸen dünya halleri…
Korona virüsü bütün dünyada salgın ilan edildi. Çıkışından yaklaşık iki ay sonra virüs Çin’de hızını kaybetti. Ancak ne var ki çok kolay yayılıyor. Ülkemiz uzun süre kırmızılarla kuÅŸatılmış yeÅŸil bir ülke gibi gösterildi ama sonun da ülkemizde de virüs olduÄŸu açıklaması yapıldı. Bütün mesele virüslü birisini erkenden teÅŸhis edip karantinaya alabilmek… Bu yapılabilirse sorunun önüne geçilebilir ama aksi durumunda tespit edilemez ve kiÅŸi de virüs taşıdığını bilmezse günlük hayatında temas ettiÄŸi, dokunduÄŸu her ÅŸeye virüsü bulaÅŸtıracaktır. Yeni virüsü kapmış eleman da aktif durumda baÅŸkalarına bulaÅŸtıracaktır. Bir bakıma virüs ortaya çıkınca bütün dünyanın ve ülkelerin gündemi de deÄŸiÅŸti.
Virüs pek çok ÅŸeyin üzerini örttü, hataları gizledi. Ä°nsanlar iÅŸini gücünü bırakıp virüsle yatıp kalkmaya baÅŸladılar. Tabii ki ciddiye almak gerekiyor ve özellikle doktor önerilerine kulak vermek gerekiyor. Ä°lk ve önemli tedbir olarak elleri iyice yıkamak ve bol sıvı almak gösteriliyor. PaniÄŸe kapılmadan da tedbirleri almak gerekiyor.
Kaldı ki dünya da her yıl sadece gripten altmış bin insan yaÅŸamını yitiriyor ama kimse bunu önemsemiyor ve dünya saÄŸlık örgütü grip konusunda salgın açıklaması yapmıyor. Trafik kazalarından, saÄŸlıksız beslenmelerden, iÅŸ kazalarından ve benzeri çok ÅŸey den on binlerce insan yaÅŸamını yitiriyor. Ä°ÅŸin daha da garip tarafı maskenin çok da faydası olmadığı halde maske fiyatlarının üç kata çıkması ÅŸaşırtıcı geliyor insana. Aynı ÅŸekilde sabun ve kolonya fiyatları da anormal biçimde yükseldi. Hastalığı fırsat bilerek bu ürünlere aşırı zam yapanlar teÅŸhir edilmeli ve gereken cezalar verilmelidir.
Bir ayda on ÅŸiÅŸe kolonya satamazken ÅŸimdi haftada yüz ÅŸiÅŸe satıyorsun ve fiyatını ikiye üçe katlıyorsun! Sonra da dürüstlükten edep ve ahlaktan söz ediyorsun. Sözümüz tabii ki bu ÅŸekilde davranan fırsatçılar içindir. Dürüst esnafımız başımızın üzerindedir. Ä°nsanların panik hallerinden yararlanıp fahiÅŸ fiyatla mal satmak hırsızlığın alasıdır. Vatandaşın cebindeki parasına göz dikmektir. Ancak hiçbir dönem bu yüzsüzlerin önüne geçilemedi.
Normal zamanlarda bile Pazar fiyatları da bambaÅŸka bir duyu ile çıkıyor vatandaşın karşısına. Pazar fiyatları neredeyse kalıcı market fiyatlarıyla eÅŸ deÄŸer oldu. Hatta bazı ürünler pazarda daha pahalı. Çok iÅŸlevli bir markette iyi cins patates iki lira doksan kuruÅŸ iken üstelik seçip istediÄŸinizi alabiliyorsunuz. Aynı patates pazarda üç lira otuz kuruÅŸ seçme ÅŸansınız da olmuyor. Pazarcı esnafı fiyatlar yüksek olunca pratik aklın kullanıp etiketlerle oynuyor. Köy biberi normal de on iki lira ama siz pazarda bakıyorsunuz altı lira! Aman ne güzel deÄŸil yarı yarıya indirilmiÅŸ fiyat çıkıyor karşınıza. Verin ÅŸuradan bir kilo biber diyorsunuz ama gözünüz fiyat etiketine kayıyor altı liranın yanında beÅŸ yüz gram diye yazıyor. Yani fiyatı on iki lira… On iki lira olunca kimse biberle ilgilenmiyor. Bütün etiketler yarım kilo üzerine düzenlenmiÅŸ. Hatta bazı ürünler iki yüz elli gramlık… KurutulmuÅŸ Trabzon hurması iki yüz elli gramı on iki buçuk lira… Kilosu elli lira yazsanız kimse bakmıyor bile. Bu Pazar esnafının pratik bir uygulaması ama fiyatlar gerçekten el yakıyor.
EskiÅŸehir pazarından söz ediyorum. Bir ÅŸeye dokunup el süremiyorsunuz. ÖrneÄŸin portakal alacaksınız, kilosu üç buçuk lira, ince kabuk sulu ve adeta bal gibi. Bir tanesini kesip dilimlemiÅŸ isteyen baksın diye. Üç kilo alırsanız on liraya veriyor ama gelin görün ki ön tarafa iyileri seçmece doldurulmuÅŸ, siz aynılarından aldığınızı sanıyorsunuz. Eve getirip iÅŸtahla yiyeceksiniz ama o da nesi? Bir taraf çürük ve tadı buruk, ekÅŸimsi hemen hepsine bakıyorsunuz birkaç tane iyi çıkıyor. Ä°sterseniz gülün size kalmış bir ÅŸey. Hemen her konu da ve Anadolu’nun her yanında giderek eski meziyetlerimizi bir bir yitiriyoruz. Para her ÅŸeyin önüne geçmiÅŸ ve biz iliÅŸkilerimizi tamamıyla buna göre düzenlemenin hesabı içindeyiz. Patates alıyorsunuz yaÄŸda kızardıktan kısa bir müddet sonra morarıp siyahlanıyor. Ä°nsan da yeme isteÄŸi bile kalmıyor.
Fiyat pahalı ürünler kaliteli deÄŸil. SaÄŸlıklı beslenme de olmuyor. Hastalıklara karşı daha az dirençli bedenlerimizle sokaklardayız. SaÄŸlıklı beslenme olmayınca sadece virüs deÄŸil diÄŸer bütün hastalıklar bir risk gurubu için de duruyor. Birinden kurtulsanız bir diÄŸerine takılıyorsunuz. Bu silsile böyle akıp gidiyor. Sevgiyle kalın.
Bu makale 29334 kez okundu.
21.12.2024 | Ziyaretçi |
Online | 16 |
Bugün | 4886 |
Toplam | 21414761 |