Ömer YERLİKAYA
Ömer Tansi?
12.05.2016

 

Ömer Tansi…

 

Neyine güvenem yalan dünyanın, Kerem'i yandırıp kül etmedi mi? On bir ay bülbülü ettirdi feryat, gül için bülbülü lal etmedi mi? Bülbül âşık idi gonca güllere, Arzusun söylerdi esen yellere. Mecnun Leyla için düÅŸtü çöllere. Ferhat'a daÄŸları yol etmedi mi? ÇobanoÄŸlu yaram döndü çıbana. KurduÄŸum baÄŸlarım oldu virane. KardeÅŸi Yusuf'u attı zindana. Kaderi Mısır'da kul etmedi mi?

                Efendim yaÅŸam hikâyesinden çok çok etkilendiÄŸim, yaÅŸamı romanlara konu olacak türden bir büyüÄŸümüzü sizlere tanıtmak istiyorum. Ah! Bu hayat nasıl çoraplar örüyor insanın başına. Hayatta insanın başına daha neler gelir demeyin sakın! Görün bakın insanoÄŸlu acem ellerinde neler çekiyor?

                Efendim Serhad Artvin gazetemizin bugünkü konuÄŸu efsane bir isim, gençlik yıllarını cephede savaÅŸarak ve esir kampında geçirmiÅŸ bir yurt sever. DuruÅŸunu bozmayan asil ruhlu bir kahraman… Küçük ÅŸehrin en soylu ailelerinden, onur kaynağımız; Ömer Tansimiz…

                Ömer Tansi 1890 yılında Meloda dünyaya geldi. ÇocukluÄŸu köyde geçti. Atılgan, dingin bir yapıya sahipti. Çok cesaretli ve özgüven sahibi birisiydi. Büyüdü, serpildi, delikanlı oldu. Ferhat AÄŸanın kızı Fatmaya âşık oldu, bir gün kafasına taktı aÄŸanın kızını kaçırdı. Üç çocuÄŸu dünyaya geldi. Büyük oÄŸlu Remzi Tansi, kızı Nazire İnal tekel müdürü Süleyman İnalın hanımıdır. DiÄŸer oÄŸlu Zeki Tansidir. Bir çocuÄŸu Cemal geçirdiÄŸi hastalık nedeni ile dört yaşında yaÅŸamını yitirdi. On beÅŸ günlük evli iken askere Erzincan’a gitti. Bir yıl askerlik yaptı. Üç ay hava deÄŸiÅŸimine geldi. Süresi doldu yeniden Erzincan’a gitti. Ancak birliÄŸi İstanbul’a taşınmıştı. Oradan İstanbul’a hareket etti. Ömer Tansi o yıllarda Arapça okumasını biliyor ama yazmasını henüz bilmiyordu. AskerliÄŸini çavuÅŸ olarak itfaiyede yaptı. Tanınınca da dönemin padiÅŸahı Abdülhamid’in selamlığına yükseldi. Üç sene İstanbul da askerlik yaptı. Hasret içini yakıyor, köyü adeta burnunda tütüyordu. Teskere beklediÄŸi günlerde bir arkadaşı ile çarşı iznine çıktı. Eminönü’nde bir falcının ısrarlarına dayanamayıp, fal baktırdı. Falcı dedi ki; Ey oÄŸul teskere beklemektesin ancak altı derya geçecek yedi sene sonra da teskere alacaksın! On parada ver sonrasını da söyleyeyim! Ömer Tansi’nin canı sıkıldı falcıya kızıp oradan uzaklaÅŸtı. Çok deÄŸil bir hafta sonra harbi umumiye ilan edildi. Basra BaÄŸdat cephesine yayan gidip İngilizlerle savaÅŸa tutuÅŸtular. Mevzilerine düÅŸman süvarileri uzanmaktadır. BölüÄŸün yüzbaşısı vurulur bölük Ömer ÇavuÅŸa kalmıştır artık. Aslanlar gibi vuruÅŸmaya devam ederler. Bir gün cephede iken uzaktan bir atlı gelmektedir. Gelen BaÅŸka bölüÄŸün yüzbaşısı Ömer Lütfü komutandır. Onu görünce hararetle birbirlerine sarılırlar. O esnada aÅŸağıdan imdat sesleri gelmektedir. Yüzbaşı der ki; on adam al aÅŸağıya in bak… Askerlerle aÅŸağı iner İngiliz ganimeti bir top arabası kuma saplanmış durumdadır. Yardım edip çıkarırlar. Top arabasının başında henüz on sekiz yaşında genç bir teÄŸmen vardır. DüÅŸman birden saldırıya geçer. Top arabasının sadece iki mermisi vardır. Çocuk gözü ile bakılan o teÄŸmen bir anda arabayı çevirip düÅŸmanın ortasına bir mermi gönderiyor. DüÅŸman telaÅŸa kapılıp geri çekiliyor. Ancak niçin bombayı kullandın diye teÄŸmene ceza veriliyor. Åžattülarap bölgesinde iki sene kalıyorlar.  Aşırı yağışlar nedeniyle beklenmedik bir ÅŸey oluyor ve Nil nehri taşıyor. Askeri güvenli bir bölgeye almaları gerekiyor. Kılıç Ali PaÅŸa, Ömer ÇavuÅŸ 20 at 20 katır, 20 de asker al, askeri falanca yere götür diye emir veriyor. BaÅŸlarına birde Arap kılavuz katıyor. Sizi yanlış yere götürürse ya da ÅŸüphelenirsen onu vur diye de talimat veriyor. Altına da kendi atını çekiyor, sana güveniyorum diyor. Nehir taÅŸmış, her taraf su içindedir. Kanala yaklaÅŸtıklarında altındaki cins at yüzmeye baÅŸlıyor diÄŸerleri onu takip ediyor. Ancak bir askerle bir katırı suya kaptırıyorlar. Vardıklarında Kılıç Ali paÅŸa ellerindeki tek kayıkla oradadır. Ömer çavuÅŸ endiÅŸelidir tekmilini veriyor. O yıllarda katır çok önemli cezası da 20 yıldır. Bir asker bir katır kaybettim komutanım diyor. Kılıç Ali PaÅŸa Ömer çavuÅŸu anlından öpüyor. Ben sizin buraya geleceÄŸinize ihtimal bile vermiyordum, güvenimi boÅŸa çıkarmadın çavuÅŸ diyor. Bir gün çok güçlü bir İngiliz birliÄŸinin saldırısına uÄŸrayıp kuÅŸatma altında kalıyorlar. Her yanları çevriliyor. Teslim olmaktan baÅŸka çareleri yoktur. İçlerinde teÄŸmen, yüzbaşı gibi rütbeli subaylar vardır. Tüfekleri parçalıyorlar, rütbelerini çıkarıp teslim oluyorlar. Ömer Tansi çavuÅŸ rütbesini sökmüyor. DüÅŸman bakıyor tek rütbeli adam budur. Tek sorumlu onu görüyor, Ömer çavuÅŸla bir tercümen vasıtası ile temasa geçiyorlar. Bir süre sonra gemilerle Vietnam’a götürülüyorlar. Esir kampında beÅŸ bin kiÅŸi vardır.  BeÅŸ sene esir kampında kalıyorlar. Çok zor günler geçiriyorlar, aç susuz kalıp iÅŸkenceye maruz kalıyorlar. Ömer Tansi Arapça yazmayı da orada öÄŸreniyor. BeÅŸinci yılın sonunda Türk ve İngiliz esirler takas ediliyorlar. Bizim esirler anlaÅŸma gereÄŸi İngiliz gemisi İle İstanbul’a doÄŸru yola çıkıyor. Gemi yolculuÄŸu çok uzun sürmektedir. Bir arkadaşı gemide rahatsızlanıyor, onu sırtına alıp kamarasına taşımak istiyor. Ancak bir İngiliz askeri onları kırbaçlıyor. Tartışma büyüyor. Bayan Doktor İngiliz Yüzbaşı yanlarına gelip tercümanı vasıtası ile neler olduÄŸunu öÄŸreniyor. Kadın yüzbaşı kendi askerine üç gün hapis cezası veriyor. Hastayı muayene ediyor. Ömer Tansiye birde yazılı kâğıt veriyor. Gemide hasta kim varsa bana getir diyor. Ve iÅŸler bir parça yoluna giriyor. Geminin kaptanı İngiliz’dir. Elli yıldır bu okyanuslarda seyrüsefer yapmaktadır. Hep hırçın, dalgalı, fırtınalı olan okyanus o günlerde çarÅŸaf gibi durgun ve süt limandır. Bu hikmeti Türk askerinin anne baba özlemine, vatan özlemine baÄŸlıyorlar. Bizimkilere gemide bolca ziyafet veriliyor. Sonunda İstanbul’a iniyorlar. Aradan on yıl geçmiÅŸtir. Teskeresini alıyor gemi ile Trabzon’a geliyor. Yanında Yusufeli bir arkadaşı da vardır. Trabzon’da inerler yaya Artvin’e gelmektedirler. Fındıklıda eÅŸkıyalar yol kesip inlerine götürüyor. İkisi de açtır. Ömer Tansi eÅŸkıyaların ÅŸaÅŸkın bakışlarını umursamadan sofraya oturuyor. Karınlarını iyice doyurup başından geçenleri anlatıyorlar. Sene 1915’tir. EÅŸkıyalar çayhaneleri gezip ikisi için halktan dokuz para toplayıp veriyorlar. Yolda baÅŸkalarının saldırılarına uÄŸramamaları içinde eÅŸkıya başı yazılı bir de kâğıt veriyor. İki arkadaÅŸ yeniden yola koyuluyor, yol ayrımında helâlaşıp ayrılıyorlar. Ömer Tansi bir akÅŸamüstü Meloya geliyor. Bir arkadaşı ile karşılaşıyor. Elindeki çantasını arkadaşına veriyor. Götür hanıma ver geldiÄŸimi söyle diyor. Adam eve karısının yanına gidiyor. Hanımı çantasını tanıyor ama Ömer Tansinin yıllar önce ölüm haberi köye çoktan ulaÅŸmıştır. Karısı inanmıyor. Çantayı getiren adam kocan burada, köye geldi deyince de düÅŸüp bayılıyor. 1924 yılında büyük oÄŸlu Remzi Tansi dünyaya geliyor. 1925 yılında da Artvin’e taşınıp geniÅŸ arazi satın alıyor. Çiftçilik yaparak hayatını sürdürüyor. İlk toplu namazı gemide kıldıran Ömer Tansi mahallesinde komÅŸularına kırk yıl teravih namazı kıldıracaktır. 1985 yılında 95 yaşında iken yaÅŸamını yitirdi.

                Efendim ömrünü insanlık için adamış sözü dinlenen kanaat önderi Ömer Tansiye Yüce Allahtan rahmet diliyoruz. Nur içinde uyusun makamı cennet olsun. Sokak Manzaraları isimli köÅŸemizden torunlarına ve bütün Tansilere buradan kucak dolusu selam gönderiyoruz.

                                                    

                                                                                                     Sevgi ile kalın. 


Bu makale 653 kez okundu.

Yazarın Diğer Yazıları
Serhad Artvin Gazetesi © 2012 Tüm Hakları Saklıdır.
İnönü Caddesi. Karahan İşhanı No:16/A - ARTVİN -- Tel :0(466) 212 11 29 - Faks: 0(466) 212 38 84 - E-Posta: osengun{at}hotmail.com